Translate.vc / French → Turkish / Célestine
Célestine translate Turkish
140 parallel translation
- Célestine! Il était là.
Celestine, burdaymış, buldum!
- Célestine, je vous recommande aussi cette lampe.
Bu lambaya da dikkat et.
Je suis pour l'amour, Célestine. Pour l'amour fou.
Senin aşkınla doluyum, Celestine!
Mais Célestine vient de Paris...
Ama tatlım, Celestine gibi Paris'ten gelen bir kız...
Si tu t'inquiètes pour Célestine...
Bak tatlım eğer Celestine hakkında endişeleniyorsan...
Sacrée Célestine.
- Bana dokunma. Tatlı küçük Celestine!
Célestine, écoutez...
Ama benim küçük Celestine'im...
Célestine, écoutez-moi.
Kahretsin! Celestine, dinle!
Entrez, Célestine. Entrez.
Gel, Celestine.
Célestine. Venez.
Benimle gel.
Célestine, voulez-vous que je vous épouse?
Seninle evlenmemi istiyor musun?
- Madame, monsieur, Célestine et moi allons nous marier.
Celestine ve ben evleneceğiz.
Prenez le vase, Célestine.
Al şu vazoyu, Celestine.
Célestine, ce ne sont pas celles que je portais.
Kötü şans, Celestine. O gün o ayakkabıları giymemiştim.
Célestine, Adeline...
Celeste. Kest.
Melody Célestine.
Melody Celestine.
Melody Sainte-Anne Célestine.
Melody Saint Anne Celestine.
Je voudrais simplement être son Pygmalion. Mais si Henry Higgins avait essayé de transformer Melody Sainte Anne Célestine, , lui aussi, aurait sauté par la fenêtre.
Onu kusursuz bir esere dönüştürmek isterdim ama her kim Melody Saint Anne Celestine'i dönüştürmek isteseydi o da kendini camdan aşağı atardı.
Melody Sainte Anne Célestine.
Melody Saint Anne Celestine.
Votre fille est très jolie, M. Célestine.
Kızınız gerçekten çok şirin biri Bay Celestine.
Ouais, M. Célestine.
Bir düşünsenize Bay Celestine.
John Célestine!
John Celestine!
John Célestine.
John Celestine.
Tu veux faire quoi, Célestine?
Ne çizmeye çalışıyorsun, Celestine?
C'est toi qui as fait ça, Célestine?
Bunu sen mi yaptın, Celestine?
"Célestine."
"Celestine"...
Célestine, monsieur.
Celestine, efendim.
- Pourquoi?
Neden sordun, Celestine?
C'est vous, Célestine?
Siz Celestine'siniz öyle mi?
- Vous vous habituez ici, maintenant?
Celestine, artık yerleştin mi?
- Sapristi.
Celestine, yerleşmelisin!
Il faut vous habituer, Célestine.
Yerleşmelisin!
Elle m'a gâché la vie.
Dinle, Celestine, o kadın benim hayatımı mahvetti.
Dites-moi, Célestine.
Söyle bana, Celestine...
- Que se passe-t-il, Célestine?
Ne oldu, Celestine?
- Au revoir, Célestine.
Elveda.
Vous avez raté le train? - Non.
Celestine trenini mi kaçırdın?
J'ai les sangs tournés de vous.
Kanımı kaynatıyorsun sevgili Celestine.
Où est Célestine?
- Celestine burada değil mi?
- Vous marier? - Oui, madame.
Celestine'le mi evleniyorsun?
- Vous allez nous manquer, tous les deux.
Ne kadar sürerse. Seni özleyeceğiz, Joseph. Seni de, Celestine.
Célestine, tiens.
Otur şuraya.
Connaissez-vous un Portoricain du nom de Madeiros?
- Hayır - Bay Morelli, Celestine Madeiros adında bir Porto Rikolu tanıyor musun?
Quant à un nouveau procès fondé sur le soi-disant témoignage du Portoricain Celestino Madeiros, condamné à mort, je considère ce témoignage dénué de tout fondement, peu digne de foi et faux.
Ölüm sırasını bekleyen Celestine Madeiros'u dinlemenin dikkate alınmaması gerektiği kanaatine vardım.
- Sœur Celestine.
- Rahibe Celestine.
Sœur Celestine a dit : "Dieu merci, je ne dormirai jamais avec un homme."
Celestine demişti ki "Yatağımı bir adamla paylaşmak zorunda olmadığım için çok mutluyum."
Celestine m'a parlé de vous.
Celestine senden bahsetti.
Bon sang, Danny! Celestine?
- Tanrı aşkına, Danny!
Je sais que Celestine Records est en congés maternité, et qu'on a encore trouvé personne.
Record'daki Celeste annelik iznine çıkacak ve yerine henüz kimseyi bulamadık.
Sa Sainteté Celestine V a été tué.
Ekselansları V. Selestin öldürüldü.
{ \ pos ( 134.343,187.308 ) }
Ernest Celestine