Translate.vc / French → Turkish / Elément
Elément translate Turkish
2,322 parallel translation
L'élément d'un lot remis aux 10 premiers finalistes au concours annuel de tir à Reno, au Nevada. - Tu plaisantes.
Winchester tarafından 1989 yılında Reno, Nevada'daki Geleneksel Amerikan Kovboy Atıcılık Müsabakası'nda ilk 10'a giren finalistlere verilmek üzere özel olarak üretilmiş.
Ce mot de passe est un élément crucial pour résoudre cette affaire.
Bu şifre bu davanın çözümünde çok önemli bir rol oynamaktadır.
Cette statue est l'élément clé de toute cette affaire et vous ne pouvez pas la regarder!
Bunlar da kim? Bu internet, Bay Monk.
Elles improvisent constamment, dans l'espoir d'enfin trouver l'élément déclencheur.
Her şeyi gerçekleştirecek olan o sihirli faktörü bulma umuduyla durmaksızın taktiklerini değiştirip geliştiriyorlar.
Notre plus grande arme pourrait être l'élément de surprise.
En büyük silahımız sürpriz unsuru olabilir.
Cela dit, avant de publier mon article, j'aimerais rajouter un élément.
tamam, şimdi, söylendiği gibi, yarından önce yayınlamıyorum, ilave etmek istediğim bir şey daha var.
pendant qu'elle chantait des bribes de vieilles chansons, comme insensible à sa propre détresse, ou comme une créature naturellement formée pour cet élément.
deniz kızı gibi, başına gelenden habersiz, yada sularda yaşamak için yaratılmış gibi, türkü söylüyormuş Ophelia, bölük pörçük eski halk türküleri.
Vu que j'ai enfin gagné à votre jeu de cache-cache, on pourrait jouer à quelque chose où je suis plus dans mon élément...
Sonunda saklambaç oyununuzu kazandım. Sanırım artık daha karışık bir şey oynayabiliriz.
Élément que j'ai pu confirmer avec Bob Geddes, un de vos rares patients encore vivant que j'ai réussi à contacter.
Bunu Sizin uzun dönem hastalarınızdan biri olan Bob Geddes'a doğrulattım ki ben ruh çağırma tahtası olmadan irtibat kurabildim.
L'ordinateur était le seul élément organique
Gemi steril bir laboratuarda yapıldı. Birincil makina, yalnızca organik madde entegresiydi.
- Il manque un élément.
- Bir bileşeni atlıyoruz.
Voici un drôle d'élément dans votre passé.
Eğlenceli bir geçmişin var.
Ce type vient de saboter un élément majeur de mon projet commercial.
Bu adam benim İş planımdaki önemli bir adımı sabote etti.
Mais t'inquiète, l'élément le plus important est présent.
Ama dert etme. En önemli parça hala sapasağlam duruyor.
C'est un élément inébranlable de mon jeu.
Bu özelliğimi hiç bir zaman yitirmem.
T'es pas dans ton élément.
Senin borun burada ötmez.
J'étais pas dans mon élément...
Bense çığırımdan çıktım...
L'élément important, c'est... le poster dans la chambre de la gamine.
Hatırladığım asıl şey ise kızın odasındaki duvarda asılı duran posterdi.
Si ces pistes se perdent dans l'eau... je suis pas dans mon élément là. Un conseil sur comment mener les recherches?
Eğer bu izler suda kaybolmuşsa bize yol gösterecek aramayı nasıl gerçekleştirebiliriz?
Ducky est un élément essentiel dans le processus d'enquête.
Ducky araştırma sürecinin olmazsa olmazıdır.
L'enquête suit son cours et vous êtes un élément capital de l'enquête.
Evet, dava hala devam ediyor ve sen de şüphelisin.
Un bonus si on trouve un élément qui aiderait Wedeck à Washington.
Dahası, eğer bir şeyler bulursak, bu Washington'da Wedeck'in işine yarayacaktır.
Un élément qui pourrait sauver notre enquête? Je marche.
Bu güzel araştırmamızla ilgili başka bir şey yoksa, ben gideyim.
Cet élément est un échec aussi.
Bu da yeterince iyi değildi.
J'avais vraiment pas besoin de ce dernier élément.
Şu son söylediğine cidden gerek yoktu.
Sinon, j'ai l'impression que... qu'il manque quelque chose, un élément essentiel.
Ama haklıysam, bulamadığınız bir şeyler var gibi görünüyor. Ya da bir şeyler kayıp.
- J'ai un nouvel élément.
- Fail hakkında konuşmak istiyordum.
Et le coach Darren allait perdre son meilleur élément.
Koç Darren da en sevdiği mesleği kaybedecekti.
Le deuxième élément du combat libre, c'est le Jut Jit Su!
Karışık dövüş sanatlarının ikinci bir unsuru jujitsu'dur.
Non. Il y a un élément manquant. Là.
Hayır, bu olay örgüsünün eksik bir parçası var.
C'est un véritable élément du décor de Sacrée Famille.
Aile Bağları dizisinde kullanılan gerçek bir malzeme.
Les appréciations de vos supérieurs vous décrivent comme un élément incontrôlable, en proie à de fréquents accès de violence.
Üstlerin seni kontrol edilemeyen şiddet eğilimli biri olarak tanımlıyor.
- Leeloo, du Cinquième Élément.
- Leeloo, Beşinci Element'ten.
Il faut trouver un élément pour orienter l'enquête.
Dalga geçmeyi bırakın da soruşturmaya yardım edecek bir şeyler bulun.
Un élément en or.
En iyilerinden.
"Un agent modèle. Un élément en or."
Örnek ajan, en iyilerinden.
Il ne faut pas oublier, il y a toujours ce qu'on appelle l'élément de surprise.
Önemli olan bir şey var ki Jim,... nasıl derler, her zaman bir sürpriz teknik vardır.
Qu'est-ce que vous faites? Il manque un élément.
Ne yapıyorsunuz?
Cet élément reste - peu fiable.
Bir olay yaşandı mı ondan bile emin değiliz.
Si tu la voyais plus ici, dans son élément, ce serait plus facile.
Belki onu burada, kendi ortamında daha çok görürsen işin daha kolaylaşabilir.
Meegan et moi partageons nos affaires, et j'ai laissé un élément capital dans la chambre.
Meegan ve ben eşyaları paylaşırken yatak odasında çok önemli bir şey bıraktığımı fark ettim.
Mais l'élément décisif est la bague en or.
Ama ana faktör altın yüzük.
Ils constituent même un élément-clé de leur survie.
Aksine, hayatta kalabilmeleri onlara bağlı.
Quand on joue la scène, on constate que... chaque élément est à sa place.
Ve bunu oynatırsak her şeyin gayet iyi uyduğunu görebilirsin.
La médiane serait la taille de l'élément du milieu.
Ortanca ortada kalanlara denir.
En statistique, la médiane est la valeur de l'élément du milieu.
Bir seri değerin ortasındakine istatistikte ortanca denir.
"Héros", "Arme"... "Élément-clé de la sécurité nationale", "Force de dissuasion nucléaire",
Kahraman, silah, ulusal güvenliğimizin temel direği nükleer caydırıcı ya da dünyaların sonunu getiren adam.
- Quoi? - Y a-t-il un élément de sa vie que tu ne m'as pas révélé?
- Geçmişinde bana söylemediğin herhangi bir şey var mı?
Cinq éléments constituent le climat que nous connaissons.
Hava durumunu oluşturan beş element vardır. Bunlar : Atmosfer basıncı...
Il fallait envisager l'espace comme l'élément en mouvement.
Hareket eden şeyin aslında uzayın kendisi olduğunu hiç düşünmemiştim.
Terre. Le premier élément, c'est ça.
Toprak ilk element.