Translate.vc / French → Turkish / Décéption
Décéption translate Turkish
1,041 parallel translation
Quelle déception!
Çok sinirlendim.
Ça a été, sans aucun doute, la plus grande déception de ma vie.
Sorgu sual olmadan, hayatımın en büyük hayal kırıklığıydı.
Quelle déception.
Nasıl bir sahtelik ama!
J'ai subi une grande déception.
Onu deliler gibi seviyorum.
- Aucune déception?
- Hiç hayal kırıklığın yok mu?
Il doit être une grosse déception pour vous.
Sizin için büyük bir hayal kırıklığı olmalı.
Quelle déception!
Ne büyük düş kırıklığı!
Quelle déception.
Tanrım, çok iç karartıcı.
Cher ami, si vous venez pour l'héritage, vous êtes quitte pour une belle déception.
Sevgili dostum, eğer sen mirası duyduktan sonra gelseydin... Korkarım çok üzülecektin.
Quelle déception!
Ne büyük hüsran!
Il a dit que j'étais une grande déception, une dévergondée et je ne sais quoi d'autre.
Onu büyük bir düş kırıklığına uğrattığımı... adi bir sürtük olduğumu, daha bilmem ne olduğumu söyledi.
Monsieur le Président, citoyens, je me dois de vous faire part de ma surprise et de ma déception.
Bay Başkan, vatandaşlar. Şaşırdığımı ve hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim.
A-t-elle eu une déception amoureuse?
Aşkta bir hayal kırıklığı olmasın sebep?
- Vraiment? - Oui. Sa plus grande déception dans la vie, c'est quand sa sœur Faye s'est mariée et qu'elle est restée vendre des pianos dans le magasin familial au lieu de pouvoir poursuivre ses rêves comme on le lui avait promis.
Hayatındaki en büyük hayal kırıklığı, kardeşi Faye'in ondan önce evlenmesi ve gerçekleştireceğine söz verdiği hayallerinin peşinde koşmak yerine müzik dükkanımızda piyanolarla gösteriş yapmasıydı.
Ce serait une déception de plus.
Hayatımın en büyük hayalkırıklıklarından biriydi.
La prestation des Chiefs est une amère déception pour les 4000 supporters présents ce soir au Palais des Sports. Ils ont payé cher pour assister à ce fiasco.
The Chiefs'performansı Stadı dolduran ve bu fiyaskoya çok para ödemiş olan bu 4 bin Charlestown taraftarını derinden hayal kırıklığına uğrattı.
Quelle déception pour vous d'avoir un tel fils.
Usta Wong, bugün bu pisliğin babası olduğunuz için çok üzüleceksiniz.
Pourtant, une autre déception de taille dans la vie des survivants pourrait mettre fin à notre voyage... ou à ma capacité à maintenir l'ordre.
Bununla birlikte, hayatta kalanların yaşayacağı bir başka büyük hayal kırıklığı yolculuğumuzun sonu olabilir ya da artık düzeni sağlayamayabilirim.
Ce serait une vraie déception si je découvrais qu'elle entend, a du plaisir et pleure comme les autres. Quoi?
diğerleri gibi zevk aldığını, hissettiğini öğrenmem felaket olurdu.
J'ai dû être une grande déception pour elle.
Ben... onun için büyük bir hayalkırıklığı olmuşumdur.
Rebecca est très vulnérable. Elle sort d'une déception amoureuse.
Rebecca parçalanan bir ilişkiden yeni çıkmış kırılgan bir kadın.
Je pense à ta déception, ta gêne,
Başarısızlıklarını düşünüyorum.. Utancını...
Chaque nuit je priais Dieu... de me pardonner d'avoir toujours été une déception pour mon père.
Her gece Tanrı'ya... babamı hep hayal kırıklığına uğrattığım için, beni affetsin diye dua ederdim.
Je t'ai eue après ta déception.
Seninle kötü bir ilişkiden sonra çıkmaya başlamıştık.
Uh... C'est un jeu d'équilibre, mais aussi de déception.
Bu, hımm... sadece denge oyunu değil, hile de var içinde.
Cache ta déception.
Aman düş kırıklığını belli etme.
Ma meilleure élève... et ma plus grande... déception.
En büyük öğrencim. Ve en büyük hayal kırıklığım.
Dr Aziz, vous pourriez peut-être nous expliquer notre déception de ce matin. Ah, oui.
Dr. Aziz, bu sabah yaşadığımız bir hayal kırıklığının nedenini açıklayabilir misiniz acaba?
Toi, tu es ma grande déception.
Ve sen, Dorothy, uzun boylu bir hayal kırıklığısın.
Ce serait la plus grande déception de ma vie si je ne rencontrais pas cette comète.
Eğer kuyruklu yıldızla buluşamazsam bu, hayatımın en büyük hayal kırıklığı olacak.
Nous imaginons votre déception!
Doğal olarak hayal kırıklığına uğradınız.
De la grande déception que tu me colleras sur le dos!
Hayatının geri kalanında onun için beni suçlayacağın o büyük hayal kırıklığından.
Pas de Decepticon dans votre secteur?
Bölgenizde bir Deception gördünüz mü?
je suis une source de déception, non?
- Ben bir hayal kırıklığıyım değil mi?
Ne confondez pas le rêve d'un enfant avec de la déception.
Onu biliyorsun. Şimdi yaşasaydı eğer, galaksi derdi.
J'ai peur que mon mari soit toujours amoureux de cette Christina et qu'il ne m'ait épousée que par déception.
Ertesi gün küçük deri kutu yoktu. Kocamın hala bu Christina'ya aşık olabileceğinden korkuyorum.
Je le déplore pour votre petit jeune homme aux USA, mais... les économies mensuelles qu'il fera sur les bonbons, cigarettes... rouge à lèvres, shampooings... devraient tempérer sa déception. Eh!
Amerika'daki genç beyiniz için üzgünüm ama ona aylık şeker ve sigara giderinden, ruj ve şampuan da cabası, ne kadar tasarruf ettiğini gösterirseniz, üzüntüsü hafifleyecektir.
- "Ma déception..."
- "Hissettiğim hayal kırıklığı..."
Je connais seulement.... Le plus grand espoir, La plus grande Déception.
tek bildiğim... büyük ümitler, büyük hayal kırıklıkları doğurur.
On ne meurt pas d'une attaque... mais de dégoût, de déception.
Kimse kalp krizinden ölmez. İnsanlar iğrenmekten, hayal kırıklığından ölür.
J'ai senti une pointe de déception quand je vous ai repoussé.
Seni geri çevirdiğimde biraz üzgün görünüyordun.
Quelle déception! Wally a eu le coeur brisé.
Büyük hayal kırıklığına uğradık.
La déception.
Buruk.
Quelle déception.
Ne hayal kırıklığı!
Sinon, nous allons droit à la déception.
Şüphe etmemizi gerektiren bir aldatmaca var
- Déception.
Hüsran.
Cache ta déception.
Sesin hayal kırıklığına uğramış gibi çıkıyor.
Excuse-moi d'être surprise mais, quelle déception!
Sürprizim için özür dilerim ama ne büyük bir hayal kırıklığı!
Quelle déception je dois être pour vous tous!
Sizin için ne büyük bir hayal kırıklığı olmalıyım.
J'appréhenderais sans cesse le moment où je l'ôterais, et la déception sur son visage.
Şapkayı çıkardığım ilk anda, yüzündeki o hayal kırıklığı ile ilgili her zaman endişelenirdim.
Imagine sa déception en arrivant chez lui.
Eve varınca nasıl bir hayal kırıklığı yaşayacağını düşünsene.