English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Demandé

Demandé translate Turkish

103,281 parallel translation
Je lui ai demandé quel était le souci et elle m'a répondu :
"Sorun ne?" diye sordum.
T'es-tu déjà demandé combien il y a de mondes là-haut, Homie?
Orada ne kadar dünya olduğunu hiç merak ettin mi Homie?
Smithers, j'ai demandé de la glace, pas de la neige fondue.
Smithers buz istemiştim, sulu kar değil.
Eh bien, maman m'avait demandé de ramener à diner ce soir.
Annem, akşam yemeği için bir şeyler getirmemi söylemişti.
Je ne vous ai pas demandé ce que vous vouliez.
Senin ne yapacağını sormadım.
La division m'a demandé de remplacer M. Bright.
Bölüm, şimdilik Bay Bright'ın yerine bakmamı istedi.
Quand vous m'avez demandé de les enlever, je ne les avais jamais vues avant.
Benden onları götürmemi istediğiniz zaman kadar onları görmemiştim.
Il a demandé s'il pouvait prendre la voiture. J'ai dit oui.
Arabayı ödünç almak istedi.Ben de verdim.
L'infirmière Byron et venue et m'a demandé d'intervenir auprès de M Bakewell.
Hemşire Byron geldi ve Bay Bakewell'a bakmamı istedi.
Peu avant 3 : 00, M. Bakewell a demandé quelque chose pour la douleur.
Saat üçe geliyordu, Bay Bakewell ağrısını dindirecek bir şey istedi.
J'ai demandé son dossier à Long Hamtpon et à Finisham.
Long Hampton ve Finisham'dan onun kayıtlarını istedim.
- J'ai ce que tu as demandé.
İstediğini getirdim.
Tu n'as pas fait ce qu'on avait demandé.
Söylemiş olduğumuz şeyi yapmadın.
Je me souviens pas te l'avoir demandé.
Senden bunu istediğimi hatırlamıyorum.
Je t'avais demandé de respecter une règle simple.
Senden birkaç basit kurala uymanı istedim sadece.
Personne ne vous l'a demandé.
Kimse senden bunu yapmanı istemedi.
Vous devez me donner ce que j'ai demandé
Ne istersem bana onu vermelisin.
Sandy m'a demandé la même chose.
Sandy de aynisindan istedi.
Sandy, mon père a demandé à ce que je te dise bonjour.
Sandy, babam sana selam soylememi istedi.
Trois ans, au moins 20 épisodes, au prix que tu nous as demandé.
uc yil, istedigin paraya en az 20 program.
Oh, je me demande si Bart a une moustache.
Bart'ın bıyığı çıkmış mıdır acaba?
Je vous demande votre attention
Saçmalık! Saçmalık!
Demande à Pépito.
Pepito'ya * sor.
Ça demande un peu de pratique pour s'y habituer.
Botları kullanmaya alışmak için biraz pratik yapmalısın.
Mais par votre demande, nous avons amené la seule survivante du combat à la surface.
Ancak isteğiniz doğrultusunda yüzey çatışmasında sağ kalan tek kişiyi buraya getirdik.
Voici une demande très spéciale pour une certaine personne du service Fosdick.
"Fosdick Koğuşundan birisi.. .. için özel bir istek geliyor."
Mais au cas où, je vous le demande d'homme à homme.
Eğer olursa, erkek erkeğe bir isteğim var.
Je me demande comment était Portland à cette époque.
O zamanlar Portland nasıldı merak ediyorum.
Demande à papa de m'appeler.
Dinle, babamın beni aramasını sağlamalısın.
Je me demande ce qu'il voulait tellement cacher.
Gizlemek için ne kadar çok endişeli olduğunu merak ediyordu.
Cependant, je me demande comment la jeune fille de Sean Renard peut connaître des symboles aussi anciens.
Bununla birlikte, kendime soruyorum nasıl bu genç kız Sean Renard, bu antik sembolleri bilir
Je me demande si ça pourrait être un Curupira.
Bir Curupira olabilir mi acaba?
Ça demande un charme ou un sort pour l'ouvrir.
Açmak için bir cazibe ya da büyü gerektirir.
Je me demande s'ils savent ce qu'est un Grimm.
Bir Grimm'in ne olduğunu bilip bilmediklerini merak ediyorum.
Parfois, je me demande pourquoi je l'ai épousé!
Bazen onunla neden evlendiğimi merak ediyorum!
- Je te le demande sérieusement, oui.
- Evet, gerçekten soruyorum.
Je me demande combien elle avait bu, quand elle a eu la brillante idée de nous envoyer à la brasserie.
Acaba kaç kokteyl içti de bira fabrikasını soymamızın mükemmel bir fikir olduğunu düşündü?
Je t'ai même pas demandé.
Sormadım bile ben de.
Quand je te demande de faire un truc, je veux que tu le fasses.
Senden bir şeyi yapmanı istediğimde sadece onu yapmanı isterim.
Jesse Custer. C'est la pire demande en mariage que j'aie entendue.
Jesse Custer, bu hayatımda duyduğum en kötü evlilik teklifiydi.
Je sais que tu ne m'amènes pas ici pour faire ta demande.
Beni buraya evlenme teklifi için getirmediğini biliyorum.
Tu vas me faire ta demande?
Bana evlenme mi teklif edeceksin?
Je te demande la même chose, et tu m'envoies balader.
Şimdi aynı şeyi senden istiyorum sen ise bana siktir git diyorsun.
Demande donc.
Sor bakalım.
On te demande jamais.
Kimse sana nasil oldugunu sormuyor.
Je demande gentiment.
Rica ediyorum.
Demande-lui la station.
Hangi kanal oldugunu sor.
Je demande quelle station vous écoutez!
Hangi kanali dinledigini sordum!
Je demande juste...
- Acaba...
C'est tout ce que je demande.
Tek istedigim bu.
Je te demande pardon?
Anlamadim?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]