Translate.vc / French → Turkish / Direction
Direction translate Turkish
8,565 parallel translation
On est en compétition pour la direction de la compagnie?
Şirketin başına geçmek için bir tür yarışmada mıyız?
La caméra ne filme pas en direction du tableau d'affichage Vous ne pouvez pas la tourner?
Girişteki kamera ilan panosunu göstermiyor.
Je pense que nous allons dans la mauvaise direction.
Bence yanlış tarafa doğru yöneliyoruz.
Suite aux révélations sur le projet Castor, la direction m'a engagé pour mener une enquête de sécurité.
Castor ifşasının ışığında üst kurul beni DYAD için bir güvenlik kontrol yapmam için gönderdi.
C'est peut-être parce que tu vas dans la mauvaise direction.
Belki de yanlış yöne gittiğin içindir.
Il suffit de pointer-nous dans la bonne direction, et nous trouverons notre chemin de la maison.
Siz bize dogru yolu gösterin, biz oradan evimize döneriz.
On est en direction de Volantis, pas de la Baie des Serfs.
Biz Köleciler Körfezi'ne değil, Volantis'e gidiyoruz.
commandant son armée en direction de Winterfell.
Ordusuyla birlikte Kışyarı'na doğru yürüyor.
Une demi-caisse de Harper arrive dans votre direction, mais il me faut une adresse.
I.W. Harper'ın dosyası sana geliyor, ama bana kesin adresler lazım.
Fêtard vient dans votre direction.
Parti adamı size doğru geliyor.
Pas de direction assistée. En train dparler, mais on nveut pas écouter.
O konuşur durur ancak biz onu duymayız.
Hanzee n'a pu aller que dans une direction.
Hanzee sadece tek koşulda gider.
Vous êtes les New Directions de cette année!
Bu yılın New Direction'ı sizsiniz.
C'est ce que je pensais, mais quand j'ai examiné la direction radiale de l'explosion, ça ne corresponda pas à la signature d'une chute d'arme.
- Bu benim ilk düşüncemdi. Ama patlamanın ışınsal yönünü incelediğim zaman bu bir silah iziyle eşleşmiyor.
Arrête de pleurnicher, sinon je te botte les fesses, direction, la Lune.
Kendin için üzülmeyi bırakmazsan, sana öyle bir tekme atarım ki Ay'a kadar gidersin!
- Regardons en direction du futur.
- Geleceğe bakalım.
J'ai mené ta carrière dans cette direction, ce qui t'a catapulté au top.
Seni zirveye taşıyacak bu yola seni ben yönlendirdim.
Vous roulez depuis sept heures dans la mauvaise direction.
- Yedi saattir araba kullanıyorsun. Hem de bildiğin üzere yanlış yöne.
Et pour le moment, il va toujours dans cette direction.
Ve hala buraya doğru geliyor.
Il y a beaucoup d'éléments au dossier, mais... tous les signes pointent dans la même direction.
Bu iş oldukça karışık ama bütün işaretler tek bir yönü gösteriyor.
Quelle direction?
Hangi yönü?
Elle demande de la présence, de la direction, de la guidance.
- Birinin başında olması idare etmesi, liderliği gerek.
Donc il sort du véhicule et s'enfuit vers la berge, direction la rivière.
Bu yüzden araçtan çıkar, ve nehire doğru tümsekten aşağı kaçar.
C'est un pas dans la bonne direction.
Doğru yöne doğru atılmış bir adım bu.
Vous auriez le contrôle de la direction de l'église et du message, le bureau de votre père, une nouvelle voiture, l'avion de l'entreprise et le rang dans Alpin.
Kilisenin mesajı ve yönelimi konularında kontrol tamamen sende. Babanın ofisi, ayrıca yeni bir araba şirket uçağı ve Alplerdeki kulübe.
La direction tient vraiment à ce que les V.A. soient les meilleurs, et les élèves aussi.
Okul yönetimi VA'nın en iyi olmalarını gerçekten önemsiyor, çocuklar da öyle.
Principal Figgins est mon frère. Principal et moi avons un an d'écart Et on a tous les deux choisis de faire carrière dans... la direction de lycée.
Müdürle aramızda bir yaş var ikimiz de lise yönetimi işinde çalışmak istedik.
Direction Est. Poursuivant la cible.
Doğu tarafı, hedefi kovalıyoruz.
Nous ne savons même pas si nous allons dans la bonne direction
Doğru yöne gidip gitmediğimizi bile bilmiyoruz.
Le Glee Club est l'explosion cosmique qui va propulser le ballon de lumière et de gaz chaud C'est ma gloire en direction de la Terre...
Glee Kulübü benim yıldız olmam için ışıklı ve gazlı sıcak kozmik patlama olacak.
Bien, alors nous allons perdre Will Schuester, et cela sera sous votre direction que McKinley High deviendra la dernière en date d'une longue liste d'écoles publiques qui n'aident plus les arts de la scène, quelqu'ils soient!
Tamam, Will Schuester'ı kaybedeceğiz senin liderliğindeki McKinley Lisesi. devlet okullarındaki sanat gösterilerinde en dipte olacaktır!
Je pense que c'est un pas vers la bonne direction.
Bu doğru tercihin ilk adımı bence.
La direction nous dit d'acquérir les terres, on les acquiert.
Yönetim, bölgeyi ele geçirin der, biz de geçiririz.
La direction nous dit d'acquérir le territoire, on l'acquiert.
Yönetim, bölgeyi ele geçirin der, biz de geçiririz.
À la seconde où Klaus m'a regardé, j'aurais du m'enfuir dans la direction opposée.
Klaus bana baktığı anda ters yöne doğru kaçmalıydım.
Quatre autres dans votre direction.
Yolunuzun üzerinde 4 tane daha var.
Ça explique la direction de cette caméra.
Bu da güvenlik kamerasının yönünü açıklıyor.
Il approche de la borne 82, direction nord.
Şu an 82'nci kilometreye doğru kuzey istikametinde seyir ediyor.
Le suspect quitte l'autoroute et prend la direction nord-ouest.
Şüpheli şahıs otobandan çıkıyor, kuzeybatıya yöneliyor.
Il arrive dans notre direction, à environ 3 km au sud.
Pekala millet, yola girmek üzere. Yaklaşık 2 mil güneyde ve yaklaşıyor.
À la borne 101 direction nord, il y a un virage après un entrepôt.
Kuzeye giderken 101 tabelasından sonra depoya giden bir yol var.
Mais compte tenu de la présence des alliages d'aluminium et de titane, nous pouvons au moins déterminer la direction.
Ama aliminyum ve titanyum alaşımların varlığından dolayı en azından bir yönde tahminimiz var.
Il faut de l'élégance. Direction le club de strip-tease avec la façade à colonnes.
Klibin şatafatlı olması lazım, o yüzden çekime, önünde sütun olan şu striptiz kulübünde başlayacağız.
Je suis peintre en piscine sous la direction de Melvin.
Melvin'in maiyetinde bir havuz boyacısıyım.
Je sais qu'il y a un gars ici qui devrait pouvoir me guérir. mais je ne comprends pas comment conduire 50 kilomètres dans la mauvaise direction est un raccourci.
Burada bana yardım edebilecek olan bir adam olduğunu biliyorum ama 50 km yanlış yönde gitmenin nasıl kestirme olduğunu anlamıyorum.
Et le van ne va pas dans cette direction parce que...?
Peki minibüs neden o yöne gitmiyor?
Équipier en poursuite, aucune idée de sa direction.
Ortağım zanlıyı yayan takip ediyor, nereye gittiğiyse bilinmiyor.
Demande la plaque d'immatriculation à partir de le DMV et contact la direction du LeFrak pour voir si la voiture est apparu sur une des caméras de sécurité pendant que Ruiz était enfermé là, ok?
DMV'den plaka bilgilerini al LeFrak'le irtibata geç ve bak bakalım Ruiz saklanırken arabası herhangi bir kameraya falan yakalanmış mı.
On part en croisière, comme des touristes, direction Ensenada.
Küçük bir gemi seyahatine çıkacaksınız, Ensenada'ya turist olarak gideceksiniz.
Des choses comme l'équilibre, la direction.
Denge ve yön ile alakalı şeyler.
La direction.
Gitmek zorundasın.