English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Courtois

Courtois translate Turkish

388 parallel translation
Mon serviteur est peu courtois. Veuillez m'en excuser.
Uşağım biraz medeniyetsizdir, bağışlamanızı istiyorum.
Il a toujours été très courtois.
Her zaman çok saygılı bir adamdı, Godfrey.
Il est toujours très courtois, surtout le matin.
Godfrey hala çok saygılı bir adamdır, özellikle sabahları.
Que quelqu'un se prépare à être très courtois.
Erkekler bu kadına göz koyduğumu bilsin.
J'ai su que si on veut l'épouse d'un homme, on l'obtient s'il est courtois.
Bir adamın karısını istersen, doğru davranış gereği kadını sana verirmiş.
- Soyez courtois, James.
- Kibar ol, James.
Eux, ce sont de braves gens, courtois, mais démodés, un peu bornés.
Bunlar nasıldır, bilirsiniz. İyi insanlardır, ha! Naziktirler.
II m'emmenait en balade II était si courtois
Beni yürüyüşlere götürdü Çok ama çok tatlıydı
J'ai essayé d'être courtois.
Düşünceli olmaya çalıştım ama bana izin vermedin.
Modestes, courageux, courtois. Et ils ne trichaient jamais.
Yalın, cesur ve naziktiler, ve hileyle hiç işleri olmadı.
Tu n'es pas très courtois. Que la nuit est pleine de romance
Hiç nazik değilsin.
Soyez courtois, autrement, je ne vous dirai rien!
- Kıvırmak mı? Eğer bu beyefendi söylediklerine dikkat etmezse, gideceğim.
On se doit d'être courtois avec les étrangers.
Şehir dışından gelenlere nezaket gösteriyoruz.
Courtois, polis et tout, mais quel casse-tête!
Aslında çok naziktiler ama ben Rusları tercih ederim. Evet.
L'ennemi s'est montré plus courtois envers moi que le capitaine du HMS Lydia, je dois dire.
Ve şunu da söylemeliyim ki düşman bana Lydia'nın kaptanından şu ana dek gördüğümden çok daha fazla hürmet gösterdi.
J'espère qu'il sera courtois.
Tanrım, umarım seni gücendirmez.
J'ai oublié de vous remercier pour l'autre nuit Vous avez été très courtois..
Dün gece için teşekkür etmeyi unuttum. Çok hoşsohbettiniz.
Pardon, sanglant fragment de terre, d'être doux et courtois avec ces bouchers.
Bağışla beni ey kanayan toprak parçası tatlı tatlı konuştuğum için kasaplarınla.
- Tu es courtois, maintenant?
- Ne zamandır böyle kibarsınız?
Je suis loyal, serviable, amical, courtois, obéissant et joyeux.
Ben güvenilir, sadık, yardımsever dost canlısı, nazik, itaatli, iradeli, cesur, temiz ve saygılıyım.
Je dois être courtois envers vous, mais c'est moi qui interroge.
Sana karşı nazik davranacağım, fakat burada sorgulamayı ben yapıyorum.
On vous paiera bien, alors soyez courtois.
Sana bir kaç tavsiyede bulunacağız, böylece daha ince davranabilirsin.
Nous sommes allés en personne au... au commissariat central de Fate Bene Fratelli, où le... commissaire, un homme très courtois, a été très aimable.
Hatta ve hatta, kalkıp oraya gittik. Polis merkezine. Oradaki komiser, çok başarılı biri, doğru değil mi profesör?
Il pourrait être assez courtois pour me laisser lui faire de la peine.
Bana duygularını incitme şerefini vermeliydi.
Je suppose que je dois être courtois chez moi.
Konuklarımla ilgilenmem gerekiyor.
" D'un homme affable et courtois
" Siz nazik, kibar bir adamken
- Ce n'était pas très courtois de sa part.
- Ne de anlayışsızmış, değil mi?
Mon père, Colonel aux Gardes wallones, était un gentilhomme fort courtois et... féru d'honneur.
Babam Walloon Muhafızlarından bir albay,... son derece kibar ve saygıder bir beyefendi idi.
Restons courtois, s'il vous plaît.
Kişilikleri bu konuşmanın dışında tutsak?
- ll était tout juste courtois.
Sadece kibardı.
Il est si courtois, si gentil...
Bu onun ne kadar düşünceli biri oldu...
Ensuite... nous allons observer un maintien courtois dans cette classe.
Üç ; bu sınıfta belli nezaket kurallarına uyacağız.
Courtois Tybalt, honnête gentilhomme!
Nazik Tybalt, dürüst beyefendi!
- Nous aimerions rester courtois, mais...
- Dostluğumuzu korumak isteriz ama...
Vous êtes très courtois.
Bu çok kibarcaydı.
C'est très courtois à vous, Fräulein.
- Çok kibarsınız.
Malgré quelques mensonges et vantardises, dans l'ensemble, nous étions des gens agréables et courtois, qui nous occupions de nos affaires.
Övünüyor, yalan söylüyorduk ama genelde bizler sevimli, kibar insanlardık. Kendi işimize bakardık.
Nous avons été courtois.
Nazik insanlarız biz.
Courtois et généreux.
Nazik ve cömert.
Je suis courageux et courtois, audacieux et généreux, aimable et patient.
Yürekli ve hürmetkarımdır, cesur ve cömerdimdir cana yakın ve sabırlıyımdır.
Sois juste envers tout homme, courtois envers toute femme.
Bütün erkeklere adil, bütün kadınlara nazik davran.
Il s'est montré si courtois avec tout le monde.
Herkese kraliyet nezaketiyle danranıyor.
Très courtois.
- Evet efendim. - Çok naziksiniz.
C'est un hôtel, pas un pensionnat. Et ce serait meilleur pour les affaires de te montrer courtois.
Burası bir otel Basil, ıslahevi değil... ve biraz nezaket göstersen işlerimiz artabilir.
Sois juste plus courtois.
Birazcık nezaket göstersen yeter.
Courtois?
Düşünceli mi?
Ce que vous avez fait était fort peu courtois.
Son derece kaba idi!
Il a parlè comme un gentilhomme honnête et courtois.
Aşkın diyor ki.
Ils sont très courtois et respectueux.
Sana nezaket ve saygıyla davranıyorlar.
Très courtois de ta part.
Çok zarif.
Vous êtes fort courtois.
Çok naziksiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]