English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Délà

Délà translate Turkish

5,460 parallel translation
Les douze jurés devront dire s'ils trouvent Malcolm Miller innocent ou coupable au-delà de doutes raisonnables.
Ya 12'niz Sanığı dikkatlice inceleyerek, Malcolm Miller'ı makul bir şüphenin ötesinde, masum ya da suçlu bulacak.
"Au-delà du doute raisonnable." Ce n'est pas l'unité de mesure ici?
"Mantıklı şüphenin ötesinde." Buradaki yargılama bu değil mi?
Je vois au-delà de vos dires.
Kelimelerinin ötesindekileri anlıyorum.
Il y a quelques éléments qui sont au-delà des autorisations de Mlle Walker.
Bayan Walker'ın yetki düzeyinin üstünde görüşmemiz gereken bir iki şey var.
Il y a d'autres mondes au-delà du nôtre.
Bizimkinin ötesinde dünyalar var.
Mais cette fois-ci... C'est allé au-delà de mon contrôle.
ama bu seferki... kontrolüm altındaydı.
Les Vrais Croyants seront réunis dans l'au-delà.
Gerçek inananlar ileride tekrar bir araya gelecekler.
Laissez la trouver la paix dans l'au-delà.
Diğer dünyada huzur bulmasına izin ver.
Si ça dure au delà, on arrivera pas à redresser l'avion
- Daha uzun sürerse tekrar yükselemez ve yere çakılırız.
Regarde au-delà de la place.
Meydanın karşısına bak.
Plusieurs ont contemplé l'abîme qui s'étend au-delà.
Pek çok kişi o uçurumun kenarına, geldi ve baktı.
Presque toutes les cultures de l'univers ont un concept de l'au-delà.
Evrendeki her medeniyetin bir ahiret anlayışı vardır.
Vous avez des iPads dans l'au-delà?
Burada... Öbür tarafta iPad mi var?
Depuis l'au-delà?
Ahiretten mi?
Quand j'ai dit "au-delà", j'étais un peu poétique.
"Ahiret" derken olayı biraz romantizme vurdum.
Depuis combien de temps l'Humanité a un concept d'un au-delà?
İnsan ırkının ne zamandır bir ahiret inancı var?
Il s'avère que l'au-delà est réel.
Görünüşe göre ahiret gerçekmiş.
La tente de l'enfer montre aux athéistes ce qui arrive dans l'au-delà si tu n'acceptes pas Jésus.
Cehennem çadırı inanmayanlara İsa'ya inanmazlarsa öldükten sonra onlara ne olacağını gösteriyor.
Être au-delà des règles du lycée.
Lise kurallarını aş artık.
j'ai étreint mes expériences au-delà des cages dorés.
Deneyimlerimi yaldızlı kafeslerin ötesinde kucakladım.
Nous ne savions pas grand chose à propos de Maya au-delà de sa relation avec Emily.
Maya hakkında gerçekten hiç bir şey bilmiyorduk. Emily ile olan ilişkisi dışında.
Il y a une fin du jeu, il existe un "A", il y a un futur pour ces filles au-delà de Rosewood, il y a une vie après le lycée.
Son bir oyun var, bir "A" var. Bu kızlar için Rosewood'un ötesinde bir hayat var liseden sonra bir hayat var.
C'est au-delà de tout ce que j'ai jamais vu.
Bu şu ana kadar uğraştığım her şeyden daha öte.
On doit passer au-delà des Berserkers pour avoir Kate.
Kate'e ulaşmak için Berserkerlar'ı geçmeliyiz.
Puis on doit passer au-delà de Kate pour retrouver Scott et Kira.
Sonra Scott ve Kira'ya ulaşmak için de Kate'i geçmeliyiz.
L'au-delà.
Sonraki yaşam.
Prenez les hommes au-delà du périmètre. Installez le camp.
Adamları çevrenin dışına çıkar.
Et je sais que tu panses tes plaies après quelque chose ce que as fait au delà de la frontière.
Ben de sınırın ötesinde yaptığın bir şeyden dolayı peşinde birileri olduğunu biliyorum.
Je pensais que tu étais au-delà de ce genre de choses.
Bunlardan elini eteğini çektiğini sanıyordum.
Je pensais que tu étais au delà des tentatives de suicide.
Ben de senin kendini öldürmeye çalışmaktan elini eteğini çektiğini sanıyordum.
Je suis très désireux de parler avec vous de vos excursions dans le monde de l'au-delà.
Öbür Dünya'ya yaptığın seyahatler hakkında konuşmak için can atıyorum.
Si quelqu'un pouvait entrer en contact avec Maman dans l'au-delà
Öbür tarafla birisi iletişim kuracaksa, o kişi bendim.
Un signe de l'au-delà.
Öbür taraftan bir işaret.
Je communique authentiquement avec l'au-delà, Et je vous le dit en face, vous n'êtes rien d'autre qu'un escroc.
Ben öte tarafla güvenli bir şekilde iletişime geçiyorum ve suratınıza karşı sizin bir hiç ve üç kağıtçı olduğunuzu söylüyorum.
J'aurais voulu avoir tort, pour atteindre l'autre côté, pour échapper à quelque chose au-delà de la mort.
Öbür tarafa ulaşmak, ölümden öte başka bir şeylere kaçmanın dalavere olduğunu kanıtlamak istedim.
Mais nos garçons au-delà de l'océan, ils se battent et meurent en défendant nos droits constitutionnels.
Ama erkeklerimiz, okyanus ötesinde anayasal haklarımızı korumak için savaşıp ölüyorlar.
Rich vivait au-delà de son revenu en tant que barman, mais il n'aurait pas été capable de sauver quoi que ce soit.
Rich barmen olarak kendini idare edebiliyormuş,... ama hiçbir şey biriktiremezmiş.
66 % des personnes souffrant de troubles mentaux ne demande jamais d'aide, alors le fait que votre frère soit venu de lui-même signifie que, au fond de lui, il veut vraiment aller au-delà de ça.
Akıl sağlığı bozuk olan insanların % 66'sı yardım istemez,... kardeşinin buraya gelmesi, çok derinlerde bu olayın gerçekten geçip gitmesini istiyor.
Crois-moi, c'est au delà de son pouvoir.
Abby, emin ol, bu iş Şapka Kralı'nın da boyunu aşar.
- C'est au-delà de ma compétence.
- Bu bilgi beni aşıyor.
Il n'y a pas de lettres au-delà de G?
Fark etmedin mi, harflerin hiçbiri G'yi geçmiyor.
Des cas sont signalés au-delà du Moyen-Orient.
Ortadoğu dışında yerlerde de görülmeye başladığına dair bilgiler var.
Je veux dire, au-delà de vous remercier tous de votre présence,
Katıldığınız için hepinize teşekkür etmek isterim.
Aucun endroit n'est sûr, au-delà de ces murs.
Surların dışında güvenli bir yer yok.
Crois-moi, Nous n'avons parlé... De rien au-delà de leur propre compréhension.
İnan bana, kendi anlayışlarının ötesinde bir şey konuşmadık, tamam mı?
Au-delà de leur propre compréhension.
Anlayışlarının ötesinde mi?
Nous l'avons glissé au-delà de la douane...
Gümrükten geçtik...
Nous devons aller au-delà.
Geçirmemiz lazım.
Donc ce n'était pas un accident, mais sans intention de donner la mort, je ne peux aller au-delà d'un homicide involontaire.
Yani kaza değildi ama niyet olmadığı sürece kasıtsız cinayetten öteye gidemem.
Par delà même la fascisation de la scène politique, la logique économique elle-même appliquée dans des domaines comme celui de la santé réveille les fantômes du passé.
Siyaset sahnesi faşizme döndüğünde sağlık hizmeti gibi sektörlerdeki ekonomik akıl geçmişin hayaletlerini uyandırıyor.
Nos batailles s'étendent au-delà des frontières des règles du NYPD.
Tartışmamız NYPD kurallarının sınırlarını aşıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]