Translate.vc / French → Turkish / Détésté
Détésté translate Turkish
22,197 parallel translation
Si ce n'était pas déjà clair grâce aux corps qu'il a laissé derrière lui. Il déteste les gens.
Arkasında bıraktığı cesetlerden çoktan belli olmuyorsa söyleyeyim babam insanlardan nefret ederdi.
Mais je le déteste quand même.
Ama hâlâ ondan nefret ediyorum.
Je te déteste!
Sizden nefret ediyorum.
Je déteste dire ça mais l'univers nous envoie peut être un message.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama belki de evren bize bir mesaj gönderiyor.
- Je déteste l'espace et le temps.
- Yer ve zamandan nefret ediyorum ama.
Elle attire tous les bigots, hippies et aliens, c'est dans cet ordre que je les déteste.
Kendisi dar görüşlüler, hippiler ve uzaylılar için tam bir günah keçisidir. Ve evet, onlardan nefret etme şeklim bu.
Et puis tout le monde te déteste.
Üstelik, herkes senden nefret ediyor.
Quand tu dis que tout le monde me déteste, tu exagères, pas vrai?
Herkesin benden nefret ettiğini söylediğinde biraz mübalağa ediyordun, değil mi?
Parfois, je te déteste quand tu parles.
Aynen, bazen konuştuğunda senden nefret ediyorum.
Je déteste éprouver des trucs.
Hisleri hiç sevmiyorum.
Je déteste devoir interrompre vos retrouvailles, M. Hickman, mais nous devons parler.
Küçük buluşmanızı bölmeyi hiç istemem Bay Hickman, ama konuşmalıyız.
À pile ou face qui elle déteste le plus... nous ou son mari.
- Bizden mi yoksa kocasından mı daha çok nefret ediyor, hiç belli değil.
Mais je déteste le thé aux perles.
İnci çayının iğrenç olduğunu düşünüyorum ama.
C'est une super avocate, elle a été à Yale, est bénévole à un refuge pour animaux, et je ne la déteste pas complètement.
Harika bir avukattır, Yale mezunu, hayvan barınağında gönüllü ve ondan nefret ettiğimi söyleyemem. - Harika!
Maman, qu'est-ce que tu fais quand quelqu'un te déteste?
Anne, biri senden nefret ediyorsa ne yaparsın?
Je déteste les mariages.
Düğünden nefret ediyorum.
Je déteste Twitter.
Twitter'dan nefret ediyorum.
Si vous voulez qu'on déteste ça ensemble, je suis Jack-barre-de-soulignement-Mercer...
Eğer ondan nefret etmek istiyorsan, Ben Jack-altı çizili-Mercer, bu yüzden...
Je déteste mes injections d'insuline.
İnsülin iğnelerinden nefret ediyorum.
Je déteste parler en public.
Toplum içinde konuşmaktan nefret ediyorum.
Ma famille d'accueil me déteste déjà.
Koruyucu ailem zaten benden nefret ediyor.
Alors j'en ai pris. Pendant quelques jours. Mais j'ai détesté ce qu'ils m'ont fait ressentir.
Birkaç gün bende kullandım ama bana hissettirdiklerinden nefret ettim ve almayı kestim.
Je la déteste.
Ondan nefret ediyorum.
[TAPOTEMENTS] Je déteste ces rêves
Bu rüyalardan nefret ediyorum.
Lis pas la carte, parce que ça deviendra sentimental ou tout ça, et je déteste ça.
Kartı okuma çünkü o zaman duygusallaşacaksın veya her neyse ve ondan nefret ederim.
Je déteste quand ça arrive.
Bunun olmasından nefret ederim.
Je déteste ce moment.
Bu kısımdan nefret ediyorum.
Je déteste être celui qui dit ça mais la justice a quitté le navire, il y a longtemps.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama adalet burayı uzun zaman önce terketti.
Je déteste être ici.
Burada olmaktan nefret ediyorum.
Mary me déteste.
Mary benden nefret ediyor.
Mary me déteste à cause de toi.
Benden senin yüzünden nefret ediyor.
Mary voulait le meilleur pour moi, mais maintenant elle me déteste à cause de toi!
Mary benim içi en iyisini istiyordu, ama şimdi senin yüzünden benden nefret ediyor!
Donc ne déteste pas Mary trop'causez nous avons à remerciez sa maladie pour cela.
Bu yüzden Mary'den bu kadar nefret etme, çünkü ona hastalığı için teşekkür bile edebiliriz.
Je ne la déteste pas.
Ondan nefret etmiyorum.
J'aurais dû laisser son mourez afin qu'elle ne veuille jamais m'a détesté.
Benden bir daha asla nefret etmesin diye ölmesine izin verebilirdim.
- Parce que je déteste la fac... "
- Çünkü üniversiteden nefret ediyorum... "
Je déteste les hôpitaux.
Hastanelerden nefret ederim.
Vous avez deviné, je déteste toujours les enfants.
Doğru tahmin ettiniz. Hâlâ çocuklardan tiksiniyorum.
Je déteste ce surnom.
Bu takma isimden nefret ediyorum.
Si tu me connaissais tu saurais que je déteste le nom Caitlin
Eğer beni tanıyor olsaydın,... Caitlin isminden nefret ettiğimi bilirdin.
La seule chose que je déteste le plus sont les hôpitaux
Onlardan daha fazla nefret ettiğim tek şey,... hastahaneler.
Cet enfoiré me déteste car je suis Irlandais et mon père un pauvre gars de la cambrousse.
O piç İrlandalı olduğum ve babam fakir bir taşralı olduğu için benden nefret eder.
J'aurais pas détesté ça. Je suis vraiment désolé.
Ondan nefret etmezdim.
Je déteste tout le monde aujourd'hui, sauf toi.
Bugün herkesten nefret ediyorum. sen hariç.
Toi... je ne déteste pas.
Senden nefret etmiyorum.
Si tu me connaissais, tu saurais que je déteste ce prénom.
Eğer beni tanıyor olsaydın Caitlin isminden nefret ettiğimi de bilirdin.
Je déteste supplier.
Asla dua etmedim
Maintenant le capitaine de l'équipe de foot me déteste.
Futbol takımının kaptanı nefret ediyor benden artık.
Je déteste l'admettre mais ça m'a enquiquiné.
İtiraf etmek istemiyorum ama feci canım sıkıldı.
On déteste tous les canards. On veut tous les voir partis.
Hepimiz ördeklerden nefret ediyoruz, hepimiz gitmelerini istiyoruz.
Mais je crois que je déteste, en fait.
Sanırım nefret ediyorum.