Translate.vc / French → Turkish / Deck
Deck translate Turkish
84 parallel translation
Le Pont empilé?
Stacked Deck?
Je veux te présenter mon bras droit :
Pekala, seni ortaklarımdan biriyle, Deck Schifflet'la görüştüreceğim.
Je te présente Deck Shifflet.
Bu, Deck Schifflet.
Ramasse, tu veux?
İlgilenirsin, ha? Tabii, Deck.
- Ça va, Deck?
Nasılsın, Deck?
- Deck Shifflet. Parajuriste.
Deck Schifflet, Yardımcı Avukat.
Écoute, si tu veux étudier, va à l'hosto, et fais ça avec Deck.
Hey, Rudy, bak, madem ders çalışmak istiyorsun, neden hastaneye gidip Deck'le çalışmıyorsun?
Non, pas avec Deck.
Deck'le çalış... Deck'le çalışmayacağım.
Deck et moi avons potassé la question.
Biz hazırız. Deck ve ben bunun üzerinde çalışıyoruz.
J'arrive à peine.
Deck, burada daha yeni başladım.
Deck veut nous passer une pub sur Fréquence-Rap.
Deck şimdi de yerel bir Rap radyosuna reklam vermek istiyor.
Deck reste super optimiste.
Deck bazı şeylerin gidişatından korktuğunu söylüyor.
Mon associé, Deck Shifflet.
Ortağım, Deck Schifflet. Nasılsınız?
Avez-vous eu un entretien récent avec M. Rudy Baylor, ou avec son adjoint M. Shifflet?
İçinizden herhangi birinin son günlerde Bay Rudy Baylor veya hemen arkasındaki Bay Deck Schifflet ile bir görüşmesi oldu mu?
Deck Shifflet.
Deck Schifflet.
Patron, c'est Deck.
Hey, patron, ben Deck.
- Ça va?
Oh, hey, Deck, nasıl gidiyor?
- Dois-je l'escorter au pont V? - Non.
- Ben V-Deck refakat edecekmiyim?
Quelque chose sur le pont V.
V - Deck'in üstünde bir şey.
Je comprends. Tu le sais, Deck.
Bu konuda arkandayım biliyorsun, Deck.
Tu me surprendras toujours, Deck.
Beni sürekli şaşırtıyorsun, Deck.
Mais ils vont pas payer grand-chose pour une marchandise endommagée.
Ama Deck onlar hasar görmüş mallara para vermek istemez.
Sacré Deck.
Hala aynı Deck.
Tu sais, Deck, on se connaît depuis trop longtemps pour chipoter.
Yüzdelikler hakkında boş konuşuyoruz.
- Regarde Monsieur Pectoraux.
Bay Pec-Deck'e bak.
Infirmerie.
Med Deck
Tyr, au hangar, pont cinq, vite!
Tyr! Hangar Deck 5! Şimdi!
- Où êtes-vous, Deck?
- Neredesin, Deck?
Je suis pas armé, Deck.
Bak silahsızım, Deck.
- Je veux t'aider.
- Sana yardım etmek istiyorum, Deck.
- Deck, ici McGinnis.
- Deck. Benim McGinnis.
Très bien, Deck.
Pekala, Pekala, Pekala.
Deck, il me faut des points de suture.
Lanet olsun, Deck, Biraz dikişe ihtiyacım olacak.
Allez, Deck.
Haydi, Deck.
- Vous l'avez perdu.
- Onu kaybettin Deck.
- Bonjour, Deck.
- Selam Deck.
- Je voudrais te proposer un marché, Deck.
- Pazarlık için aradım Deck yalvarmak için değil.
Salut, Deck.
Merhaba Deck.
Or, vous savez comme moi que vos gamins font de sacrés dégâts quand ils implosent.
Bir şey hatırlatmam gerek, Deck. Çocukların şiddet gösterdikleri zaman dikkatli davranmıyorlar.
Ce n'est pas une anomalie, Deck.
Bu bir anormallik değil, Deck.
Give me Micky... Micky, what s on the red deck?
Kırmızı piyasası nasıl?
On va s'en tenir à notre programme habituel et on finira par "Full Deck of Twos."
Her zamanki yaptığımızı yapıyor, ve "Full Deck of Twos" la kapatıyoruz. Yine mi?
"Full Deck of Twos"... elle craint.
"Full Deck of Twos"... berbat bi şarkı.
Je dirige le magasin Deck the Halls à Reseda, nous apportons la joie de vivre toute l'année avec le plus grand choix de décorations de Noël au sud du pôle Nord.
Reseda'da bir müzikhol işletiyorum Kuzey kutbunun güneyinde kalan heryerde, geniş seçenek avantajımızla noel süslemeleri yaparak eğlenceyi tüm yıla yayıyoruz.
Deck the Halls nous permet de gagner notre vie pour qu'on puisse librement partager notre musique.
Deck The Halls sayesinde karnımıza doyuyor ve biz de şarkılar söyleyerek onlara şükranlarımızı sunuyoruz.
"Deck the Halls". On va tout redécorer ici.
Müzikholümüzü ücretsiz olarak hizmetinize açacağız.
Comme Ant et Dec?
- Ant ve Deck gibi.
- Le Lido Deck attend.
- Gemideki havuz bizi bekliyor.
- Un genre de mini tape deck.
- Küçük bir teyp gibi.
I may be rushing things but deck the halls again now
* Acele ediyor olabilirim ama süsle koridorları yine *
J'ai besoin de toi.
Sana ihtiyacim var Deck.