Translate.vc / French → Turkish / Discipliné
Discipliné translate Turkish
1,698 parallel translation
Je suis trop rigide et discipliné.
Ben fazla disiplinli ve fazla katıyım.
Les Blancs vont être contents que je dise ça, mais je sais que si j'avais eu un père, j'aurais été plus discipliné et plus sûr de moi.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, çünkü beyazlar bizden bunu duymak istiyor. Kesinlikle biliyorum ki eğer babam olsaydı, biraz disiplinli ve daha özgüvenli olurdum.
Sois discipliné mais tolérant envers toi-même.
Disiplinli olun ama kendinize karşı anlayışlı olun.
Oh, je ne veux pas l'étouffer, Deb. C'est un gosse responsable et discipliné.
Onu bunaltmak istemiyorum, Deb.O sorumlu ve disiplinli bir çocuk.
Notre gosse responsable et discipliné a eu un accident de voiture la nuit dernière.
Bizim sorumlu ve disiplinli oğlumuz dün akşam bir arabaya vurup kaçmış.
Et tu sais pourquoi, Willie? T'as aucune discipline. T'es zéro pour prendre une décision.
Çünkü sende disiplin yok, inisiyatif diye bir şey yok.
Sans respect, la discipline prend l'eau.
Saygı olmazsa disiplin de çöpe gider.
Fermeté, respect et discipline.
Kuvvet, saygı ve disiplin.
La discipline navale ne s'applique pas ici.
Burada askeri disiplin işlemez.
Et la discipline comptera autant que le courage.
Ve disiplin cesaret kadar mühim olacak.
Tu seras dans la tente D. D comme "discipline".
D çadırında olacaksın. D, çalışkanlık anlamına gelir.
C'est comme le camp d'été, sauf pour les marches forcées et la discipline de fer.
hayvanca marşlar ve ruh yıkıcı disiplin dışında yaz kampı gibi.
Je n'ai jamais vu autant de discipline.
Hiç böyle bir disiplin görmedim.
Discipline? Compassion?
Disiplin?
Depuis que ce garçon suçait les seins de sa mère, on lui a tout donné, sauf de la discipline.
Annesinin memelerini emdiğinden beri ona disiplin dışında her şey verilmiş.
Tracy, ton nom a été prononcé ce matin en conseil de discipline.
Tracy, bugün sorunlu çocuklar toplantısında adın geçti.
Aucune discipline. Ils sont heureux.
Disiplin diye bir şey yok.
Car ils n'ont pas idée de la discipline que je peux m'imposer quand je crois en quelque chose.
kendimi nasıl disipline edebildiğimi bilemezsiniz. bir şeylere inanmıştım.
De mon temps, un homme décidait de ce qui était bien pour le pays, et il y avait ordre et discipline!
Eski günlerde, Ülke için en iyinin ne olacağını bir adam karar verirdi Düzen ve disiplin vardı.
T'es intelligent, mais tu manques de ponctualité et de discipline.
Sen zeki birisin, fakat kural ve disiplini takmıyorsun.
"La ponctualité est la clef Du Temple de la Discipline."
Kurallara uymak... "Disiplin Tapınağının" anahtarıdır.
Le Temple de la Discipline... ça doit pas ressembler à un quatre étoiles...
Disiplin Tapınağı rahat ve kusursuz değil.
Tu es un cancre notoire et qui plus est, ton manque de discipline et de respect pour l'établissement
Sen okulda adı çıkmış bir öğrencisin, ve daha önemlisi : Disiplin eksikliğin, okulumuza karşı gösterdiğin saygısızlıklar bağışlanamaz, ve arkadaşlarınada kötü örnek oluyorsun.
Oui, c'est une discipline fascinante.
Evet bu harika bir yöntem.
- La discipline!
Disiplin.
- La discipline!
Müdürün odasına git! Disiplin.
Toujours la discipline!
Sonsuza dek disiplin.
Je suis un grand maître dans cette discipline.
O zaman da harika bir efendi olacağım.
C'était lui qui imposait la discipline et il disait. "On ne va pas s'adresser à Dee Dee pour un sujet important."
Disiplini sağlayan adamdı Dee Dee'yle önemli bir konu üzerine tartışmak istemiyorlardı.
Persistence, discipline, et avant tout, self-contrôle.
Sabır, disiplin ve hepsinin üstünde kendine hakim olmak.
Nous avons besoin de discipline dans cette école, pas d'un cabaret.
Problem nedir?
Pourquoi vous parlez toujours de discipline?
Problem sensin Bay Sharma!
Une fois de plus, il y aura de la discipline, de l'ordre et du silence dans cet hôpital.
Sen kazandın! Tebrikler..
Discipline, jeune homme!
Genç adam, disiplin!
Il faut bien que quelqu'un lui apprenne la discipline.
Ben onu adam etmezsem, kim edecek?
Tu manquais de discipline.
Sadece disiplinsizdin.
J'ai du talent dans cette discipline, ça m'occasionne des ennuis.
Bu işe olan yeteneğim başımı belaya soktu.
Dans l'espoir que l'on vous discipline?
Belki biraz düzen, disiplin görmek için.
La discipline d'une gamine!
Zerre kadar disiplin yok sende.
Votre esprit est très discipliné.
Disiplinli bir zihnin var.
Votre objectif est la discipline mentale.
Amacınız zihninizi disiplin altına almak.
Les gens ne comprennent pas que jouer est une discipline.
Bak Molly, insanların anlamadıkları şu... ... oyunculuk disiplin demektir.
J'ai l'intention de le réduire à néant pour mieux le reconstruire et y instaurer enfin l'ordre et la discipline.
Bunun hepsini hiçliğe dönüştüreceğim. Ve sonra yeniden inşa edeceğim ve sonunda düzen ve disiplin olacak.
Bien sûr, ça exige beaucoup de discipline et de travail, pour être parfaite.
Kusursuza ulaşmak çok disiplinli bir çaba gerektiriyor, tabi.
Je manquais de discipline.
Disipline ihtiyacım vardı.
Je me frotte à Red que quand j'ai besoin de discipline.
Red'e ancak, gerçekten de sıkı bir fırçaya ihtiyacım olduğu zaman bulaşırım.
Ca m'a valu le conseil de discipline.
Beni onu çalmakta suçladı. Öğrenci mahkemesine gittik!
Si tu veux que Jake continue de vivre ici la moitié du temps, tu dois être adulte et imposer la discipline.
Bak, Jake'in yarım gün sende kalma olayı yürüyecekse ona bir yetişkin gibi davranmalısın. Disiplin uygulamalısın.
Arrête! La Divination est une discipline fumeuse.
Ron, bana sorarsan Kehanet kesinlikten çok uzak bir disiplin.
je ferai régner la discipline dans cette maison.
Yarından itibaren, burada disiplin uygulayacağız.
Prévoir n'est pas une discipline universitaire.
Planlamak, bu üniversitede uzmanlık alanı değildir.