Translate.vc / French → Turkish / Cléo
Cléo translate Turkish
451 parallel translation
Cette Cléo... et mon Hans...
Şu Kleopatra karısı... Benim Hans'ım...
Si elle sourit à certaines personnes, Cléo pourra s'acheter un dentier!
Hele bir benimkine gülümsesin kendine takma diş yaptırması gerekir.
Cléo n'est pas une des nôtres.
Kleopatra bizden biri değil.
Cléo en est aux d-d-demi-portions!
Cleo rejime başlamış.
Ma Cléo est heureuse.
Cleo'm mutlu.
Y a rien entre Cléo et moi.
Sana söylüyorum, Cleo ile benim aramda hiçbir şey yok.
Je ne te reproche rien, Cléo.
Seni suçlamıyorum Cleo.
Force Cléo à dire au docteur ce qu'elle a mis dans le vin.
Cleo dün gece şaraba ne koyduğunu doktora söylese iyi olur.
J'ai entendu Hercule dire à Cléo : "Vénus en sait trop."
Sonra Hercules'in Cleo'ya "Venus çok şey biliyor" dediğini duydum.
Cléo!
Hey, Cleo.
- Cléo?
- Cleo?
Cléo.
Cleo.
Cléo, tu viendrais avec moi si je te l'offrais?
Cleo, senden istesem benimle gelir miydin?
Cléo?
Cleo?
Cléo! Tu m'entends?
Cleo, beni duyuyor musun?
Vous lui direz qu'on a tenté d'assassiner Cléo Dupont.
Ona bir kadını daha öldürmeye kalkıştıklarını söyleyin : Cleo Dupont.
Cléo est choquée, je dois y aller.
Cleo şok geçiriyor. Gitsem iyi olacak...
Quelqu'un est entré quand Cléo travaillait là-bas.
Cleo orada çalışırken birisi içeri girmiş.
D'abord Lisa, puis Lara et maintenant, Cléo.
Önce Lisa, sonra Lara, şimdi de Cleo.
Je hurlais derrière la porte quand Cléo s'est fait agresser.
Ne? Biri Cleo'yu öldürmeye çalışırken ben kapının dışından bağırıyordum!
Cléo n'est pas morte, elle nous donnera sa version.
Ne olursa olsun Cleo ölmedi ve bize hikayesini anlatabilir.
Mais si la mort de Lara Florakis est liée au million de dollars, je ne comprends pas l'agression de Cléo Dupont.
Evet, ama Lara Florakis'in ölümü bu dolarlarla bağlantılıysa şimdi Cleo Dupont'u neden öldürmeye kalkıştılar anlamıyorum.
Cléo!
Cleo!
Vous veillez sur Cléo par devoir ou vous êtes amoureux?
Cleo'yu işiniz icabı mı izliyorsunuz yoksa benim gibi aşık mısınız?
Merci, Fräulein Cleo.
Sağolun Fräulein Cleo.
- Qu'y a-t-il, Fräulein?
- Neyin var Cleo?
Mais elle l'y poussait sans arrêt.
Cleo ona içirdi de içirdi.
Tu es si bonne pour moi.
Bana karşı öyle iyisin ki Cleo.
Je n'oublierai pas ce que tu fais pour moi.
Benim için yaptıklarını asla unutmayacağım Cleo.
Et toi, Cleo?
Sen beğendin mi, Cleo?
Cleo, voici Pinocchio.
Cleo, Pinokyo'yla tanış.
Bonne nuit, Cleo, ma petite perle d'eau.
İyi geceler, Cleo, küçük su bebeğim.
Oh, Cleo.
Ah, Cleo!
Viens, Cleo, rejoins la fête, danse!
Gel, Cleo, partiye katıl! Dans et!
Figaro dort, Cleo aussi.
Figaro uyur, Cleo uyur.
Et Cleo aussi.
Cleo da.
Cleo!
Cleo!
Oh, Cleo!
Ah, Cleo!
- Bonjour, Cleo.
- Merhaba, Cleo.
Cleo m'a dit que vous étiez allés au zoo.
Cleo dün onları hayvanat bahçesine götürdüğünü söyledi.
La mère de Cleo s'est foulé la cheville.
Cleo'nun annesi ayağını burkmuş.
Cleo m'a appelée.
Evet, Cleo beni aradı.
- Bonne nuit, Susan.
İyi geceler, Susan. İyi geceler, Cleo.
- Bonne nuit, Cleo. Veux-tu que je te chante une berceuse?
Sana küçük bir iyi geceler şarkısı söylememi ister misin?
Nadino di Orsando, Pupa et Cleo Rovesti, Gigi de Pria...
O zaman kesin Türk'tür! Nadine di Orsandor, Pupo ve Clea Rovetti, Gigi de Pría, Tony Morgandi,
- Dr Cleo Markham.
Doktor Cleo Markham.
N'est-ce pas, Cleo?
Öyle değil mi?
Vous savez qui est Cleo Stratton?
Cleo Stratton'ın kim olduğunu biliyor musun?
Poste de contrôle Cleo à Keepsake 5.
LEO kontrol'den HATIRA 5'e.
C'est vous qui avez téléphoné à Cléo.
- Demek Cleo'yu arayan sizdiniz.
Au secours!
- İmdat! - Cleo!