Translate.vc / French → Turkish / Complète
Complète translate Turkish
2,436 parallel translation
Tu es suspendu, en attendant une enquête complète.
Kendim söylerim. Dediğim gibi, tüm soruşturma bitinceye kadar uzaklaştırıldın!
Dans le même temps, le Royaume-Uni va faire réviser le feuille de route fixée à l'Inde par les accords internationaux dans la lutte contre le réchauffement climatique, et ce jusqu'à ce qu'elle achève l'électrification complète du territoire.
Aynı zamanda İngiltere Hindistan ulusal düzeyde elektriklenmeyi başarana kadar onlara iklim değişikliğini azaltma konusunda baskı yapan tüm uluslararası anlaşmaları geri çekecektir.
Si c'est le cas, vous pourrez vous dire au revoir Avant que sa transition soit complète.
Öyle olursa o dönüşümünü tamamlamadan önce vedanızı edebilirsiniz.
Avec l'installation quasi complète du Panop, on doit confisquer tout ce qui est lié à l'enlèvement de l'Astraeus, top priorité à l'ordinateur à plasma photonique.
Panop kurulumu neredeyse bitmek üzere, Astraeus'un kaçırılmasıyla ilgili her şeye el koymamız gerekiyor en başta da fotonik plazma bilgisayarını.
L'ordinateur préserve son identité et sa conscience complète d'opinions, de souvenirs, d'émotions.
Bilgisayar, tüm tercihleri, anıları, davranışlarıyla onun kişiliğini ve bilincini muhafaza ediyor.
En gros, une guérison complète est fort envisageable.
Tamamen iyileşmesi için büyük bir şansı var.
Comme tu peux le voir, Darrin, elle est complète.
Gördüğün gibi, Darrin, tam donanımlı.
Pouvez-vous confirmer que votre adresse complète est 16 Birchmore Street, Glasgow?
- Evet. Tam adresinizin 16 Birchmore Caddesi, Glasgow olduğunu onaylayabilir misiniz?
C'est la cargaison complète de Gap
- GAP'in yeni sezonundan.
Et je veux que tu présentes dans la confiance la plus complète.
Kendine güvenerek sunacağından eminim.
Je veux une immunité complète.
- Dokunulmazlık istiyorum.
Allez, allez, je veux l'histoire complète, s'il vous plaît!
Şu hikâyenin tamamını anlat, lütfen.
Quand une autopsie est complète, les corps porteurs de maladies sont brûlés.
Otopsi bittiğinde bulaşıcı dokusu olan cesetler yakılır.
en complète violation des lois de la physique.
Fizik kurallarını baştan aşağı ihlal ederek hem de.
La version complète, montre clairement que l'officier Acosta à agit de manière professionnelle et d'une façon qui reflète bien sur nous tous.
Videonun tam versiyonu Memur Acosta'nın profesyonel bir şekilde davrandığını gösteriyor.
Je veux le mars une nuit complète avant Il sait que nous sommes en mouvement
Harekete geçtiğimizi anlamadan önce bütün gece yürünsün istiyorum.
Tu es complète toute la semaine prochaine.
Önümüzdeki hafta tamamen dolusun.
Je ne peux pas dire que tu auras sa complète attention, en soi.
Aslında bugünlük o pür dikkati göremeyeceğiz.
- À chaque fois, tu vas trouver une phrase sympathique, alors qu'on est dans la daube complète.
Çukurun dibinde olduğumuzda bile söyleyecek.. iyi bir şey buluyorsun.
Et donc, pour honorer cet homme étonnant, voici l'interview complète.
Dolayısıyla inanılmaz bir adamı onurlandırmak amacıyla o röportajın tamamını burada yayınlıyoruz.
Elle aura donc bien la moitié complète de tous les biens acquis durant le mariage.
Bu nedenle kendisi evlilikleri sırasında alınan tüm malların % 50'sini almakta hak sahibidir.
- Laisse-moi juste finir de télécharger l'oeuvre complète de Shakespeare.
- Shakespeare'in tüm eserlerini indirmem için bekle biraz.
Aucune mémoire n'est parfaite ou complète.
Kimsenin hafızası mükemmel ya da eksiksiz değildir.
J'en saurais plus lorsque j'y serais, mais il va avoir besoin d'une craniectomie complète.
Gerisini ameliyata başlayınca öğreneceğim ama kroniyotomi yapmam gerekecek.
Ce que tu as fait était une complète trahison.
Bu yaptığın tam anlamıyla ihanetti.
C'est une complète illusion, mais l'ignorance va avec la béatitude.
Tamamen yanılsama ama görünüşe göre o bunu mutluluk-cehalet karışımıyla bunu kabul edecek.
La divulgation complète.
- Gizli kalması gerekiyor.
Merci pour cette divulgation complète.
Gizli bilgiler için teşekkür ederim.
- Une litière complète.
- Hem de bir sürüler.
Je peux lui dire que tu lui feras une présentation complète demain?
Yarın sunumunu yapacağını söyleyebilir miyim?
Le problème va être d'attendre la charge complète du canon.
Lazer topunu şarj etmemiz gerek.
Seigneur, acceptez cette pute pour que sa corruption soit complète.
Peder, bu kadını yerin dibine kabul et ki bozulması tamamlanabilsin.
Je me suis montré en tenue complète à paillette devant tout le lycée.
Ben tüm okulun önünde metal payetlerle dans ettim.
Il m'a envoyé confirmation que la transaction était complète.
O bana... işlemin tamamlandığına dair doğrulama gönderdi.
Je ne pense pas que le monde fonctionnerait en révélation complète.
Dünyadaki herşeyin ifşa edilebilir olduğunu düşünmüyorum.
la poignée complète aurait été dedans, Absolument.
Hepsi girerdi. Kesinlikle.
SEI développe une restructuration complète de son business depuis plusieurs années, qu'ils appellent Apache. un redémarrage à zéro de la totalité de leur traitement.
IBC, son birkaç yıldır yeniden yapılanmak için Apache dedikleri bir şey geliştiriyor her şeyi sıfırdan başlatacak bir şey.
Eh bien, c'est une liste complète de tous les médicaments que vous avez livrés hier.
Bu dün teslim ettiğiniz ilaçların tam listesi mi? Beş reçete.
Une maison complète, même si tu t'es conduite comme une vacherie.
Orospu gibi davranmana rağmen koca evi sana verdim.
Je veux la liste complète des services inutiles pour la fusion.
Swinton birleşmesindeki her fazla pozisyonu ayrıntılı liste halinde istiyorum.
une complète guérison, et tous les gonflements sont partis, ainsi que toutes les contusions.
tam çözünürlük, ve tümşişme giderilip, kontuzyonun hepsi var gibi.
Mettez le sous monitoring. Analyse complète au labo.
Tüm tahliller yapılsın.
Je voulais m'assurer que cette soirée n'allait pas être une horreur complète pour toi.
Bu gecenin senin için tam bir fiyasko olmayacağından emin olmak istedim.
Je veux dire, je complète.
Ben de biraz kazanıyorum.
En fait, votre seule chance pour une guérison complète... serait une greffe de moelle osseuse.
Daha doğrusu, tek şansın eksiksiz bir tedavi ile kemik iliği nakli.
Ok, voyons, guérison complète hein?
Tamam, gördün mü? Eksiksiz tedavi.
Il fera une autopsie complète demain à la première heure.
Yarın sabah kurbanın cesedi üzerinde büyük bir otopsi yapacak.
Et il y aurait eu une enquête complète.
Sonra soruşturma başlayacaktı.
J'aimerais qu'il existe un mot pour "complète satisfaction et complet dégoût de soi."
Keşke, kendini tamamen tatmin eden ve kendinden tamamen nefret eden bir kelime olsaydı.
Et je suis désolée si tu penses que ma culotte me fait ressembler à une maîtresse d'école, mais dès que j'enfile un string, il ne me faut pas plus de 2 minutes pour attraper une mycose génitale complète.
İç çamaşırlarım beni eski tip okul öğretmenlerine benzetiyorsa özür dilerim. Ama tanga giydikten iki dakika sonra vajinal enfeksiyon gelişiyor bende.
Ou aimerais tu une fouille complète de cavité corporelle?
Yoksa beni baştan aşağıya aramak mı istersin?