Translate.vc / French → Turkish / Corvette
Corvette translate Turkish
318 parallel translation
Le capitaine de corvette Philip Francis Queeg.
Binbaşı Philip Francis Queeg. Kendini daha iyi hissediyor musun?
Capitaine de corvette Dimchurch.
Yüzbaşı Dimchurch.
Capitaine de corvette McConnel.
Yüzbaşı Kumandan McConnel.
"Capitaine de corvette Charles Rone, " par décret spécial, à dater d'aujourd'hui 10 octobre 1969, " vous ne relevez plus de l'autorité navale.
" Binbaşı Charles E.Rone... 10 Ekim 1969, yani bugün, saat 14 : 00 itibariyle, bundan böyle Deniz Kuvvetleri Bakanlığı emrinde olmadığınızı öğenmiş bulunuyorsunuz.
On court contre la Corvette.
Bir Vette'yle yarışacağız.
- Tu aimerais pour 505 $ être propriétaire de cette Corvette presque neuve?
525 dolara hemen hemen yeni bir Corvette'e ne dersiniz?
Ça, c'est la Corvette de Freddy Benson.
Şuradaki... Freddy Benson'un Corvette'i.
Ma foi... une Corvette.
Tanrım. Corvette.
Je vois... 275 chevaux.
Demek Corvette. - 275 HP.
Je vais vous dire un truc. Aujourd'hui, ce sont des enjoliveurs de Corvette et demain il dévalisera la banque de Manhattan.
Peki, sana bir şey diyeyim... bugün, Corvette cant kapakları ve yarın...
Ma nouvelle Corvette!
Yeni arabım!
"Parle tout le temps de sa Corvette et de son bateau, mais ne m'a jamais dit qu'il avait une femme."
- Sürekli Corvette'inden ve teknesinden söz ediyor ama bir kez bile bir karısı olduğundan söz etmedi.
Votre ami Cochrane a une Corvette grise?
Cochrane'in gri bir Corvette'i mi var? Evet.
Je suis là, avec un contrat de $ 25.000 par an pour un magazine... j'ai une maison gratis toute meublée, j'ai une Corvette... je déjeune à l'oeil aux quatre coins de l'Amérique... et je n'y suis même pas encore monté!
Halime bak, yıllığı 25.000 dolardan bir dergiyle sözleşme yapmışım. Dayalı döşeli bedavadan bir ev sahibi olmuşum. Bir Corvette'im var.
J'en sais rien... M'acheter une Corvette!
Bilmiyorum, belki biraz içecek alırım.
Mais que fait la corvette?
Bu korvette ne yapıyor?
De la flotte entière, seule une corvette en a réchappé.
Tüm donanma yok edildi, yalnız bir korvet kaçabildi.
La corvette va partir.
Evet, efendim! Korvet ayrılıyor.
La corvette ne reviendra pas.
Korvet geri dönmeyecek. Nasıl istersen.
On va acheter une Corvette et rouler jusqu'aux Rocheuses.
Bir Corvette satın alacağız ve Rocky dağlarına doğru süreceğiz.
J'ai bugné mon coupé-sport, mais rien à battre!
Corvette'imi çarptım.
Une Corvette. On l'appelait Docteur mais il ne l'était pas vraiment.
Corvette'i vardı. herkes ona doktor derdi ama o gerçek doktor değildi.
C'est définitivement la Corvette.
- Tek kelimeyle berbat.
Donc, on peut baiser dans une Corvette!
Anlıyor musun?
Chris, tu m'emmènes faire un tour dans ta Corvette?
Beni Vett'inle gezmeye çıkarmak ister misin, Chris?
Oh, regarde cette Corvette 1960 impeccable.
'60 model Corvette'e bak.
Non, je ne vis plus avec le Capitaine de corvette Wycross.
Hayır, artık Kıdemli Yüzbaşı Wycross'la beraber yaşamıyorum.
Cette petite corvette ne demandait que ça.
O küçük Corvette kendi kaşınmıştı ama.
Ça me confirmait dans l'idée que c'était un produit formidable, dont je pouvais vanter les mérites sans réserve.
Chevrolet'yle çalıştığım yıllar boyunca bana bir Corvette'le steyşın araba tahsis etmişlerdi. Bu davranış, ürüne ve sponsoruma karşı bağımı daha da kuvvetlendirdi ve bunu televizyonda yansıtabileceğimi düşündüm.
Regardez la Corvette 58 de Chevrolet.
Öyle de yaptım. Chevrolet'nin 58 model Corvette'ine bakın.
Joey, je connais cette Corvette.
Joey, Corvette olduğunu biliyorum.
On l'a détruite, cette Corvette!
- Corvette'yi parçaladık mı? - Evet.
Corvettes... je regardais.
Beraber büyüdüğüm çocuklar Mustang ve Corvette'lerle uğraşıyorlardı. Satın alıp, tamir ediyorlardı. Ben de dikkatle izlerdim.
La Corvette rouge... Leo Johnson.
Kırmızı korvetli, Leo Johnson.
Le lendemain du meurtre de Laura, j'ai suivi l'homme à la Corvette.
Bak ben... Sana Laura'nın ölümünden sonraki gece,... kırmızı corvetteli bir adamı takip ettiğimi söylemiştim.
Il conduisait une corvette rouge.
Kırmızı bir Corvette kullanıyordu.
Leo a une corvette rouge?
- Leo Johnson mı kırmızı Corvette kullanıyordu?
T'inquiète pas, voyou, sa corvette est loin d'ici.
Endişelenme kötü çocuk. Corvette'ini bir mil öteden duyabilirim.
Il conduisait une Corvette rouge.
Kırmızı bir Corvette kullanıyordu.
- Léo Johnson a une Corvette rouge?
- Leo Johnson mı kırmızı Corvette kullanıyordu? - Evet.
J'entends sa Corvette à des kilomètres.
Corvette'ini bir mil öteden duyabilirim.
Ils ont bousillé ma Corvette!
Beyler. Vette'mi havaya uçurdular.
Capitaine de corvette James Block.
Ben Önyüzbaşı James Block.
Capitaine de corvette Block.
Önyüzbaşı Block.
Ça, c'est pour la Corvette.
Bu Corvette için.
Il faut qu'ils s'habituent à voir l'allure que tu as dans une Corvette rouge et blanche de 1958.
O zaman ne kadar iyi göründüğüne alışmaya başlarlar. Böyle 1958 kırmızı beyaz bir Corvette'in içinde.
J'ai toujours voulu une Corvette.
- Evet. Hep bir Corvette isterdim.
On prend ma Corvette.
Şu benim yeni Corvette'i alırız.
Une corvette!
Bir korvet!
on ne peut pas baiser dans une Corvette.
- Burada her şey berbat.
Comme ma famille s'agrandissait tous les ans, j'avais besoin d'une fourgonnette, alors Chevrolet m'offrait une Corvette et un break.
Ailem sürekli olarak büyüyordu. Her yıl bir bebeğimiz oluyordu. Bir steyşına ihtiyacımız vardı.