English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Dînner

Dînner translate Turkish

271 parallel translation
Les goldbergs sont là pour le dînner
Goldberg'ler akşam yemeğine geldiler!
Je me suis arrêté au Bell Diner.
San Bernadino'da Dinner Bell lokantasında durdum.
- Alors. Terre. Dinner.
- Dünya onlar için akşam yemeği.
- Why don t you stay for dinner, yes or no?
Neden bu akşam yemeğe kalmıyorsunuz? Evet ya da hayır?
Excusez ce regard insistant, mais vous êtes aussi séduisant que J. Forsythe en Hamlet au cabaret Burt Reynolds.
- Dikkatli baktığım için beni affedin ama Burt Reynolds'un Dinner Tiyatrosu'nda Hamlet'i oynayan John Forsythe'dan beri bugüne kadar Florida'da gördüğüm en çekici adam olduğunuzu söylemeliyim.
Des femmes pour dîner, votre premier livre, me fascine complètement.
İlk kitabınız, Wives For Dinner'a bayıldım. İnanılmaz bir hikayeydi.
Jimmy Durante dans The Man Who Came To Dinner.
Jimmy Durante, Yemeğe Gelen Adam filminde.
My Dinner with André...
Şuradaki Kate, Sasha...
Je vous promets de vous l'envoyer avant... l'heure du dinner demain... pour répondre de ces accusations...
Görürsem, yarın akşam vakti suçlamalarınızı yanıtlamak üzere... size gelmesi gerektiğini... söyleyeceğimden emin olabilirsiniz.
Devine qui vient dîner.
Guess Who's Coming to Dinner!
A deux rues d'ici, au "Cosmic Diner".
İki blok aşağıdaki'Cosmic Dinner'a git.
J'allais m'ouvrir une boîte de haricots.
Purr Purr Söyle Terrance biraz Kroff Dinner yapmıştım, biraz ister misin?
Zut de crotte! A ce train-là, on les mangera jamais, ces haricots. Oh mon Dieu!
Kereste Phillip beni korkuttun, bu halde asla Kroff Dinnerımı yiyemem.
Si jamais je mourrais en Iran, fais rapatrier mon corps, et enterre-moi près d'une boîte de haricots. Moi pareil.
Terrance, eğer İran'da ölürsem lütfen cesedimi Kanada'ya getir ve beni Kroff Dinner kutusu ile toprağa göm.
Si le Canada est envahi par les Turcs, faut réagir.
Kanada'yı Türkler istila ederken burada böylece oturup Kroff Dinner yiyemeyiz.
Restaurant Karl Kroff : 16h36.
KARL'IN KROFF DINNER YERİ KARL'IN KROFF DINNER YERİ 16 : 36
Dinner devant la télé.
Televizyonun karşısında akşam yemeği.
Tu n'as pas pipé mot au dîner.
You were quiet at dinner.
Enfin, j'aimerais qu'on m'invite à dîner.
I wish a guy would take me out for dinner.
Contre : théâtre de Burt Reynolds. "
Güneş. Eksi : Burt Reynolds Dinner Tiyatrosu. " Delilik bu!
On ira à l'hôtel, et dîner.
Get a hotel, let's go to dinner.
Bon, je vous retrouve là-bas.
All right, I'll just meet you there at dinner.
Peut-être qu'on se verra pour dinner demain soir.
- Evet. - Belki yarın akşam yemeğinde de karşılaşırız.
Oh. C'est l'heure de dinner mon vieux.
- Oh, yemek vakti dostum.
Je suis soulagée que ta mère ai renoncé... à cuisiner pour le dinner de répétition.
Annen davet yemeğini pişirmek istemediğinde... çok rahatladım.
Je parlais juste à ta mère... du cuisinier que j'ai engagé pour le dinner de répétition.
Annene diyordum ki... yemek için tuttuğum ahçı.
Au dinner de répétition.
Yemekte.
J'ai un dinner...
Bir de yemek var...
On se verra peut-être au dinner.
Belki orada görüşürüz.
Le dinner est servi!
Evet millet, yemek hazır!
Alors ce dinner?
Akşam yemeğine ne dersin?
Elle prend son repas tous les lundi au Restaurant "Pier" entre 20h et 21h.
She takes dinner every Monday at the Pier Restaurant between 8 : 00 and 9 : 00.
hôtesse. Le jeu bière-dinner était une perte de temps
Akşamları bira ve zaman geçirme.
Alors, allons dinner.
O zaman akşam yemeğine çıkalım.
- De pompier.
- Dinner Ladies'dekilerden oluşan.
Tu as un partenaire pour remplacer... ton pied de pompier?
Doğum partnerin var mı? Ya da Dinner Ladies'dekilerden oluşan otobüs kuyruğu kılıklı sigara içen adamın yerini alacak biri?
- Emmène-la à un dinner chic.
- Güzel bir yemeğe götür.
- Le dinner?
- Akşam yemeği?
Il pourrait dinner avec un fût.
Yani, akşam yemeğinde bulsa bir fıçı içer.
You're a beginner You don t wanna be a dinner
Sen acemisin Akşam yemeği olmak istemezsin
Hilary est là de son plein gré parce qu'elle veut dinner avec Steve.
Buraya kendi isteğiyle Steve'in yemek daveti için geldi.
Dès que j'ai fini ça, j'y retourne et je lui fais à dinner.
Bunu bitirir bitirmez dönüp akşam yemeği hazırlayacağım.
Je vais préparer le dinner.
Gidip yemeği yapacağım.
En échange, Joy m'invita à la répétition du dinner.
Karşılığında Joy beni düğün yemeğine çağırdı.
Comme 3 personnes qui devaient participer au mariage avaient recu une convocation au tribunal. Le dinner de repetition traditionnel est devenu un dejeuner de repetition.
Düğünde yer alacak üç kişinin sokağa çıkma yasağı olduğundan, akşam yemeği öğle yemeğine dönüştü.
J'ai cru qu'ils allaient faire péter le Dinner.
Lanet restoranı havaya uçuracaklar sandım.
Si on veut atteindre la béatitude, c'est pas en nettoyant les chiottes du Dinner.
Dostum, büyük başarılar kazanmanın yolu Liberty Restoran'da tuvaletleri temizlemekten geçmiyor.
Bien sûr, on pourrait s'arrêter au Dinner.
Elbette. Bizim restorana uğrayabiliriz.
Richard est sur l'autre ligne et... il veut nous inviter à dinner en quelques sortes pour s'excuser d'avoir été un gros con ce soir.
Bu akşamki kazmalığından ötürü bizi yemeğe Pislikürmek istiyor. Ne düşünüyorsun? Tuhaf mı?
Et ben, La semaine prochaine on peut dinner avec mon ex-femme aussi tu sais? Oh, elle fera peut-être sa fameuse tarte à la'je-ne-t'ai-jamais-aimé
Belki o da bize meşhur "Seni hiç sevmedim ve senin eski ortağın senden çok daha iyi bir aşıktı." turtasından yapar.
On peut aller au dinner.
Yarın görüşürüz. İyi geceler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]