Translate.vc / French → Turkish / Corn
Corn translate Turkish
1,224 parallel translation
On ne rembourse plus après 2 minutes. Pop-corn rassis!
İlk iki dakikadan sonra para iadesi yapamıyoruz.
Du pop-corn, des biscuits Graham.
Ekmek. Patlamış mısır. Graham krakeri.
T'aimes le pop-corn.
Patlamış mısırı seviyorsun.
Juste des bonbons et des chips, et du pop-corn rose, et des Funyuns...
Ona sadece biraz şeker, biraz cips ve biraz patlamış mısır ve biraz Funyuns -
Une liste pour la femme qu'elle envoie faire les commissions
Bir alışveriş listesi. Bir paket corn flakes alması için hizmetçiyi alışverişe gönderiyor.
Les enfants ont mangé, mais s'ils veulent plus, il y a de la glace ou ils peuvent avoir des pop-corn.
Çocukların karınları tok, ama abur cubur isterlerse dondurucuda dondurma ya da mikrodalgada patlamış mısır var.
- Du pop-corn?
- Patlamış mısır?
Le cinéma maintenant, c'est comme le pop-corn.
Günümüzde filmler biraz patlamış mısır gibi.
- En tout cas, j'ai aimé le pop-corn.
Mısırı sevdiğimi hatırlıyorum ama.
Tu m'achètes du pop-corn, tu es content que je ne sois pas mordue.
Önce bana patlamış mısır aldın sonra ısırılmadığım için sevindin.
Un peu plus de pop-corn?
daha fazla mısır?
Et j'ai commencé à picorer des corn flakes le matin.
Sonra her sabah mısır gevreği kusmaya başladım.
Tu t'assieds, tu manges du pop-corn, tu regardes.
Gidersin, oturursun, patlamış mısır yersin, izlersin.
En voiture. Je devrais aller préparer du pop-corn.
Belki eve dönsem ve... patlamış mısır alsam iyi olur.
Pour le pop-corn... j'ai besoin d'argent.
Pekala, patlamış mısır için... paraya ihtiyacım var.
Je veux pas de pop-corn.
Ne? Ben patlamış mısır istemiyorum. Arabaya bin.
Je veux du pop-corn, maman.
Patlamış mısır istiyorum, anne.
Où est mon pop-corn?
Nerede patlamış mısırım?
Je peux avoir du pop-corn?
Biraz patlamış mısır istiyorum.
Je peux avoir du pop-corn frais?
Biraz taze patlamış mısır alabilir miyim?
Cette odeur... tu as encore fait brûler le pop-corn?
Bu koku. Mısırları yine yaktın, değil mi?
C'est du pop-corn brûlé.
- Yanık mısır, Marie.
Du pop-corn pour le dîner, c'est sympa!
- Akşam yemeğine patlamış mısır. Ne güzel.
Ally, tiens ton corn dog, ma chérie.
"corn dog" ister misin hayatım? ( Bir çeşit hot dog )
Ally mange un corn dog à cette heure?
Bu corn dog Ally için mi?
Tu sais qu'on ne doit pas manger des corn dog à cette heure.
Bu saatte..... yememeliyiz.
- Hé, les corn dog! - Hé.
Evet, corn dog.
Hé bien, on prend un petit en-cas, un corn dog.
Biz, biz sadece atıştırıyoruz..
Un corn dog?
Corn dog?
Je m'en suis servie pour faire les corn dogs.
Bende malzemeleri corn dog için kullandım.
Vous voulez un corn dog?
İster misin?
Si tu laisses tomber, va faire du pop-corn.
Çıkıyorsan bize biraz patlamış mısır getir. Onu da götür.
On trouve pas le pop-corn!
Eric, patlamış mısırı bulamıyoruz! Donna, elime bakmak istemez misin?
Va faire du pop-corn.
Git patlamış mısır getir. Hanging out
Tout petit, comme les bouquins dans les boîtes de pop-corn.
Küçük şekerlerin içindeki ufacık kitaplar kadar.
Du pop-corn?
- Patlamış mısır?
Le pop-corn et le caramel, ça rend fort.
Karamel ve patlamış mısır kaslarını güçlendirir.
Tu vas chez la banquière pour un coup de pop-corn et un coup sur l'oreiller.
Bayan bankanın yanına patlamış mısır ve yastık muhabbeti için mi gidiyorsun?
On le surnommait Captain Crunch car il avait découvert que le son de ce sifflet des boîtes de céréales Cap'n Crunch était le même que celui des appels interurbains de ATT.
Ona Kaptan Crunch deniyordu çünkü farketmişti ki bu küçük düdük Cap'n Crunch corn flakes kutularından çıkıyor ve ATT uzun mesafe ekipmanları ile aynı tonda ses çıkarıyor.
Bonjour, vendredi 27 octobre, c'est l'heure de la rubrique agricole.
27 Ekim Cuma günü. Burası "Corn Report."
Il finissent par manger du pop-corn.
Çökmeye devam ediyor. Patlamış mısır yaparak bitiyor.
Des corn-flakes et un petit jus d'orange.
Sadece mısır gevreği ve küçük boy portakal suyu alacağım.
C'est les "Enfants du démon"!
Hay ebesini! Bunlar "The Children of the Corn" grubu.
Les meilleurs ce sont les Chunkys Les pop-corn au caramel
Jelibon, dostum.
- Les potes, qui veut du pop-corn?
- Hey çocuklar, kim patlamış mısır ister?
Je ne peux pas voir un film sans pop-corn.
Patlamış mısır olmadan film izleyemem.
- Du pop-corn?
- Mısır ister misin?
- Désolée, je... - Merci pour le pop-corn.
Evet de bana olmaz.
Je veux qu'Eric et Kelso aillent m'acheter du pop-corn.
Hayır, Ben patlamış mısır istiyorum. Eric ve KeIso'unun almasını istiyorun.
Tu veux du pop-corn?
Şekerli mısır patlağı ister misin?
voilà du pop-corn.
Al bakalım dostum.