Translate.vc / French → Turkish / Combien
Combien translate Turkish
68,762 parallel translation
Et bien, on va voir combien de temps ça va durer.
Bu ne kadar sürer göreceğiz.
Morty, combien de ces...
Morty, bunlardan kaç tane...
Combien tu en as tiré? Pour toute la collection.
Onlar için ne kadar aldın ki?
- Je ne sais pas combien...
Nasıl istersen.
Combien de temps durera ton voyage?
- Port Royal ulaşmak ne kadar sürer?
Il y avait combien?
Bu ne kadar?
Combien de fois je l'ai dit?
Sana kaç kere söyledim?
Combien de fois dois-je le dire?
Sana kaç kere söylemeliyim?
Qui peut dire combien de voitures se sont garées où, et pour combien de temps?
Çünkü kim söyleyebilir ki ne kadar araba, nerede, ne kadar süre kalmış?
On parle de combien?
Ne kadar paradan söz ediyoruz?
J'ignore combien de temps je vais rester.
Ne kadar kalacağımdan emin değilim.
Vous savez sur combien de murs je suis dans cette ville?
Balım, bu şehrin kaç duvarında varım ben biliyor musun?
Il avait combien, sur son compte?
- Hesabında ne kadar vardı?
Et après tout, de combien d'argent un homme a-t-il besoin?
Ve sonuçta, bir adama ne kadar para lazım?
Combien d'associés avez-vous?
Kaç ortağınız var?
Combien de temps...
Ne kadar zaman...
Combien et où?
Ne kadar ve nerede?
Et combien de temps après...
Ve ne kadar sonra...
Combien de temps après...
Ne kadar sonra...
Mais, juste pour savoir, combien de temps après M. Feltz est arrivé M. Stussy?
Sadece bileyim diye soruyorum Bay Feltz'den ne kadar sonra Bay Stussy geldi?
Ça fait combien de temps que t'as pas soulevé une masse dans un abattoir?
Bir ağılda, balyozunu en son öldürmek için sallamanın üzerinden ne kadar geçti peki?
Jésus existe en combien de couleurs?
Peki, başka hangi renkte İsa var?
Combien de terraformeurs sa famille possède-t-elle de toute façon?
- Ailesinde kaç terraforming yanlısı var bu arada?
Combien de frères et sœurs as-tu?
Kaç kardeşin vardı senin?
Combien de temps je dois le porter?
- Ne zamana kadar kalacak?
Depuis combien de temps, toi et elle?
Ne zamandır berabersiniz?
Je place la station entre eux et nous, mais j'ignore combien de temps je peux tenir.
İstasyonu onlarla aramıza aldım. Ne kadar dayanırım bilmiyorum ama bunu yapmaya devam edeceğim.
Combien de cibles peut-elle suivre simultanément?
Aynı anda kaç hedefi takip edebiliyor?
- Combien de temps prévoyez-vous rester?
- Ne kadar kalmayı planlıyorsun?
Combien de temps avant qu'ils aient une arme?
Ellerine silah geçmesi ne kadar sürer?
- Combien pour votre arme? - Quelle?
- Silah için ne kadar istiyorsun?
Combien?
Ne kadar?
Combien je vous dois maintenant?
Ne kadar borcum kalıyor?
- Combien de temps?
- Kaç yıl?
- J'ai dit quoi? - Combien d'années?
- Daha şimdi ne dedim?
Combien de fois serez-vous seule avec le futur président?
Hayatında kaç defa Amerika'nın gelecek başkanıyla bir arabada yalnız kalacaksın?
Pour combien de temps?
Ne kadar süreliğine?
Et combien de temps cela prendra?
Ne kadar sürecek bu?
Ô combien!
Tanrım, seni anlıyorum.
- Combien de morts?
Kaç ölü var?
Ça et parce que je sais combien vous êtes protecteur de l'Agence.
Hem ondan hem de teşkilat konusunda ne kadar korumacı olduğunu bildiğimden.
Combien de morphine lui avez-vous donné?
Ne kadar morfin verdin?
Mais ça va prendre combien de temps?
Kıçımı ne zaman geri alacağım?
Certaines personnes, vous les mettez ensemble, et peu importe combien ils s'aiment, ça ne fonctionnent pas.
Bazı insanlar birlikte olduklarında birbirlerini ne kadar severlerse sevsinler işe yaramaz.
Combien de fois pourrons-nous le faire?
Bunu daha kaç kez yapabiliriz?
Combien de fois tu vas finir dans un lit d'hôpital?
Kaç kez hastaneye düşebilirsin?
Combien de miracles encore?
Kaç mucize daha yaşayabilirsin?
Ça fait combien d'hommes?
- Kaç adam var ki?
Tu sais combien de temps un canard peut respirer sous l'eau?
Ördeklerin ne kadar nefes tutabildiğini, biliyor musun?
Ils ont dû le payer, mais combien?
Ona ne ödediler?
Ce qui prouve combien il est difficile d'arrêter le processus de radicalisation et d'identifier les extrémistes avant qu'ils deviennent violents.
Kendiliğinden radikalleşme sürecini bozmanın ve radikallerin kimliğini eyleme geçmeden belirlemenin ne kadar zor olduğunu kanıtlıyor bu.