Translate.vc / French → Turkish / Dont
Dont translate Turkish
49,292 parallel translation
Mon manque d'excuses n'a rien à voir avec la Clé. Clé dont, en passant, tu n'auras pas besoin.
Bak, bu konuda münasip bir özür dilememe sebebimin anahtarla bir ilgisi yok ki dürüst olacak olursak, yakında ona ihtiyacın kalmayacak dostum.
C'est la cachette préférée d'un certain Alec Holland, dont le corps est devenu un incroyable Avatar végétal.
Burası Alec Holland'ın favori sığınıklarından biri. Öldükten sonra, doğanın yeni Tanrısı olduğuna inanıldı.
" Je ne peux pas être l'homme dont vous ayez besoin.
" İkinizin de ihtiyacı olan adam olamadım.
Mais vous, c'est tout ce dont vous parlez.
Ama burada herkesin tek konuştuğu şey geçmiş.
Apparemment, il y a un type dont les fédéraux le poursuivaient pendant des années.
Açıkcası, federallerin yıllardır peşinde olduğu bir adam var.
Aussi beau que ce soit tout ça, ce n'est rien comparé à la façon dont nous te voyons.
Tüm bunlar ne kadar güzel olursa olsun, seni nasıl gördüğümüzle kıyaslanamaz bile.
C'est ce dont manquent les cartes.
Çünkü kartlarda eksik olan bu.
Prenez la porte de derrière dont le verrou est cassé.
Arka kapıdan gir mutlaka, şu kilidi kırık olan kapı.
Une chose dont je suis responsable.
Benim sorumluluğumda olan bir şey.
Je crois qu'elle appartient à une fonderie multinationale dont le siège est à Shanghai.
Aslında sanıyorum ki Şangay merkezli, çokuluslu bir döküm şirketine ait.
Oui, mais c'est la mutante dont je te parlais.
Evet ama sana anlattığım mutant buydu.
C'est bien moi, la femme dont ils rêvent tous.
~ Bana Laila de. ~ ~ Laila!
C'est bien moi, la femme dont ils rêvent tous.
~ Birisine doğru gözlerimi kırparsam büyüleneceğinden eminim. ~
C'est le singe dont je vous ai parlé!
Size bahsettiğim maymun bu işte!
Elle a trois enfants à Rio dont il n'a pas entendu parler.
- Rio'da Greg'in bilmediği üç çocuğu var.
Je te promet, je n'ai pas la moindre idée de ce dont il est propos.
Sana yemin ederim ki bu durumun ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok.
Je n'ai fait aucune des choses dont tu m'accuses.
Beni suçladığın şeylerin hiçbirini yapmadım.
Les informations dont on a besoin pour localiser le cristal ont été perdu pendant la bataille. Alors...
Göreviniz, savaşta kaybolan Kristalin yerini haritada bulmak.
Il se trame quelque chose dont personne ne parle.
Burada bir şey oluyor. Kimsenin bahsetmediği bir şey.
"Et vous, braves archers, dont les membres ont été ici forgés, " montrez l'ardeur du terroir, dont je ne doute pas
Ve siz, iyi yürekli, İngiltere'de doğmuş büyümüş çiftçiler mayanızdaki cesareti göstermektesiniz bize!
Il savait qu'après ma mort, tu changerais tout, dont ta psy.
Ben öldükten sonra yeni bir terapistin olacağını biliyordu çünkü her şeyi değiştirmen gerekecekti.
- Dont Blessington.
- Birinin adı Blessington'dı.
Tu n'as aucune idée de ce dont tu parles. Aucune!
Neyle uğraştığının farkında değilsin.
Une installation de haute sécurité et secrète dont l'unique fonction est de maîtriser "les immaîtrisables".
Güvenli, oldukça gizli olan, tek amacı zapt edilemeyenler dediklerimizi zapt etmek olan bir tesis.
Il y a dans ces murs une détenue dont l'intellect est parfois utile au gouvernement.
Bu tesiste, zihinsel becerileri bazen İngiliz devletine faydalı olan bir tutsak var.
Nous contrôlons l'A.D.N. de notre progéniture, dont la germination a lieu en capsule de naissance.
Onları doğum kapsüllerinde yetiştirerek neslimizin DNA'sını kontrol ediyoruz.
- Ça nous donnera le temps dont on a besoin.
- Bu bize lazım olan zamanı kazandırır.
805 millions d'êtres humains affrontent chaque jour la faim, dont 30 millions ici-même, aux États-Unis.
805 milyon insan her gün açlıkla mücadele ediyor, bunların 30 milyonu da burada, ABD'de.
J'ai l'impression que c'est la meilleure façon dont la police m'a traité.
Bu, şu ana dek bir polisin bana en iyi davrandığı zamandı.
Et la manière dont je le trouverai a un rapport avec mon héritage.
Onu bulacağım yol da köklerimle ilgili.
Cette nuit dont tu parlais...
Orada son geçirdiğiniz geceden bahsettiniz.
Dont Batman!
- Ve biri de Batman!
C'est de lui dont tu parles?
Bahsettiğin bu muydu?
Avec votre soutien, je vous assure qu'il recevra longtemps l'aide dont il a besoin.
Sizin desteğinizle ihtiyacı olan uzun soluklu yardımı almasını sağlayabilirim.
C'est juste une acquisition dont on a besoin.
Elde etmemiz gereken bir yer.
Vous ne savez pas ce dont ils sont capables.
- Neler yapabileceklerini bilmiyorsun.
Voilà celui dont ils ne voulaient pas à K'un-Lun, n'est-ce pas?
K'un-Lun'da istemedikleri kişi bu, değil mi?
Parce que vous semblez très différent des moines dont je me souviens.
Çünkü sen hatırladıklarımdan çok farklısın.
Quelque chose dont votre père, Wendell, aurait bien eu besoin.
Bence baban Wendell'ın çok ihtiyacı olan bir şeydi.
La façon dont il se bat... Pas seulement physiquement, mais avec le cœur.
Dövüşme şekli sadece bedeniyle değil, yüreğiyle de...
Vous allez tomber dans un piège dont vous ne pourrez échapper.
Kaçamayacağın bir tuzağa düşmek üzeresin.
Ce dont il était capable.
Neler yapabileceğini.
C'est de ça dont il s'agit, non?
Tüm bunların tek amacı bu, değil mi?
Si tu n'y prends pas garde, si tu ne trouves pas le moyen de vivre avec, détruire deviendra tout ce dont tu seras capable.
Dikkatli olmazsan bununla başa çıkmanın bir yolunu bulmazsan hayatta en iyi yaptığın şey yok etmek olacak.
Tout ce dont tu as besoin.
Ne lazımsa.
Si tu me tues, alors tu ne seras jamais que l'Iron Fist de K'un-Lun dans une longue lignée d'armes vivantes dont le seul but est de servir à d'autres.
Beni öldürürsen K'un-Lun'ın Iron Fist'i olarak kalırsın. Nesillerdir var oluşunun yegâne sebebi, canlı bir silah olarak başkaları tarafından kullanılmak olur.
La technologie dont on dispose déjà permettra d'inscrire les abonnés.
Şu andaki teknolojimizle onları kayıt edebiliyorsak
Dont la moitié immédiatement.
Bir gecede yarısını eleyebiliriz.
J'aimerais donc inviter Eamon et Tom à participer avec moi à l'expérience dont ils ont eu l'initiative.
bu yüzden ben de Eamon ve Tom'un bana öncülük etitikleri bu deneyde katılmalarını istiyorum.
Je te l'ai dit... j'ai besoin de ce gars! La façon dont tu me regardes en ce moment.
Sana şuan karşımdaki adama ihtiyacım olduğunu söylemiştim.
La soeur dont je ne me souviens pas.
Hatırlayamadığım bir kız kardeş.