Translate.vc / French → Turkish / Déjá
Déjá translate Turkish
2,091 parallel translation
Tu crois que c'est prudent de montrer déja ton visage?
Bu kadar erkenden yüzünü göstermen akıllıca mı sence?
Vous me semblez familier, est ce que je vous ai déja arreté?
Tanıdık görünüyorsun. Seni hiç tutukladım mı?
Vous avez déja essayer l'épilation à la cire?
Hiç ağdayı denedin mi?
Les occupants avaient déja quitté les lieux quand la patrouille s'y est rendue
Ekipler oraya ulaşmadan önce oda boşaltılmış.
Je l'ai déja fait, c'est pas le cas.
Kontrol ettim. Çalıntı değilmiş.
Ricky et Lola sont déja sur le coup.
Ricky ve Lola bununla ilgileniyorlar.
Il nous regardent déja comme la famille qui a besoin d'aide envoyée par l'eglise.
Zaten bize kilisenin buraya gönderdiği proje aile gibi bakıyorlar.
J'ai deja mangé.
Zaten yaptım..
J'ai déja fait une ou deux de ces choses où c'est un petit peu réel aussi pour les gardes.
Birkaç kez katıldığımda isler muhafızlar icin epey sertleşmişti.
Vous vous êtes déja donné des petits surnoms.
Şimdiden birbirinize evcil hayvan lakapları verdiniz demek.
Je savais déja.
Ben zaten duymuştum.
Je le ferais bien moi-même mais les gentils jumeaux sont déja de sortie.
Kendim yapardım ama ikizler özgür.
J'ai déja été testée.
Test yaptırdım zaten.
J'ai l'etrange sentiment de l'avoir deja rencontré.
İçimde onunla daha önce tanıştığıma dair bir his var.
Elle est déja sur d'allez dans une université.
Zaten koleje kabul edildi.
Elle l'a déja fait... avec Lex.
Ediyor bile... Lex ile.
J'ai déja vu ça... au Talon.
Bunu daha önce görmüştüm... Talon'da.
A t-elle déja rencontré quelqu'un?
Daha biriyle tanışmadı mı?
Il a déja atteint Métropolis.
Metropolis'e çoktan ulaşmış.
L'avez-vous déja entendu avant?
Bunu daha önce hiç duydun mu?
Avez-vous déja pensé à lui parler, de père à fils?
Baba oğul gibi oturup konuşmayı hiç düşündün mü?
Vous voulez parler de "déjà-vu".
Deja vu, bu olsa gerek.
Ils seraient tous là "J'me suis fait Honorée, tu t'es déja fait Honorée?"
Hepsi de "İffet'in iffetini bozdum." diyecek.
Il m'avait dit qu'Edie et lui avaient deja rompu.
Bana ayrıldıklarını söyledi.
Non, c'est juste que je n'ai pas entendu le téléphone sonner, ça m'a surpris ; j'étais déja en ligne.
Ritchie. Yok. Telefonun çaldığını duymadım da.
Pas toi, bien sur. Il t'as déja rencontré, il est sorti de toi.
Kastım sen değilsin tabii.
Elle a déja... 28 ans et elle est bien conservée.
28 yaşında ve dipdiri halde.
Dieu, c'était déja assez dur qu'elle soit la nouvelle Christine. Maintenant, elle est la Christine marrante?
- Tanrım. "Yeni Christine" olması yetmezmiş gibi bir de "Eğlenceli Christine" oldu başımıza.
Est-ce que votre mari vous a déja parlé de sa dernière affaire?
Kocanız son işi hakkında bir şey söyledi mi?
Tu l'as déja vu auparavant?
Bu adamı daha önce gördün mü?
Eva, ça fait déja 5 minutes que tu ne dis rien.
Eva, beş dakikadır tek bir kelime etmedin.
Je t'a déja dit de pas t'en meler
Size kavgadan uzak durun demiştim.
Tu en as déja eu assez!
Senin derdin sana yeter!
Il'a déja fait.
O çoktan etti.
Tu sais, je lui ai déja pris un cadeau mais il faut que j'aille le chercher.
Ona bir hediye almıştım. Ama yakın olmadığımızdan eve gidip randevuma hazırlanacağım.
Trop tard... j'y suis déja...
Çok geç. Zaten oradayım.
C'est pas possible que je te colle au cul vu que t'y as déja pris résidence.
İstersen o konuda yardımcı olabilirim. Hayır bak, çok iyi adamsın.
OK. Vous y êtes deja allé?
Oraya hiç gittiniz mi?
- Ça sent le déjà vu.
- Ne bu, yine deja-vu mu?
On a déja parlé au Times.
Biz Times ile zaten konuştuk.
Le champ magnétique tout autour a déja commencé à faiblir.
Etrafındaki manyetik alan çoktan zayıflamış.
On a déja parlé à l'école.
Okuluyla zaten konuştuk.
Je t'ai déja dit pourquoi, Tom!
- Nedenini söyledim ya Tom!
Tu l'as déja résolue.
- Sen zaten çözdün.
Jamais eu un sentiment de déjà vu?
Hiç deja vu yaşadın mı?
- Tu as déja fait de la construction?
- Hayır. - Aletlerle aran iyi mi?
Vous me semblez familière. Nous sommes-nous déja rencontrées?
Bana tanıdık geldiniz
Je parie que c'était déja comme ça pendant votre enfance.
Bahse girerim bu çocukluğundan beri böyleydi.
Ce n'est pas comme si j'avais déja fait ça avant.
Bunu daha önce gerçekten hiç yapmadım.
Est-ce que quelqu'un vous a déja dit à quel point vous étiez attirante, Nathalie?
Çok çekici olduğunu söyleyen oldu mu Natalie?
"La mort douloureuse de l'homme d'affaire Terry Miles " laisse planer bien des hypothèses selon lesquelles une guerre biologique aurait déja commencé en Grande Bretagne. "
"İş adamı Terry Miles'ın acı dolu ölümü, istihbarat servislerinin İngiltere'de biyolojik savaş hali başlattıklarına dair spekülasyona yol açtı."