Translate.vc / French → Turkish / Déb
Déb translate Turkish
1,894 parallel translation
On est déb...
Burada...
Vous faites quoi avec nounou Deb après l'école?
Okuldan sonra bakıcı Deb'le genelde ne yapardınız?
- Ça ne ressemble pas à Deb.
Bu pek de Deb'in yapacağı bir şey değil.
Nounou Deb.
Merhaba, Bakıcı Deb.
Mamie Deb, je peux te parler?
Büyükanne Deb, seninle konuşabilir miyim?
Je suis désolée, Deb.
Çok üzgünüm, Deb.
Deb, banane.
Baba, muz.
Deb, on est en pleine séance d'enregistrement.
Deb, kayıtın tam ortasındayız,
Bon, tout est éteint. Qu'y a-t-il de si important, Deb?
Tamam, her şey kapalı.Şimdi, Deb, neymiş o kadar önemli olan?
C'est Deb Rosenblatt du groupe Penguin.
Ben Penguin Grup'tan Deb Rosenblatt.
- Deb en a un.
- Deb'de de bunlardan var.
Ma femme est maniaque.
Eşim Deb'in A-tipi karakteri var.
Deb, tu sais qu'en tant que flic j'ai accès à plein d'archives.
Deb, polis olduğum için tüm dosyalara giriş iznim var ya.
Joyeux Noël! - Salut Deb.
- İyi Noeller.
- Comment va Jimmy?
- Selam, Deb!
Salut, Deb.
Selam, Debbie.
Tu tiens à moi, Deb?
Bana hâlâ değer veriyorsun, değil mi Debbie?
Je peux rien te cacher.
Deb beni en iyi sen tanırsın.
C'est Deb.
Bir dakika.
Je dois répondre.
Bu Deb. Açmak zorundayım.
Deb est à 5 cm.
Deb'in açıklığı beş santimetre olmuş.
- Oui.
Yine de, Deb'e söyleme, çünkü doğum kontrol hapı kullanıyor olmam gerekiyordu.
Ne le dis pas à Deb, car je suis censé prendre la pilule. - Félicitations!
- Kutlarım!
- Tu reconnais Deb?
- Deb'i anımsıyorsun, değil mi?
Ça te gêne pas si je vérifie ça avec Deb?
Bunu Deb'e de sorarsam sorun olmaz değil mi?
Deb?
Deb?
Deb, où tu vas?
Deb, nereye gidiyorsun? !
Par là.
Deb!
T'en fais pas.
Endişelenme, Deb.
Je déteste quand Deb nous appelle pour dire qu'elle dort chez Skills parce que "dormir" n'est pas vraiment dormir. C'est la dernière chose que je veux entendre avant d'aller dormir.
Deb'in bizi arayıp, Skills de yatıya kalacağını söylemesinden nefret ediyorum,... çünkü aslında buna pek yatmak denemez herhalde,... yatmadan önce duymak isteyeceğim en son şey.
Trop âgée, mais elle ferait une bonne Deb.
Biraz fazla yaşlı, ama harika Deb olur.
C'est comme ça que tu as eu Nounou Deb?
Bakıcı Deb'i böyle mi tavladın?
Je te présente Debbie.
İşte bu Deb.
Ne vous droguez pas, allez à l'école et nounou Deb a les casse-croûtes.
Pekâlâ, uyuşturucuya bulaşmayın, okuladan ayrılmayın ve Bakıcı Deb'den abur cuburlarınızı alın.
Coucou, nounou Deb.
Merhaba, Bakıcı Deb!
- Oui, mais il devient tout mou quand il voit nounou Deb.
Evet, ama zamanının çoğunu Bakıcı Deb'e asılarak geçiriyor.
Vois si tu peux donner à oncle Skills deux nounous Deb.
Sen ona bir tane daha Bakıcı Deb ver, o zaman neler yapar görürsün.
- T'es sympa, mais ne dis pas à la vraie que j'ai dit ça, d'accord?
- Aferin sana. Ama bu söylediklerimden gerçek Bakıcı Deb'e bahsetmek yok, tamam mı?
Je me demandais si je pouvais prendre Jamie un moment.
Dinle, Deb, birkaç saatliğine Jamie'yi alabilir miyim diyecektim.
- Viens avec nous, Deb.
Unut bunu. Sen de bize eşlik edebilirsin, Deb.
Tu viens avec nous, nounou Deb?
Sen de bizle gelmek ister misin, Bakıcı Deb?
Au revoir, Deb.
Elveda, Deb.
Trois-cent mille dollars et tu as perdu Deb?
300.000 dolar. Sense Deb'i kaybettin.
Du calme, nounou Deb.
Sakin ol, Bakıcı Deb.
Bonjour, Deb.
Merhaba, Deb.
C'est d'accord pour moi si c'est d'accord pour mamie Deb.
Babaannen Deb için bir sorun yoksa benim için de bir sorun yok.
Papi, pourquoi toi et nounou Deb n'êtes plus mariés?
Dede, sen ve Bakıcı Deb neden evliliğinize son verdiniz?
Personne ne prévoit de rater son mariage, Deb.
Hiç kimse evliliğin kötü bitmesini planlamaz, Deb.
J'ai purgé ma peine, Deb.
Ben kefaretimi ödedim, Deb.
Mais ce n'était pas Keith, n'est-ce pas, Deb?
Ama Keith değildi. Öyle değil mi Deb?
Non. Je me dis que si Deb est la bonne, alors elle reviendra.
Hayır, kendi kendime eğer aradığım kişi Deb'se bana geri dönecektir diyeceğim.