Translate.vc / French → Turkish / Day
Day translate Turkish
7,464 parallel translation
Brett, viens, on va au Game Day.
Brett gel haydi, sen ve ben. Game Day'e gidiyoruz.
Le Game Day a brûlé..
Game Day yanmıştı adamım.
Est-ce que c'est Green Day?
Green Day mi o?
Bonne journée?
Good day.
J'écoute attentivement, nous sommes en pleine réunion.
Dikkatlice dinliyorum. Çünkü görüldüğü gibi toplantıdayım.
J'attendrai dehors.
Dışarıdayım.
Ne me dis rien Oncle Mitch va le boire.
Mitch dayımın onu içtiğini söyleme sakın.
Je serai dehors, OK?
Ben dışarıdayım, tamam mı?
Mlle Day, avec vos propres mots, dites-moi pourquoi l'élève Bishop serait un atout pour la police de Los Angeles.
Devam ediyoruz. Bayan Day, kendi kelimelerinizle, Öğrenci Bishop'un, Los Angeles Polis Departmanı için neden bir kazanç olacağını açıklayın.
Sergent! Mon nom est Jessica Day, - et c'est ma drogue.
- Benim adım Jessica Day ve bu meth benim.
Tu te souviens de quand on a regardé "La Folle Journée de Ferris Bueller"?
Ferris Bueller's Day Off'u izlemeye çalıştığımız zamanı hatırlıyor musun?
♪ He runs with the pack ♪ ♪ All day long ♪
Bütün gün paketle koşuyor.
Ici, c'est la maison blanche.
Beyaz Saray'dayız.
Merci d'être venu.
Merhaba, Matt dayı. Geldiğin için teşekkürler.
C'est mon rêve, et je peux traîner avec mes 2 supers oncles.
Bu benim hayalimdeki iş ve iki süper dayımla birlikte takılıyorum.
On est dehors.
Çok üzücü. Dışarıdayız.
On est à San Francisco.
San Francisco'dayız.
Rien d'étonnant vue que sa mère a été tuée par son oncle.
Dayısı annesini öldürdüğünden çok da şaşırtıcı değil.
Selon Andy, son oncle n'a pas parlé de contact de prison.
Andy dayısının hapis bağlantısından bahsetmediğini söyledi. Çok teşekkürler.
Parce qu'on est en Bosnie, et que la réception est pourrie.
Çünkü Burbank'ta değil Bosna'dayız ve gayet uygunsuz bir durumdayız.
♪ I got a feelin'that it s gonna be a wonderful day ♪
Bugün harika olacak gibi hissediyorum
Crois-le ou non, je suis en fait à Portland.
İster inan ister inanma ama şu an Portland'dayım.
alors eux aussi.
Madem ben dışarıdayım, şu soytarılar da dışarıda olmalı.
Les brutes là ne sont pas très créatifs.
Buralarda dayılık taslayanlar pek yaratıcı değiller.
Je suis toujours la!
Ben hala dışarıdayım!
- Je suis là!
- Yukarıdayım!
- On est au Canada!
- Kanada'dayız lan!
Dès qu'ils sortent, je ferme.
Aşağıdayım. Onlar gelir gelmez kapıyı kapatacağım!
Bumpy, mohe, mon ami, c'est ta nation, mais on est en Amérique.
Bumpy, mohe, eski dostum, burası senin vatanın ama bizler Amerika'dayız.
Votre oncle maternel, Rudi.
Dayın : Rudi Dayı.
L'oncle Rudolph est la meilleure piste.
En iyi şansımız dayısı, Rudolph Von Trulsch.
Vinciguerra Navigation et Aérospatiale, basée à Rome, où l'oncle de Mlle Teller a un poste haut placé, sert en réalité de façade à une organisation criminelle internationale liée à d'anciens nazis.
Roma'da Bayan Teller'ın dayısı Rudi'nin yönetici olduğu Vinciguerra Nakliye ve Havacılık Şirketi'nin eski Nazilerle bağlantılı uluslararası bir suç örgütünün paravanı olduğuna inanıyoruz.
Notre ami russe se concentrera sur Mlle Teller et son oncle Rudi.
Rus dostumuz Bayan Teller ve dayısı Rudi'ye yoğunlaşacak.
Et, bien sûr, vous allez le présenter à votre cher oncle.
Haliyle onu sevgili dayın Rudi ile tanıştıracaksın.
Vraiment, oncle Rudi, ça va.
Gerçekten dayı, biz iyiyiz.
L'oncle Rudi nous invite.
Rudi Dayı bizi davet etti.
Tu ne me l'as pas écrit.
Rudi Dayına bu konuda tek kelime bile yazmadın.
Merci, oncle Rudi.
Sağ ol, Rudi Dayı.
On laisse Gaby aller avec l'oncle?
Gaby'nin Rudi Dayıyla gitmesine izin mi vereceğiz?
L'oncle Rudi est là.
Rudi Dayı'nın arabası geldi.
Où allons-nous, mon oncle?
Nereye gidiyoruz, dayı?
Votre oncle Rudi pense que nous devrions discuter un peu.
Rudi Dayın seninle sohbet etmemiz gerektiğini düşünüyor.
- Je serais à l'extérieur.
- Ben hemen dışarıdayım.
C'est Ibiza, Turtle Elles m'ont trouvé.
Ibiza'dayız Turtle. Onlar beni buldu.
Donne-moi 30 minutes.
- Yarım saat içinde aşağıdayım.
♪ ♪ I got a feeling that it s gonna be a wonderful day ♪
Mükemmel bir gün olacağını hissediyorum.
LP : Je suis au Guardian.
Guardian'dayım.
Oh mon Dieu.
- Merhaba, Cam dayı. - Merhaba.
Andy pourrait aider son oncle, mais Rebecca est certainement otage.
Andy dayısına yardım ediyor olabilir ama Rebecca rehine.
Mon oncle.
Benton Farland. Dayım.
Oncle Rudi?
Rudi Dayı?