English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Epoque

Epoque translate Turkish

12,898 parallel translation
Ça devait être une ville bien différente à l'époque.
Evet... Öyleydi...
À l'époque, c'était au Burger Corral, 4 victimes.
O zamanki mekanın adı Burger Corral'dı ve 4 kurban vardı.
Ils étaient complices à l'époque.
O zamanlar ortak olduklarını biliyoruz.
C'est inhabituel pour un homme de cette époque.
Oh, bu yasşadığı döneme göre alışılmadık bir şey.
Tu tiens aux employés comme tu tenais à ton petit frère à l'époque.
Buradaki insanlara değer verdin, tıpkı o zamanlar küçük kardeşine verdiğin gibi.
Donc, ta mère, quelle est son histoire... de l'époque?
Peki ya annen? Onun hikayesi ne eskiden yani?
Parlons de l'époque Moldova a fait la Roumanie un gâteau d'anniversaire et de la Roumanie a déclaré qu'il avait bon goût même si elle n'a pas fait.
Moldovya'nın Romanya'ya doğum günü pastası yapmasını ve pasta kötü olsa da Romanya'nın "Güzel olmuş" demesini konuşalım.
Une somme modeste pour son époque.
Zamanında büyük bir paraydı.
On n'est plus à l'époque de Precrime où on arrêtait quelqu'un pour quelque chose qu'il n'a pas encore fait.
Artık Önsuç günlerindeki gibi güzel faşist zamanlarda değiliz. İşlemediği bir suç için kimseyi tutuklayamayız.
Mais à l'époque, ces pirates ont vraiment attaqué des douzaines d'îles, et ils ont amassé un trésor énorme.
Ama eskiden, bu korsanlar gerçekten onlarca adaya baskın düzenlemiş ve çok büyük bir hazine toplamışlar.
L'article dit aussi que Nathan Exley a mené une série d'interviews vidéo avec Washburn, qui à l'époque avait 104 ans.
Basın ilanına göre Nathan Exley, Washburn'la röportajını videoya almış ki o zaman Washburn 104 yaşındaymış.
C'est un mode opératoire unique pour notre époque.
Bu yüzyıl için oldukça eski bir yöntem.
Rolex d'époque, vêtements de marque.
Rolex saat, pahalı kıyafetler.
Si il était hors radar pendant 30 ans, on doit découvrir à quoi il ressemblait à l'époque.
Otuz yıldır ortalarda görünmüyorsa geçmişte nasıl göründüğünü öğrenmeliyiz.
Il essayait de se débarrasser du très charmant Edward Hooper que je lui ai en fait vendu il y a 25 ans à l'époque où je débutais.
Bu işe başladığım zamanda, yani 25 yıl önce ona sattığım o güzelim Edward Hopper tablosunu satmaya çalışıyordu.
Nous vivons une époque de progrès, Mais depuis la fin de Précrime, nous avons régressé.
Gelişim çağında yaşıyoruz ama Önsuç sona erdiğinden beri geriye doğru gidiyoruz.
Les VHS étaient reines à l'époque de Feynman.
Feynman bu kamyoneti sürerken VHS bir numaraydı.
- C'érait avant mon époque.
Bu benden önceydi.
Qui d'autre était membre actif du Parti Communiste à cette époque? Les artistes
Komünist Parti'de o zamanlar başka kimler aktif rol alıyordu?
Il n'était pas super célèbre, mais il était tout de même très important à son époque.
Pek ünlü değildi ama yine de yaşadığı zamanda oldukça önemli biriydi.
C'était une époque plus heureuse, mais je ne ressentais rien, alors qui suis-je pour le dire?
Mutlu olduğum zamanlardı diyebilirim ama duygularımdan yoksundum. Kim bilecek yani.
Elle s'appelait Harmony à l'époque.
O zamanlar ismi Harmony'miş gerçi.
On riait de ses amis mondains coincés ou du mari de l'époque avec lequel elle divorçait parce que je pensais être dans le coup, mais tout ce temps, j'étais la plaisanterie.
Sosyetik kaşar arkadaşlarıyla, boşadığı kocalarıyla dalga geçerdik çünkü ben de bir parçasıyım sanırdım ama meğerse asıl dalga geçilen benmişim.
Ça date de l'époque victorienne pour photographier les esprits.
Evet Victoria döneminde ruh fotoğrafçılığı için kullanılırdı.
Tu sais, à une époque, j'aurais pu te soigner en un claquement de doigts.
Biliyor musun bir zamanlar seni parmağımı şaklatmamla geri getirebilirdim.
Déterminée à tout contrôler déjà à l'époque.
O zaman bile her şeyin kontrolünü almak istiyordu.
C'était l'époque.
Onlar öyle zamanlardı.
Il y a seulement 40 ans, mais c'était un autre monde à cette époque... un monde que Frank a aidé à changer.
Sadece 40 yıl önceydi bu ama o başka bir dünyaydı Frank'in değişmesine yardım ettiği bir dünya.
Il y avait une danse qui s'appelait le bump... avant votre époque... et j'y excellait.
Darbe denilen bir dans türü vardı. Sen o zamanlar doğmamıştın bile. O dansı çok iyi yapardım.
54 personnes ont heurtés des arbres à cette époque, 15 d'entre elles étaient des hommes blancs dans la trentaine.
O vakitlerde 54 kişi ağaca çarpmış, 15 tanesi 30'larında beyaz erkek.
Mon nom à cette époque là.
O zamanlardaki ismim.
À une autre époque, ces deux combattants extraordinaires n'auraient pas eu d'égal.
Diğer alanlarda bu iki olağanüstü kahraman mücadeleye girmez.
Je n'étais pas un homme bien à l'époque.
O zamanki adam kötü biriydi.
On cherche un étudiant, le prénom est Richard ou Robert, pas de nom, ayant été à la fac de médecine de Floride à Jacksonville à l'époque où le club du savant fou était actif.
Adı Richard ya da Robert olan bir öğrenci arıyoruz, soyadı yok. Çılgın Bilimciler Kulübü aktifken Jacksonville'deki Florida Tıp Fakültesi'ndeymiş.
Je n'ai plus joué de ça depuis l'époque de la léproserie.
Tanrı'nın cüzzamı yok ettiğinden beri bunlardan birini elime almamıştım.
Brown a travaillé pour un cabinet d'avocat d'affaires à cette époque.
Görünüşe göre Brown o zamanlar büyük bir hukuk firmasında çalıştığını öğrendim.
A une époque, j'étais le seul policier de la ville, vous vous souvenez?
Eskiden buradaki tek polis bendim. Unuttunuz mu?
Vous êtes de l'ancienne époque, Barbrady.
Senin devrin bitti artık, Barbrady.
Vous voyez, à une époque, où on pouvait les maltraiter sans être inquiétés.
Eskiden azınlıkları dövebiliyorduk ve kimsenin de umrunda olmuyordu.
- Pas à l'époque.
- Şimdi zamanı değil.
Déjà à l'époque, il avait la réputation d'être un coureur de jupons, mariés ou non.
O zamanlarda bile evli olsun ya da olmasın, el altındaki avları avlamakla meşhurdu.
Je suis ici parce que je sais que vous avez dirigé le Wong Sa par le passé, et vous, Ahmad Wan, étiez un des plus grands pirates malaisiens de votre époque.
Bir zamanlar Wong Sa'ya kaptanlık yaptığını bildiğim için buradayım ve sen Ahmad Wan senin zamanındaki en iyi Malezyalı korsanlardandın.
Je crains m'être involontairement mêlé à une dispute de famille, et la famille est précieuse, surtout à cette époque de l'année, donc, sauf erreur de ma part, votre père est mort récemment.
Görünüşe göre farkında olmadan bir aile arası soruna müdahil olmuşum ve aile çok önemlidir, özellikle de yılın bu zamanında anladığım kadarıyla babanızı da yakın zamanda kaybetmişsiniz.
On aidait bénévolement à l'ACLU pour défendre les libertés civiles. C'était à l'époque.
Eskiden Amerikan Sivil Hakları Birliğinde bedava hizmet sunardık.
Tu étais plutôt petit, à l'époque.
O zamanlar oldukça küçüktün.
Pourquoi n'avoir rien dit à l'époque?
Olduğu zaman neden söylemedin?
D'après mes recherches, Swords of Saturn était l'un des meilleurs jeux de son époque.
Yaptığım araştırmaya göre çağın en iyi oyunlarından birisi Satürn'ün Kılıçları'ymış.
À l'époque.
O dönem için? - Evet.
Judy Dvorak vivait en face de chez lui à l'époque.
Judy Dvorak o zamanlar Steve'in evinin karşısında oturuyordu..
Ils l'ont apporté, et l'adjoint en chef... AFFAIRE SANDRA MORRIS... Eugene Kusche, à l'époque, a fait un portrait-robot de cette photo au lieu de demander à la victime de le décrire.
Fotoğrafı getirmişler, ardından o zamanın Şerif Başyardımcısı Eugene Kusche kadının tarifine göre değil de fotoğrafa bakarak bir robot resim çizmiş.
"Je ne sais pas ce qu'on aurait pu faire d'autre à l'époque." Tom Kocourek
"O zaman başka ne yapabilirdik bilmiyorum." - Tom Kocourek

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]