Translate.vc / French → Turkish / Contact
Contact translate Turkish
13,767 parallel translation
T'as un bon contact avec lui.
Evet ama onunla benden daha iyi iletişim kurursun.
Mon premier contact avec Sa création.
Onun yarattığı ile ilk karşılaşmam.
C'est probablement une dermatite de contact.
Dermatit diyebiliriz sanırım.
On est en contact avec Simon depuis cinq mois, il nous a alertés sur la nature hybride de Libertad.
Simon ile 5 ay önce iletişim kurduk ve bizi Libertad'ın melez yapısı konusunda uyardı.
L'un d'eux avait pris contact?
- İçlerinde iletişim kuran oldu mu?
- Aucun contact direct avec Sarah.
Sarah iletişim kurmadı.
Vous avez été en contact avec deux des agents.
Ajanlardan ikisiyle iletişim kurduğunuzu söylediniz.
On pense que Bowers a pris contact avec lui, mais il a été tué avant qu'on ait l'info.
Bowers'ın bu kişiyle bağlantı kurduğunu düşünüyoruz, ama gerisini getiremeden öldürüldü.
On sait aussi que vous étiez en contact avec Arvin Cole, un toxicomane connu.
Uyuşturucu suçlusu Arvin Cole ile konuştuğunuzu da biliyoruz.
Qui est votre contact?
Kiminle temasa geçiyorsun?
Je me demandais combien de temps vous alliez prendre pour reprendre contact Comment tu te sens, Brian?
İletişime geçmen ne kadar sürüyor diye merak ediyordum ben de.
Vous pouvez rentrer en contact avec nous si quoique ce soit survient.
Bir durum olursa buradan iletişime geçebilirsin.
Je vais me mettre en contact avec le fournisseur du portable, si on peut tracer ce portable on pourra alors le localiser.
Telefon servisi ile iletişime geçip kullan at telefonun yerini belirlemeye çalıaşacağım.
Les excréments font juste un contact physique avec un matériel de distribution d'air ambiant, gamin
Hastanedeki boklar havalandırma sistemine karıştı.
Sommes-nous en contact avec la famille?
Ailesiyle görüştünüz mü?
Disons juste que ma sœur et moi avons gardé le contact.
- Nereden buldun bunu? Ablamla beraber bazı şeyleri takip ediyoruz diyelim.
Et je pourrais avoir un contact qui pourrait nous aider à tout les deux.
Belki bağlantılarımdan biri bize yardımcı olabilir.
Je suis entré en contact avec la sécurité de l'arène.
Tamam, arena güvenliğiyle konuştum.
Reste près du téléphone. On reste en contact.
Telefon elinde olsun, iletişim kuracağız.
C'est une trop grosse coïncidence que deux personnes en contact avec lui soient mortes en 24 heures.
Onunla iletişime geçen iki kişi de ne büyük bir tesadüftür ki 24 saat içinde ölüyorlar.
Est-elle restée en contact avec sa famille là-bas?
Ailesinden birisi ile iletişime geçtiği oldu mu?
J'ai trouvé un contact au sein de Réponse, on m'a fourni cet homme, un indépendant engagé pour la tuerie.
Reponse içinde bir bağlantı buldum, bana bu adamı sundular. Cinayet için kiralanabilen bir serbest çalışan.
As-tu eu contact avec elle?
Onunla görüşebildin mi?
Elle est retenue dans les eaux internationales où nous n'avons ni contact, ni juridiction.
Bağlantımız olmayan yetki alanımız dışında uluslararası sularda esir kaldı.
Je suis en contact avec les gardes du parc de tous les grands pays de gros gibier, et en Tanzanie, le montant des expéditions commandées a triplé au cours des deux dernières années.
Bütün büyük avlanmalık ülkelerin park görevlileriyle görüşüyorum ve Tanzanya'da son iki yılda görevli devriye sayısı 3 katına çıkmış.
Vous étes toujours en contact avec eux?
Onlarla hala temas halinde misin?
Toby, est-tu sûre de ton contact?
- Toby, adamından emin misin?
On devrait attendre... jusqu'à ce que le vendeur établisse un contact.
Satıcı bizle iletişime geçene kadar beklemeliyiz.
Syd, je sais que tu n'es pas du style à rester en contact, mais j'espère t'envoyer des e-mails.
Syd, bağlantıda kalmayı seven biri olmadığını biliyorum ama umarım mailleşebiliriz.
On a des brûlures de contact.
Burada bir temas yanığı var.
On peut rester en contact.
Teması koparmayız.
Au cas où on entre en contact avec une civilisation alien.
Uzaylı bir medeniyetle temas kurarsak diye.
Je pourrais vous parler des langages de programmation ou de mon entrée en contact avec Everywhere, un groupe de hackers qui m'a appris les bases...
Yani programlama dillerinden veya bana temelleri öğreten hacker grubu Everywhere ile nasıl iletişime geçtiğimi falan anlatabilirdim ama bu mudur yani?
Pensez-vous que nous allons rester en contact quand tout cela sera terminé?
Sence bu iş bitince de irtibat halinde olur muyuz?
- Aussi, votre permis de conduire indique que vous portez des lentilles de contact.
- Hatta, ehliyetiniz gösteriyor ki,... kontak lens kullanıyormuşsunuz.
Non, mais je n'ai pas besoin des lentilles de contact pour conduire.
Hayır, ama araç kullanmak için kontak lense ihtiyacım yoktu.
A partir de maintenant tu n'as plus de contact avec aucune des commandes du bâtiment.
Artık bu binanın kontrolleriyle ilgili... -... herhangi bir yetkin yok.
Son contact dans le Noyau a intercepté un rapport, Il y a eu une grosse évasion le nuit dernière.
Merkezdeki aracı geçen gece büyük bir kaçış olduğunu gösteren bir rapor ele geçirmiş.
J'imagine bien mon père avec ses potes assis dans leur transat à se fendre la gueule que j'ai raté une journée entière de foot car j'essaie de rentrer en contact avec mes émotions.
Babam ve arkadaşlarını katlanır sandayelerinde oturmuş duygularımı açığa çıkaracağım diye koca futbol antrenmanını kaçırmama katıla katıla güldüklerini düşünüyorum da.
Un associé nous a mis en contact.
- Bizi bir ortağım tanıştırdı.
On reste en contact!
Haberleşelim.
Je ne nous vois pas rester en contact.
Haberleşeceğimizi sanmıyorum.
Nous devons appeler notre contact en ce moment.
Acilen bizle iletişime geçen kişiyi aramalıyız.
explose Rubidium sur contact avec l'eau, de sorte que nous aurons besoin pour le garder sec comme elle coule au socle rocheux.
Rubidyum suyla temasında patlar dolayısıyla temel kayaya batana kadar kuru tutmamız lazım.
Disons que j'étais très proche avec l'ex de ma fille, mais qu'ils ne sont plus en contact, quelles sont les règles pour lui et moi?
Diyelim ki kızımın eski erkek arkadaşı ile yakınım, ama artık onlar birlikte değiller. Bu durumda bize ne oluyor?
Et c'est pourquoi je suis un peu troublée de te voir reprendre contact avec le petit Danny Gates.
Ki bu yüzden küçük Danny Gates'le yeniden arkadaşlık ettiğini görünce biraz kafam karıştı.
Selon l'adjoint, le shérif avait décidé de ne pas mettre le nom de Steven sur la liste des prisonniers, de ne pas l'autoriser à appeler... pas de coup de fil... ce qui est illégal, de ne pas autoriser de visites, et qu'il soit gardé dans une cellule à part, sans contact avec les autres.
Oradaki memur bana, Şerifin emriyle Steven'ın adının listeye konmadığını telefon etmesine izin verilmediğini, ki bu yasalara aykırı ziyaretçi alınmadığını ve kimseyle bağlantı kurmasın diye tek kişilik hücrede tutulduğunu söyledi.
Des morceaux d'os humains et de dents ont été retrouvés chez les Avery, et la clé de contact du véhicule de Teresa Halbach a été retrouvée dans la chambre de Steven Avery.
İnsana ait kemik parçaları ve dişler Averylere ait arazide ve Teresa Halbach'in arabasının anahtarı Steven Avery'nin yatak odasında bulunmuştur.
On sait où il est, mais on ne transmet pas cette information, car on n'a pas de contact...
Yerini biliyoruz ama söyleyemeyiz... Çünkü irtibatımız olmadığından...
J'ai parlé aux producteurs, et ils ont dit que si j'acceptais, je n'avais le droit à aucun contact avec l'extérieur,
Yapımcılarla konuştum ve eğer kabul edersem dış dünyayla tüm irtibatı kesecekmişim.
LABORATOIRE MÉDICO-LÉGAL DU WISCONSIN Le profil ADN développé grâce aux échantillons prélevés sur M. Avery correspondait au profil ADN prélevé non seulement sur la clé Toyota et les taches de sang prélevées sur le contact.
Steven Avery'nin ağzından alınan DNA örneğinden çıkarılan profil araba anahtarından ve kontağın yanındaki kan lekesinden alınan örneklerden çıkarılan DNA profili ile uyumluydu.