Translate.vc / French → Turkish / Crêpe
Crêpe translate Turkish
283 parallel translation
Je vais vous sembler stupide, mais pourquoi suis-je une crêpe?
Aptallığımı mazur görün... ama ben niçin bir krep gibi görünüyorum?
Et cette poele fait de vous, informe pâte, vous, étés transformé par un miracle créatif en une crêpe irrésistible.
Siz, yaratıcı bir tavasınız... yoğrulmamış bir hamuru, o da sizsiniz... yaratıcı mucize ile büyüleyici bir krep... haline getiriyorsunuz.
Je vais acheter un crêpe de deuil.
Lasse ve ben matem kuşağı almaya gidiyoruz.
"Grand Sud" est un ensemble mexicain où le crêpe de coton noir... se marie au twill couleur maïs.
"Sınırın Güneyi," siyah pamuklu bir Meksika zarafeti. tamale rengindeki şal ve Payon samanından şapka ile.
Vous avez repéré les lieux, tiré vos plans... mis votre maillot noir, vos semelles de crêpe... Vous avez une corde, et peut-être la figure noircie?
Villayı inceledin, zamanlamayı planladın, lastik tabanlı ayakkabılarını ve siyah elbiselerini giydin ve yüzünü boyadın.
Comme la maison d'une sorcière, à part le toit rond comme une crêpe.
Masaldaki cadının gözleme çatısı olmayan evi gibi.
- Je peindrai une crêpe!
- Pekala, Bir gözleme gibi boyayacağım!
Elle va avoir un bleu gros comme une crêpe.
Kıçında tepsi kadar bir çürük oluşacak.
Retire ce crêpe de ton bras.
O yas bandını çıkarmanın zamanı gelmedi mi?
En venant, vous avez dû voir une voiture. Aplatie comme une crêpe. Elle a heurté un train.
Gelirken yolda görmüş olmalısınız... yük treni tarafından param parça edilmiş arabayı.
J'ai le crâne comme une crêpe brûlée.
Ah! Başımın üstünü pişmiş gözleme gibi hissediyorum.
Elle m'aplatit comme une crêpe.
Bileklerimden çekiyor. - Bam diye yere düşüyorum.
On l'a laissée chez des amis... et elle s'est faite aplatir comme une crêpe vers leur caravane.
Onu bir arkadaşlara bırakmıştık karavan evlerinin önünde ezilip, pide gibi yere yapışmıştı.
Le pouvoir des mots : "Aplatir", "crêpe", etc.
Sözcüklerin büyüsü, "ezilmek," "pide," vesaire...
Tu esquives... T'attrappes son bâton.. Et tu le retournes comme un crêpe!
Eğilirsin, yakalarsın, ve yere vurursun!
Un genre de crêpe épaisse, qu'on mange avec... "
Kalın bir tür krep, yanında büyük... "
Tu as le cerveau d'une crêpe
Senin beynin muhallebi olmuş.
- Attention. C'est une chemise de crêpe.
Dikkat et, gömlek çok kaliteli.
Ton nez va ressembler à une crêpe quand j'en aurai fini avec toi!
Seninle işim bittiğinde senin burnunun eni üç metre olacak!
oeuf, saucisse ou crêpe.
Yumurta, sosis, veya krep.
Crêpe, mais tu mets rien dessus.
Krep. Üzerine bir şey koyma.
Si vous ne vous baissez pas, vous allez finir comme une crêpe sur le montant du tunnel.
- Kaçırdık galiba. - Bence de.
Deux ou trois bouts de crêpe cousus ensemble.
Bulup buluşturduğum bir kaç süs eşyası sadece.
C'est comme le sirop que je mets sur ma crêpe.
Ayakkabının parıltısı gibi, Pan kekindeki şerbet gibi.
" Il y avait un vieil homme au Cap, qui portait des habits de crêpe.
"Burunda yaşayan bir adam vardı." "Kendine krepten elbiseler yapan."
- Je prends une crêpe fourrée.
- Krep spesiyali alayım.
Mlle Cuthbert... ma petite crêpe au sirop!
Bayan Cuthbert... Seni muhteşem krep yığını!
Comme une crêpe, imbécile sicilien.
Tereyağı. Seni Sicilyalı ahmak.
Belle crêpe plutôt, car il se fait décoller du trottoir.
Aslında, adamı yolda soyuyorlar.
Parfaite, la crêpe.
Mükemmel bir gözleme.
Du crêpe de soie.
İpek chantelle. ( CHANTELLE : Giyim markası )
C'est juste une vieille crêpe.
Bart'ın geçen fırlattığı gözleme.
On se crêpe pas le chignon, on se bat comme des mecs.
Biz birbirimizi tırnaklayıp, saçları çekmeyiz. Erkekler gibi kavga ederiz.
Elle était plate et beurrée, on l'appelait "la crêpe".
Ona Bayan Butterworth derdim çünkü krep gibi dümdüz kalçaları vardı.
Et voilà une crêpe à l " oeil.
Dikkat et. Yüzüne gelebilir.
Chaque crêpe doit être roulée par un Mandelbaum.
Herbir krebin bir Mandelbaum tarafından açılması gerekir.
Ces Dominicains sont les rois de la crêpe.
Bu Dominikliler krep yapmayı biliyorlar, değil mi?
Sa crêpe lui a brûlé le visage.
Yabanmersinli krep onu çok kötü yaktı.
Plat comme une crêpe, mais c'est bon.
Ama şimdi iyi. Her şey yolunda.
Il m'aurait écrasé comme une crêpe.
Herhalde beni bir gözlemeye çevirirdi.
Super. On va pouvoir retourner l'esprit comme une crêpe?
Kahverengileştiğinde hayaletin tersini çevirebilmemiz için mi?
Les touristes vont au "Roi de la crêpe"
Tüm turistler Pancake Palace'a gidiyor.
Il se retourne comme une crêpe.
Kafa üstü çakılmış.
Etait aplati comme une crêpe?
Son konuştuğumuzda onun pizza gibi ezildiğini söylemiştin.
Et je devrais me jeter dans tes bras et fondre comme du beurre sur une crêpe?
Ve ben şu anda senin kollarına koşup aşkından erimek üzeriyim.
Tu m'as aplatie comme une crêpe!
Bir gözleme gibi dümdüzüm.
- Toi aussi, mon papa-crêpe.
- Ben de seni Babajack.
- Comme une crêpe.
Tereyağından kıl çeker gibiydi.
Crêpe nature.
Düz pankek.
Je me suis engueulée avec Juana et crêpé le chignon avec Amparo...
Huana ve Ambaro'yla kavga ettim.
Une crêpe?
Crumpet ( bir çörek türü ) alır mıydınız?