Translate.vc / French → Turkish / Duh
Duh translate Turkish
114 parallel translation
Je bouge à peine la main et on tourne par là.
Duh! Elimin en hafif küçük hareketi ve bu yolu gideriz.
Duh Duh Man, Keisha : la sécurité. Ejectez les rivaux et filtrez les acheteurs.
Duh Duh, Keisha, Güvenlik sorumlusu rakiplerin girişini engelleyip, müşterileri zaptedecek.
Duh Duh Man? Qu'est-ce qui s'est passé?
Duh Duh, Ne oldu söyle?
- Où est le bègue?
- Duh Duh nerede?
Duh Duh Man...
Duh Duh.
Non, sans blague?
"Duh" sana bir şey anlatıyor mu?
Je suis le capitaine.
Duh, Ben kaptanım.
Il y a une petite gorge, de l'autre côté de Ben Duh.
Ben Duh'sün arka tarafında küçük bir tepe var.
Là!
Duh!
- Duh! Je sais!
- Öööf, biliyorum.
Duh! Personne ne peut comprendre.
Kimse anlamaz.
Duh. Et vous, vous faîtes quoi ici?
- Siz ne yapıyorsunuz?
Pour lui apprendre à fumer. Duh.
Sigara içmeyi öğreteceğiz.
A - "man" - da?
A man, duh! *
Ici l'infirmière Grololo du cabinet du Dr. La-bop-duh-duhp-boop-boop.
Ben Dr. La-bop-duh-duhp-boop-boop'un ofisinden hemşire Bigrack.
- Je suis au courant de rien.
Duh, bilmiyorum.
Désolé, mais depuis que l'Engin est sorti, il y a eu des compressions de personnel.
Duh, üzgünüm ama şu "Şey" çıktıktan sonra havayolu şirketleri personel sayılarını azalttılar.
Attendez, 4 personnes, plus le temps, divisé par... 2 h en vols domestiques,
Duh, bir bakalım... Dört kişi artı zaman, bölü... İç hatlar iki saat, dış hatlar üç saat.
Vous pensez que je suis.. "Duh!"
Sen benim aptal...
Je ne sais pas si je dois dire "Non!" ou "Ah!" ou être sarcastique : "C'est vrai?" Mon Dieu, Fiona.
"duh" yada "doy" dediğin zaman ne dediğini anlayamıyorum veya daha iğneleyici, "gerçekten mi?" Tanrım Fiona.
- Tu lui as fait un DUH?
DUH testi yaptın mı?
- C'est quoi?
- DUH da ne?
Duh.
Bununla.
Jumelles...
Duh.
Duh!
Duh!
- Vraiment? - Duh!
Gerçekten mi?
Et le gagnant est... duh! ?
Ve kazanan...
J'arrive, gros crétin.
Duh. Senin için geliyorum, göt lalesi.
- On s'en fout parce que "duh!"
- Her neyse, çünkü "duh!"
- Bravo!
- Duh!
J'ai vu le type et... duh, di, duh, duh!
Onunkini görünce "Duğhh... Ben de! ..." oldum.
Débile, hein?
Duh.
Ils feraient, genre... et puis...
Şöyle olacaklardı "Duh" Ve sonra, bom!
Bun tyen-shung duh ee-dway ro.
Bun tyen-shung duh ee-dway ro.
- Vous devriez venir jouer au poker.
Duh! Bizim pokerde iyi para kaldırırsın sen.
Je vais t'éclater la tête, Duh-Wayne.
Ağzına sıçacağım senin, Duh-Wayne!
- Je partirai pas tant que Duh-Wayne a pas dit qu'il se souvient de moi.
- Bir yere adımımı atmam. Duh-Wayne beni hatırladığını söylesin önce.
Oui, duh-oh, en effet.
Evet, cidden "doh-oh"!
Avant de répondre, je vais prendre un duh extra-fort.
Buna cevap vermeden önce ekstra güçlü hadi canım vitamini almalıyım.
Oh, duh, au fond de la Tamise.
Ah, Thames nehrinin dibinde.
Duh.
E yani.
Oui. Duh.
Evet.
12... 66.
Uh... 12... Duh duh duh duh duh duh duh duh... - Uh, 66.
- Ok. Duh doy!
Tabii ki!
Duh.
Biliyorum.
Bien, duh!
Yok canım!
Duh!
Döğhhh!
Je m'appelle Mary.
Duh.
Évidemment!
Duh!
Comment t'éteins ce truc?
Duh-duh-duh Şu lanet şeyi nasıl kapatıyorsun.
♪ Dah, Dee, duh... ♪ Quelque chose à propos de conduire sur une route.
Yolda araba kullanmakla ilgili bir şey.