Translate.vc / French → Turkish / Congregation
Congregation translate Turkish
317 parallel translation
INQUISITEUR : Quand a - t-il demandé la permission pour imprimer le livre a - t-il révélé aux autorités de la sacré congregation de quoi nous parlons?
Kitabı basmak için izin istediğinde sözünü ettiğimiz kutsal cemaat, emrini size tebliğ etti mi?
Le verdict a été declaré lors d'une réunion de la Congregation du Saint Office, presidé par le pape, qui a fixé tout ce qui devait être fait.
Karar, Kutsal Bölüm Cemaati'ndeki bir toplantıda verildi ve Papa, başkanlığını yaptığı toplantıda gerekenin yapılmasında ısrarcı oldu.
CONGREGATION DE LA FOI CHRETIENNE
İNANÇLI HRISTIYAN KARDEŞLİRİ
Je n'ai pas encore pris de congrégation.
Rahipliğe daha kabul edilmedim.
En attendant, vous pouvez envoyer votre congrégation dans ma paroisse.
Bu arada cemaatinizi benimkine yönlendirebilirsiniz.
Ils étaient membres de la congrégation de mon mari, et que je rende visite à mon frère, le docteur Sloper, au 16, Washington Square, les a beaucoup impressionnés.
Kocamın cemaatinin üyesiymişler. Kardeşim Dr. Sloper ile Washington Meydanı 16 numarada kaldığımı söyleyince öyle etkilendiler ki.
Une grande congrégation.
Büyük bir cemaat.
Cette congrégation ne t'accepte pas.
Neden seni umursamayan bir kuruIuşu umursuyorsun ki?
Je suis trésorière de la congrégation des croyants en le Dieu Soleil.
Bazı kulüplerde muhasebe işlerine bakıyorum.
J'ai volé 300 000 yens à la congrégation.
Gerçekten, bir suça bulaştım.
Tu crois que c'est facile de retourner avec lui? Alors que j'ai quitté la congrégation.
Eğer o adamla geri dönersem bir daha ayrılamam.
Demain, dans la salle du chapitre, la Supérieure générale vous admettra officiellement dans la congrégation,
Yarın, okuma salonunda... Kıdemli General sizleri resmen cemaatimize kabul edecek.
D'être admises dans la congrégation,
Cemaate kabul edilmek.
Que nous ayons l'honneur d'être admises dans cette congrégation,
ve bu cemaate kabul edilme... lütufunu.
" Je soussignée, Gabrielle Van der Mal, dite sœur Luc, promets à Dieu devant Votre Grâce et notre Révérende Mère d'obéir à la règle de cette congrégation et de continuer à vivre dans l'obéissance, la chasteté et la pauvreté
"Ben, Gabrielle Van der Mal, yani Rahibe Luke... " sizin ve muhterem rahibenin huzurunda bu cemaatin kutsal kurallarına... " uyacağıma ve itaatkarlığa, namusluluğa ve yoksulluğa...
Je préférerais qu'elle reste à sa place, dans la congrégation,
Ait olduğu yerde, cemaatte kalmasını tercih ederim.
La congrégation n'était pas très folichonne, ils n'ont pu la faire évanouir.
Cemaattekiler bir hayli sıkıcı tipler ama bayılmasına sebep olacak kadar da değillerdir.
A une congrégation de sourds.
Kulakları sağır bir cemaate.
C'est comme ça qu'ils appellent leur congrégation.
Adları öyle, cemaat.
Ils voulaient que ma congrégation collabore.
Bağırmaya başlar başlamaz bırak gideyim.
Voici les représentants de la Congrégation de Santa Chiara qui vous commande les travaux.
Bunlar işi veren kilisidenler.
Vous n'êtes pas impressionné par ma congrégation?
Onları bununla etkileyeceğini mi sanıyorsun?
- J'ai prié chaque nuit, Mr. Rosewater. - Même si nous n'appartenons à aucune congrégation.
Bir kiliseye mensup olmasak da her gece dua ettim, Bay Rosewater.
Unis par les liens sacrés du mariage, engagés devant Dieu et cette congrégation...
Evlilik adı alında birlikte yaşama sözümü tanrı ve şahitler önünde sana ilan ediyorum...
Etes-vous là, frères et soeurs de la congrégation silencieuse? Là, près de vos radios?
Radyo başındaki sessiz cemaatteki kardeşlerimiz, bizimle misiniz?
Nous avons une aussi petite que fidèle congrégation, ici, qui serait ravie de vous accueillir.
Burada ufak ama sadık bir cemaatimiz vardır Bay Devlin, umarım siz de aramıza katılırsınız.
On aurait dit une congrégation secrète.
Tıpkı gizli bir dini tören gibi.
À la morgue, il y a un type qui n'avait rien à voir avec la congrégation.
Morgda, kilise cemaatinden olmadığı belli bir adam var.
Tu me prêche comme à ta congrégation.
İşte şimdi cemaatinden biriymişim gibi konuşmaya başladın. Doğrudur.
Et quand Vivian apprendra que tu as filé - avec la caisse de la congrégation?
Vivian cemaatin parasını alıp kaçtığını öğrenince ne olacak?
La seule capable de mettre fin à leurs crimes abominables est la Tueuse, celle qui porte la marque de la congrégation de sorcières.
Onları durduracak tek kişi Vampir avcısı, Cadılar Birliğinin işaretini taşıyan kız.
La marque de la congrégation de sorcières.
Cadılar Birliğinin izi.
Ton incrédulité a détruit la foi de ma congrégation.
Senin inançsızlığın kullarımın inancını yok etti.
Ce soir, notre congrégation sera témoin d'un nouveau miracle.
Bu gece kullarımız yeni bir mucizeye şahit olacaklar.
Nous sommes une petite congrégation ce matin.
Bu sabahki cemaatimiz küçük.
Le couple entre et s'agenouille devant toute la congrégation... et se contemple.
.. Çift gelip bütün cemaat önünde diz çöker.. .. ve birbirlerine bakarlar.
Les directeurs de la congrégation nous cèdent une tombe.
Kongre liderleri toplandı. Kendi mezar alanlarımızdan birini kullanabiliriz.
Après la mort de Jenny, vous n'aviez pas besoin de ça, mais ma congrégation a besoin d'un guide spirituel.
Jenny'nin ölümünden sonra muhtemelen bu istediğiniz son şeydir ama cemaatimin ruhani liderliğe ihtiyacı var.
Ce dissident pille notre congrégation.
O adam kilisenin öğretilerine karşı çıkıp cemaati tek tek uzaklaştırıyor.
Je me suis renseigné sur cette congrégation religieuse.
Geçen hafta Kilise Misyoner Topluluğu hakkında araştırma yaptım.
Ce n'est sûrement pas la congrégation religieuse.
Misyoner Topluluğu da ödemedi.
Le soleil d'Australie va brûler votre congrégation... comme en enfer.
Avustralya güneşi, ekibinizi cehennem gibi... yakıp kavuracak.
Nous accueillons cet enfant dans la congrégation du Christ... et nous le signons avec le signe de la Croix.
Bu çocuğu İsa'nın cemaatine kabul ediyoruz.
En ce qui concerne la nouvelle loi, sera considéré comme juif qui l'est déjà, qui a au moins un parent ou deux grands-parents appartenant, à la date d'entrée en vigueur de la loi, à la congrégation juive.
Yeni çıkan yasa... kendisini yahudi olarak kabul eden, ebeveynlerinden biri yahudi olan... ya da büyükbabası ya da büyükannesi yahudi olan herkesi kapsayacak.
Vous êtes un représentant de l'Eglise et de la Congrégation des Causes des Saints.
Sen Katolik Kiliseyi temsil ediyorsun ve azizler topluluğunu.
Je travaille pour une division du Vatican appelée la Congrégation des Causes des Saints.
Vatikan'da bir bölümde çalışıyorum. Bölümün adı Azizler Birliği.
Et alors, devant le Seigneur et sa congrégation, nous l'upgradons à homme-robot.
( Şarap Mahzeni ) Bana nasıl kusmuk torbası dersin! Seni öyle bir kusturacağım ki- -
La tradition veut qu'on en confie le motif à la congrégation.
Sorun ne, Ally? Sebebi cemaatle paylaşmak gelenekseldir.
Nous sommes réunis pour délivrer Bender... des griffes froides et acérées du diable... et le faire tomber entre celles de notre congrégation.
Burada Bender Birader'i Şeytan'ın soğuk çelik pençelerinden cemaatimizin soğuk çelik kucağına taşımak için toplandık.
- Pourquoi? Sa congrégation fait pression, ça le gêne.
- Cemaati onu evlendirmek istiyor ama bu onun için hoş bir durum değil.
- Ils font partie de la congrégation.
- Selam. - Ve bütün bu insanlar benim cemaatimden. - Anladım.