English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Concerts

Concerts translate Turkish

733 parallel translation
Jadis, ces messieurs nous régalaient de concerts.
- Bu beyler bize konser verirlerdi. - Şarkı mı söylerdiniz?
Aller aux concerts et en dire du mal à tes lecteurs.
Konserlere gidip okuyucularına ne kadar kötü olduklarını anlatmak.
On va d'abord essayer Mitch Talbin, promoteur de concerts.
İlk durağımız büyük orkestra bahisçisi Mitch Talbin'in evi.
Je ne pouvais pas aller à vos concerts, mais je partageais vos succès.
Konserlerinize gitme imkânım olmasa da bir şekilde başarılarınızı takip ettim.
À un de mes concerts?
Konserlerimden biri miydi yoksa?
Aux concerts De Chanteclerc Je préfère tout de bon
Horozlar çılgınca öterken Sessizliğini yeğlerim
Pourquoi n'invites-tu pas ta tante Lavinia ou une amie à dîner, et peut-être à un des concerts extérieurs?
Neden Lavinia Halanı ya da bir arkadaşını öğle yemeğine davet etmiyorsun? Belki park konserine de gidersiniz.
Je n'aime pas les concerts
Konserleri pek sevmem.
Mme Castro s'éclate dans les cocktails, s'ennuie dans des championnats de canasta, s'endort aux concerts de gala.
Bizi izleyen insanlar. Çalan telefonlar. Rafa.
Plus de concerts dans le parc.
Orkestra konserleri yok.
Peut-être qu'en retournant chez toi, tu y trouveras des manèges et des concerts dans le parc.
Belki oraya döndüğün zaman, yaşadığın yerde atlıkarıncaları ve orkestra konserlerini bulacaksın, Martin.
Tu vas travailler, passer des auditions. Tu donneras des concerts.
Çalışacaksın, dinletiler yapacak konserler vereceksin.
Elle ne parle que d'opéras, de concerts et de musées.
Operalara, konserlere, müzelere gittiğini yazıyor.
Sur les ailes des concerts je me suis élevé aux plus hautes sphères.
Kuyruklu piyanoların üzerinde, tâ gök kubbenin en tepesine uçtum.
Fais comme si j'étais partie en tournée, donner quelques concerts.
Gerçek hikâye. Çok güzel bir yüzüktü. zarif ve abartısızdı.
Dans une semaine, les concerts seront terminés, j'aurai une chambre pour vous.
Ama bu Tanglewood festivalinin son haftası, sonra herkes evine dönecek... o zaman senin için de bir odamız olacak.
Il y a des concerts aussi.
Karşıda konserler olur.
Avec des amis, j'ai assisté à quelques concerts.
Bir kısmımız oradayken bir iki konsere gittik.
Une fois... je devais venir à un de tes concerts, et j'avais peur d'être en retard.
Tıpkı... Bir keresinde. Konserine gidecektim geç kaldım diye korkmuştum.
Le théâtre, les concerts, les beaux films?
Bilmiyorum. Tiyatro, konserler, kaliteli filmler...
Mais je crois qu'elle manquait de technique pour les concerts.
Fakat konserler için tekniği olduğunu sanmam.
Ils font des rediffusions des concerts le samedi matin.
Eğitim kanalı Cumartesi sabahları konser teyplerini tekrar tekrar koyar.
Demain, c'est une rude journée, avec concerts et promotions.
Yarın konserler ve tanıtım turnesiyle dolu bir gün olacak.
Les radios noires ne jouaient pas de Jimi Hendrix car ils disaient que ce n'était pas de la musique noire et que leurs auditeurs n'allaient pas à ses concerts.
Siyahlara hitap eden radyolarda Jimi Hendrix çalmıyorlardı, çünkü... bu müziğin kendi dinleyicilerine uzak olduğunu ve onu dinleyenlerin... siyahların radyolarını dinlemediğini düşünüyorlardı.
Et aux concerts, pourtant, c'était bourré.
Ama konserine gittiğiniz zaman boş yer bulamıyordunuz.
Ils utilisaient cette pièce pour des concerts.
Bu odayı konserler için kullanıyorlardı.
Ça n'a rien à voir avec aller dans les champs ou les concerts de bienfaisance, ou autre.
Bunun tarlalara gelip, iyilik yapmakla hiçbir ilgisi yok.
Des musées, des concerts... Pensez-vous que Sybil et Peggy aient les mêmes parents?
Sence Sybil ve Peggy, aynı anne ve babayı mı paylaşıyorlar?
Ça m'ennuie de quitter Manhattan. Et de rater des tas de concerts.
Manhattan'dan ayrılmaktan nefret ediyorum.
T'es jamais venu à l'un de nos concerts.
Konserlerimizden hiçbirine gelmedin.
Ils n'ont rien dans l'estomac, mais ils donnent des concerts, des pièces.
Karınlarında bir şey yok ama o çocuklar bir konserler veriyorlar ki!
Tu te rappelles Arthur Fox, qui organisait les concerts de maman?
Eskiden annemin konserlerinin tanıtımını yapan menajer vardı ya, Arthur Fox?
- Pourquoi il ne donne pas de concerts?
Nasıl oluyor da sahneye çıkamıyor?
Les habitués de leurs concerts estiment qu'on bénéficie de la meilleure acoustique en écoutant leur prestation du fond d'une épaisse casemate bétonnée située à 40 miles de la scène tandis que les musiciens eux-mêmes jouent de leurs instruments par télécommande depuis un astronef parfaitement isolé
Hayranları, en iyi sesin, sahneden 37 mil uzaklıkta, beton kulübeler içerisinde duyulduğunu söyler. Grup elemanları da enstrümanlarını, gezegenin etrafında yörüngede bulunan ya da genelde, başka bir gezegenin etrafında yörüngede bulunan bir gemiden uzaktan kumanda ile çalıştırırlar.
Bien des mondes ont définitivement interdit leurs concerts, parfois pour des raisons artistiques mais le plus souvent parce que la sono du groupe contrevient aux traités locaux de limitation des armements stratégiques.
Birçok dünyada gösteri yapmaları yasaklanmıştır, bazen sanatsal sebeplerden ama genelde, grubun ses sisteminin birçok yerel silahlanma yasasını ihlal ettiği için.
Je veux le catalogue de Bob Marley, tous les disques et les concerts.
Bir Bob Marley katalogu istiyorum. Herşeyi, bütün plakları. Ve konser kayıtları.
Vos concerts ont du succès, dit-on.
Konserlerinizin çok başarılıymış.
Les jeunes vont à leurs concerts. Ils s'y amusent ferme.
Çocuklar konserlerine gidip iyi vakit geçiriyorlar.
Des boîtes de nuit, de la danse, des concerts, du rire.
Gece kulüpleri, danslar, konserler kahkahalar.
Ils vont à des concerts chiants.
Orada böylece sıkıcı şovlar var. Olay bu zaten.
D'abord, on va à la clinique lundi. Puis Nancy va me trouver des concerts et on ira... vivre à Paris. Disparaître dans une flambée de gloire.
Şey, her şeyden önce Pazartesi metadon kliniğine gideceğiz Ve sonra Nancy bana birkaç şov ayarlayacak Sonra da gidip Paris'te yaşayacağız Ve sonunda mutlu bir ölüme kavuşacağız Ama merak etmeyin, bizimle gurur duyacaksınız.
Elle m'a eu les concerts chez Max.
Max'de bana şu konserleri ayarladı.
Depuis les concerts populaires où je t'emmenais.
- En son mezuniyette ben götürmüştüm.
Je hais la musique. Ou les concerts. Mais ce n'est pas par affectation.
Müziğe ve konser salonlarına katlanamam.
- Je veux aller à des concerts avec toi.
- Seninle konsere gitmek istiyorum.
Et pire, si elle part en lune de miel, on va perdre 17 concerts.
Ve daha kötüsü, balayına giderse 17 tane iş kaçıracağız.
Son père possède des chemins de fer. Ça pourrait vous intéresser pour un de vos concerts.
Düşündüm de, sizin konserlerinize uygun bir şey olabilir.
Concerts?
konserler?
On allait à des tas de concerts.
Siyah Elvis
Ayant quitté la scène, aujourd'hui, elle habite à Londres, où elle donne des concerts occasionnellement. C'est elle!
İşte bu o hanım.
Je t'ai eu trois concerts chez Max.
Sana Max'de üç konser ayarladım!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]