Translate.vc / French → Turkish / Divine
Divine translate Turkish
1,925 parallel translation
Bonté divine. Il y a plus grave.
- Henüz en kötüsünü duymadın.
Bonté divine, Mark!
Tanrı aşkına, Mark.
Ce que je veux dire, c'est que... la grâce divine est en quelque sorte rétroactive.
Söylemeye çalıştığım şey, Brenda Tanrı'nın lütfu, kendinin dışındakileri de kapsamaktır.
Bonté... divine.
Vay canına.
On s'est évadés grâce à la divine providence.
Bence hapisten kaçmamızı sağlayan ilahi bir güçtü.
Et si c'était la divine providence qui t'a rendu rusé?
Senin zeki olmanı, ilahi bir etkinin sağlamadığını nereden biliyorsun?
Bonté divine.
Hay Allah.
Ce n'est pas de mon fouet qu'ils ont peur. C'est de ma toute divine puissance. Mais je suis un dieu très généreux.
Kırbaçlanmak değil, onların korku duyduğu benim doğaüstü güçlerim.
Bonté divine, regarde-moi ce bazar.
Aman Tanrım, şu iğrenç şeye bak.
Productions Divine. Ici Carlos.
Divine Ürünleri, Carlos konuşuyor.
Mais au fond, je crois qu'elle oscille entre un sentiment d'omnipotence divine et le sentiment qu'elle n'existe pas, ce qui, bien sûr, est intolérable.
Şimdilik tanrısal bir kontrol isteği ile basitçe var olmadığı-ki tabii ki tahammül edilemez birşey - bir his arasında kararsız kaldığına inanıyorum.
Ma divine, je suis superficielle et je compte le rester.
Andy Warhol'un bir sanat sergisinde... Göz kamaştıran Bayan Edie Sedgwick, gözler önüne serdiği uzun beyaz...
Ma divine, comment vas-tu?
Evimden dışarı çıkamıyorum. Bir iş bulamıyorum.
A, divine.
A. Çok güzel.
Bonté divine, quelqu'un a oublié de se laver.
Tanırım, biri yıkanmayı unutmuş.
- Hum-hum! - D'accord. Et si toute cette histoire était un message de la Puissance Divine?
Tamam, ya bunların hepsi Tanrı'dan gelen bir iletiyse?
Pour une divine cause
Güzel bir sebep uğruna
Tu as peur que la parole divine t'empêche de digérer?
Korkarım Tanrı sözü, senin mideni bozuyor, öyle mi?
Mais d'où vient donc cette odeur divine?
- Hımmm bu kokuda nesi?
Ô la Vérité Divine!
Hayy Hakk!
Nous t'envoyons sous tes pieds notre modeste trésor Ie diamant Qafinour, la lumière éblouissante de la divine montagne...
Tanrı dağunun ışığu, Kafinur'u senün eteğine gönderirüz. Naçiz Hazinemüz...
La lumière divine de la Montagne et celle de la Mer!
Kafi-nur derya ül nur.
Ô Vérité Divine!
Haay hak!
L'intensité que vous voyez chez ces enfants... Il n'y a pas de doutes, il faut qu'ils regardent ça et ils diront : "Oh, bonté divine! Je ne croyais pas ça possible!"
Bu çocuklardaki yoğunlaşmaya baktığınızda kesinlikle bunu seyredip vay canına, bunun mümkün olduğunu sanmıyordum, demeliler.
COLETTE DIVINE Conductrice d'une EV Cool, rapide, sexy.
Sessiz, hızlı ve seksi idiler.
J. Karen Thomas et Colette Divine Conductrices d'une EV
Perde iki.
Et vous, Prince de la milice céleste, armé d'une force divine, repoussez en enfer Satan et les autres esprits mauvais qui errent à travers le monde en vue de perdre les âmes.
Ve cennetin prensi, Tanrı'nın gücüyle seni cehenneme itecek. Şeytan! Ve de dünyada dolaşan tüm şeytani ruhları!
La lumière divine de Radha et de Krishna baigne tous.. .. ce qu'il y a dans l'univers.
Kafaca sağlam Radha ve Krishna'nın hafif Tanrısal yüzmeleri, evrendedir.
En présence divine..
Tanrısal varlıkta, biz kendimizi bulduk..
Ceci est appelé INTERVENTION DIVINE D'en haut.
Buna ilahi müdahale denir. Yukarıdan ama ayakları kilden.
- Bonté divine!
- Tanrım!
Bonté divine!
Tanrı aşkına.
Bonté divine! Comme vous avez grandi.
Ne kadar büyümüşsün.
C'est celle qu'un travesti avait trouvée trop extravagante.
Galiba fazla abartılı olduğu için Divine bunu istememişti.
- Bonté divine.
Olamaz. - Aman Tanrım.
- Oh mon Dieu. - Bonté divine.
- Aman Tanrım.
Je me tiens devant vous aujourd'hui comme preuve de leur force divine.
Bugün karşınızda, onların ilahi kudretinin bir kanıtı olarak duruyorum.
Est-ce qu'un Dieu prêt à nous mener sur le chemin de l'ascension contredirait autant cette bonté divine en détruisant tous ceux qui refusent de croire en lui?
Bizi aydınlanmaya götürmeye hazırlanan bir tanrı kendisine inanmayı reddeden herkesi yok ederek, bu ilahi güçle çelişir mi?
Comme une lumière divine.
Yani İsa'dan gelen bir ışık.
- J'accomplis la volonté divine.
- Tanrı'nın isteği.
Une vision divine!
Ona vahiy gelmiş.
Merci pour cette nuit divine.
Muhteşem gece için teşekkürler.
L'Église du divin...
"Church of the Divine" ya da öyle bir şey.
Bonté divine. Je ne savais pas du tout que vous pratiquiez ces jeux de rôle comme lesbiennes.
Rollere bağlı olduğunuzu bilmiyordum.
Tu préfères quelque chose comme "gestion de la santé divine"?
"İlahi sağlık yönetimi" gibi bir şey mi tercih ederdin?
Tu as ça et la rétribution divine.
Bunu yaptın ve ilahi olarak cezalandırılacaksın.
Alors je vais me prendre une tranche de cette divine pizza Et je vais aller travailler.
O yüzden bu leziz pizzalardan alıp..... işe dönsem iyi olacak.
Je, uh, ne suppose pas que Clark ait la moindre chose à voir avec cette intervention divine.
Bu son andaki müdahalenin Clark ile bir ilgisinin olduğunu sanmıyorum.
Bonté divine!
- Üstüme iyilik, sağlık! O yapmış!
- Bonté divine!
Bayan Potter!
Bonté divine.
Biri daha mı geliyor?