Translate.vc / French → Turkish / Coté
Coté translate Turkish
57,385 parallel translation
Et coté face.
Hem de tura gelmiş.
Rejoins-nous de l'autre côté du parc!
Tamam, bizimle parkın sonunda buluş!
Et viens de ce côté, imbécile!
Bu tarafa gel embesil!
Ai-je l'air d'un petit crétin à côté de lui?
Onun yanında ufacık tefecik bir göt gibi mi görünüyorum?
Je t'ai dit que j'étais assise à côté de Rob, et que j'ai dû le forcer à remplir la fiche de commande?
Size Rob'un yanına oturduğumu ve ona talep formu doldurtmak zorunda kaldığımı anlatmış mıydım?
Tout le monde voulait marcher à côté du mâle alpha.
Herkes Alfa erkeğinin yanında olmak istiyordu.
Fais un pas de côté.
Sen çekil.
Tu sais ce que mon père disait de ton côté de la famille?
Babam, ailenin siz tarafı hakkında hep ne derdi, biliyor musun?
Le train est de l'autre côté de la colline!
Tren, bu tepenin ardında!
Sur le pont B. Côté tribord, elle descend au niveau C.
B güvertesinde. Sancak tarafı. C katına iniyor.
Je suis juste à côté de cet angle.
Köşenin tam başındayım.
On est du même côté, pas vrai?
İkimiz de aynı taraftayız, değil mi?
Allons marcher du côté obscur.
Hadi gidip biraz karanlık tarafta dolaşalım.
Il aura pris la ville avant minuit, et toute la côte est avant l'aube.
Kısa süre içerisinde tüm şehir onun etkisi altına girecek.
- J'étais juste à côté.
- Yan odadaydım.
J'aurais pu être butée et t'aurais rien fait parce que t'étais à côté à sniffer de la cocaine.
Burada öldürülebilirdim ve sen hiçbir şey yapamayabilirdin. Çünkü yan odada kokain çekiyordun.
J'ai la cote pourjongler
Çatallar, bıçaklar
Ce que je m'apprête à vous raconter est un peu... Eh bien, c'est un peu plus du côté fantastique.
Size söylemek üzere olduğum şey biraz... şey, işin fazlasıyla fantastik kısmı.
Prends son côté droit!
Sağ tarafından tut.
La dernière fois que j'ai observé les étoiles comme ça, Elle était allongée à côté de moi.
En son yıldızlara böyle baktığım zaman, o da yanımda uzanıyordu.
Alors, si tu es partant pour une balade, Il y a quelque chose dans l'autre côté du lac que j'aimerais te montrer.
Yâni, şey, eğer yürümeyi düşünüyorsan, gölün uzak tarafında sana göstermek istediğim bir şey var.
Tout va bien de ton côté, j'espère?
Umarım orada her şey yolundadır.
Envoie-le de mon côté.
Bana doğru salla.
Bref, c'est un cours juste à côté de l'aéroport.
Her neyse, havaalanında idari güzergah var, değil mi?
Les urgences sont de l'autre côté.
Bayım, acil girişi binanın diğer tarafında.
Gare-toi sur le côté.
Kamyon istediniz ve aldınız, efendim.
- Je me trompe ou la 1A est à côté?
1A'nın gitmiş olması gerekiyor, değil mi?
On est de l'autre côté.
Ormandan gelmiş olmalı.
Cela dépend de quel côté vous êtes.
Hangi tarafta olduğuna bağlı.
Les couleurs primaires vont de ce côté, celui-là...
Sen buraya geri dön.
Ne t'assois pas à côté de moi, ni de lui,
Bir daha sakın ikimizin yanına yaklaşma.
Ma maison est de l'autre côté de la montagne.
Evimiz dağın diğer yamacında.
- Chacun de vos noms seront gravés à côté des grandes équipes de rangers qui vous ont précédés.
Her birinizin isimleri sizlerden önceki şanlı koruyucuların yanına kazınacak.
J'en avais fini, côté églises.
Kiliselerin hiçbir şeyini özlemiyorum.
J'ai envie de dire qu'ils sont tous sur la côte est de l'île.
Herkesin adanın doğu tarafına gittiğini söylemek istiyorum.
Tout le monde est peut-être allé de l'autre côté de l'île?
Belki de herkes gerçekten adanın diğer tarafına gitmiştir. Tamam mı?
Tu vois ça sur le côté?
Yan tarafı gördün mü?
Va sur le côté, abruti!
Yana koş aptal!
Une équipe de ravitaillement sera sur la côte nord dans trois jours.
Dinle, üç gün sonra adanın kuzey ucuna bir ikmal ekibi gelecek.
Sur la côte nord?
Adanın kuzey ucuna mı?
On a 48 h pour atteindre la côte nord.
Pekâlâ. Kuzey sahiline varmak için 48 saatimiz var.
L'hélico s'est écrasé de l'autre côté.
Kaza alanı bu vadinin öteki tarafında.
Le point le plus digne d'intérêt dans une enquête criminelle n'est pas le côté sensationnel des faits, mais plutôt... le raisonnement implacable, le lien de cause à effet qui mène à la résolution.
Suç soruşturması alanında ilgi çeken ana konu suçun heyecan uyandıran yönleri değil adım adım, nedenden sonuca çözümü ortaya çıkaran sağlam gerekçeler zinciridir.
C'est le seul côté remarquable de la chose.
Bu, olayın tek fevkalade yönüdür.
Côté nord de l'île.
- Adanın kuzey ucunda, efendim.
Je vous ménage, on est censés être du même côté.
Kızarmalarınızı görmezden görüyorum, çünkü aynı tarafta olmamız gerek.
Il est temps de mettre de côté nos différends.
Anlaşmazlıklarımızı bir kenara bırakmanın vakti geldi.
Tu le trouveras dans le tiroir à côté du lit.
Ranzanın yanında bir çekmece var.
- et elle était à côté.
-... Nebula da yanında oturuyordu.
Tu peux le laisser de côté pour qu'on parle un peu?
Biraz ara ver de konuşalım.
Je suis paré, à côté de l'entrée.
Girişe yakın hazırım ben.