Translate.vc / French → Turkish / Efendi
Efendi translate Turkish
4,565 parallel translation
Le maître a tenté de se suicider.
Efendi intihar etmeye çalisiyor!
- Bonjour, M. Selfridge.
- Günaydın efendi Selfridge.
Le Comte claque des doigts, et notre frère et notre soeur ici et leurs cinq enfants sont jetés à la rue. C'est le plus grand mensonge qu'ils essayent de nous faire avaler.
Kont efendi göbek atarken, Bizim kardeşimiz, bacımız ve beş çocuğu sokağa atılmışlardı. Bize yutturmaya çalıştıkları en büyük yalan,
À votre service, Maître Damian.
Hizmetinizdeyim Efendi Damian.
Maître Dick était un enfant quand il portait ça.
Efendi Dick, onu giydiğinde daha çocuktu.
Peut-être voudriez-vous un mélange de noix et une serviette pour les mains humide.
Belki de efendi biraz sıcak karışık çerez ve nemli el havlusu ister.
J'ai été libéré par Maître Damian.
Efendi Damian beni azat etti.
Vous allez bien, Maître Dick?
İyi misiniz Efendi Dick?
- Maître Dick.
- Efendi Dick!
Assez de "M. le Président".
Bu kadar "efendi" mler ve "Sayın Başkan" lar yeter.
- C'est une marque de respect.
- Bana hanım efendi deme. - Bu bir saygı sözcüğü.
Maître Bruce, ramenez votre satané derrière ici!
Efendi Bruce, hemen aşağı inin!
J'étais là tout le temps.
Hayır, hanım efendi. Başından beri buradaydım.
J'ai renvoyé le diable, cette distinction corrompue entre riche et pauvre, grand et petit, maître et valet, gouvernant et gouverné.
Ben şeytanı, zenginle fakir büyükle küçük, efendi ile uşak yönetenle yönetilen arasındaki o kokuşmuş ayrımı kovaladım.
Vous obéirez à mes ordres, ou je pendrai le jeune maître Fletch sur la place du village, et je lui dirai de telles énormités à faire pleurer le Christ.
Bu yüzden ne emrettiysem yapacaksın yoksa senin genç efendi Fletch'ini kasabanın meydanında sallandırır ve ona öyle zalimlikler yaparım ki Hz. İsa bile ağlar.
Madame?
Hanım efendi?
Vous me rendriez service?
Hanım efendi, bana bir iyilik yapar mısınız?
Excusez-moi, maître Newton. Le cuisinier s'inquiète de l'état de votre repas.
Afedersiniz Efendi Newton aşçı yemeğinizin soğuyacağından endişe ediyor efendim.
Je préfère régner en Enfer que servir au Paradis.
Cennette hizmetçi olacağıma cehennemde efendi olurum.
- Bonjour, madame.
- Merhaba, hanım efendi.
Je pense qu'ils seront heureux et cela serait bon pour Mr George.
Bence mutlu olacaklar, Efendi George için de iyi olacaktır.
- Le Maître pense que je suis ici pour faire un cataplasme.
- Kessie. Efendi burada hardal yakısı yaptığımı sanıyor.
- Comment nous sentons-nous, Maître Edward? Écoutons. - Okay.
Nasıl hissediyorsunuz Efendi Edward?
- Ce que je n'entends pas, Maître Edward.
- Bir şey duymuyorum Efendi Edward.
- Master Grayson veut vous voir, kessie... Maintenant.
Efendi Grayson seni şimdi görmek istiyor Kessie.
- Maître Edward, Que faîtes-vous encore?
- Efendi Edward, hala uyanık mısınız?
- Master Edward.
Bak. Efendi Edward.
- Le Maître gardait ses papiers et son argent dans un coffre de son bureau.
Efendi belgeleri ve kasasındaki paraları ofisinde bıraktı.
Bonne journée.
- İyi günler, Dorian efendi.
Je n'ai pas le droit d'en discuter.
Afedersiniz hanım efendi. Bu konu hakkında konuşmaya iznim yok.
Madame la First Lady, le Président vient d'entrer en pré-op.
Hanım Efendi. Başkan şimdi ameliyata hazırlık için götürüldü.
Madame la First Lady, venez avec moi.
Hanım Efendi, benimle gelin.
La First Lady voulait que vous ayez ça.
Hanım Efendi size bunu vermek istiyor.
Mr Parvez..
Parvez efendi...
Y a-t-il autre chose que je puisse faire pour vous aider, madame?
Bu gece size yardım edebileceğim başka bir konu var mı hanım efendi?
Nous avons une sorte de relation employeur-employé qui fonctionne parfaitement.
Aramızda bir nevi köle-efendi ilişkisi var. Bu da açıkçası iyi gidiyor.
Où est ton maître maintenant?
- Efendi'n nerede şimdi?
L'esclave ou les maîtres?
Efendi mi yoksa köle mi?
Tu te places réellement au dessus des 9 seigneurs?
Kendini Dokuz Efendi'den üstün mü kılıyorsun?
Ou... vous mourrez en étant esclaves aux neuf.
Ya da Dokuz Efendi'ye köle olarak ölün.
Je zoome dessus.
Anlaşıldı hanım efendi.
Non, madame, nous sommes en vie et en bonne santé.
Hayır hanım efendi, sağ salim ayaktayız.
Il n'a pas un vrai nom?
Efendi. Bu...
Mais pourquoi ce maitre aurait laissé la vie sauve à 4 passagers?
Bazıları ölür. Peki bu Efendi, neden bu dört yolcunun yaşamasına izin verdi?
Le maitre excelle dans la manipulation et la désinformation.
Efendi, manipülasyon ve yanlış bilgilendirme konusunda ustalaşmıştır.
Quand j'étais enfant, ma grand-mère, ma bubbeh meiseh, me racontait des histoires du strigoi, à propos du maitre.
Ben küçük bir çocukken büyükannem bubbem bana Strigoi hakkında masallar anlatırdı. Efendi hakkında masallar.
Qui est ce commanditaire?
O efendi kim?
Cet homme vient de Jeonju. Mon Seigneur Hong Sang Beom.
Bu bey her şeyi planlayan Efendi Hong Sang-beom.
Tu veux savoir pourquoi tu ne peux pas dire à cet homme charmant que tu l'aimes?
O efendi elemana onu sevdiğini neden söyleyemediğini biliyor musun?
- Je viens, Alma!
Kessie, efendi seni arıyor.
Le maître.
Efendi.