Translate.vc / French → Turkish / Every
Every translate Turkish
347 parallel translation
Every treasure on earth
# Bilmez misin ki bu her şeye değerdir?
" With every kiss, my head is spinning
Daha önce hiç aşık olmadım
" For every falling star
# Doğanın temel kuralları hala işliyor
" For every falling star
# Bulunduğun yerden bir öpücük uzaklıktadır
# Ristle-tee, rostle-tee, now, now, now # With every stroke she shed a tear
Ristle-tee, rostle-tee, haydi, haydi, haydi her darbeyle gözünden yaş akar
# Ristle-tee, rostle-tee, now, now, now # With every stroke she shed a tear
Ristle-tee, rostle-tee, haydi, haydi, haydi her darbede gözünden yaş akardı
For every team there is one orange.
Her ekibin bir portakalı var.
En fait vous irez les trouver et leur direz tout ce qui s'est passé.
The truth is... that you will surely go back to them. And you will tell them what did not happen between us in every detail... Is that why they pay you?
[althought you are miles and miles away.... ] [... i see you every day]
# Daha iyi bir maaş # # Kilometrelerce uzakta olmana rağmen # # Seni hergün görüyorum #
Il dit "meurtre", À chaque baiser, il dit "meurtre"
# He says "Murder", he says # Every time we kiss, he says "Murder", he says
Dès que je bouge, on dirait Que j'ai raté ce fichu bateau de peu
* Every time I move it seems I barely miss that damn boat *
- Et tant d'horizons nouveaux!
- Every turn a surprise
Tout est vraiment merveilleux!
With new horizons to pursue - Every moment, red-letter
Ils ont pillé le pays : vaches, poulets, porcs...
Peeled the land of every cow, chicken and hog.
Dans mon métier je dois traiter avec des types comme vous.
But in my business, l deal with your type every other week.
Et il tient toutes les cartes
# And he holds every card
Il fait face à la mort tous les jours
# Facing death every day
"I have it chained. I am ready with screws to draw every tooth and then the stumps"
Banka başkanı Nicholas Biddle politik etkisini kullanarak Taney'in bakanlığını reddetmeye ikna etti.
Peu de familles voleraient pour vous mais la mienne si, parce que...
Now, not every famiIy wouId defy gravity for you... but mine wouId because- -
Bienvenue au "Français de tous les jours, comme tous les jours"
"Everyday French Every Day" programına hoşgeldiniz.
/ / There's every good reason / /
/ / There's everygoodreason / / / /
/ / But I can t help it If l'm helpless every time / /
/ / ButIcan'thelp it ifI'm helpless every time / /
It is the star to every wandering bark who worth s unknown although his height be taken.
Asla düzelmeyecek bir işaret... "fırtınaya bakan ve asla sarsılmayan. " Bütün başıboş gezen ağaç kabuklarındaki yıldız.
# Made to feel the way that every child should
# Hissetiriyor her çocuğa,
Je ne baise pas avec tous les ratés qui m'écrivent.
I don't screw every pathetic guy that gives me a letter.
Voici le moment que tout gars populaire qui a parié... de faire d'une rebelle la reine de la promo attend ardemment :
And now the moment every popular guy who's made a bet to turn a rebellious girl into prom queen has been waiting for :
The media feeds you every day what to think and say
Medya size hergün ne düşüneceğinizi ve ne söyleyeciğinizi söylüyor
~ He made them, every one. ~ ~ Il les a créés, tous ~ 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7...
Acısız kazanç olmaz. Gördüğünüz orta yaşlı domuz Bayan McBing.
Vous ne pouvez pas perdre pied en permanence, il vous arriverait quelque chose.
"... besides, you can go to pieces every time... " "... something wrong happens. "
Saucisses le matin Fêtes le soir
There's sausage in the morning And a party every night
Chaque matin à 5 h, Le fermier saute du lit
Every morning at 5 : 00 The farmer jumps out of bed
Les charpentiers et les cow-boys Les boiteux et leur canne
Every carpenter and cowboy Every lame man on a crutch
Qui hurle son message A chaque femme, enfant et homme
It's blowing out a message To every woman, child and man
Elle prend son repas tous les lundi au Restaurant "Pier" entre 20h et 21h.
She takes dinner every Monday at the Pier Restaurant between 8 : 00 and 9 : 00.
Tu m'as envoyé Emery!
Every'i sen gönderdin.
Quelqu'un a vu "Every Which Way But Loose"?
Kaybetmekten Başka Yol Yok'u izleyen?
Stinkin'sluts, every last one of'em.
Pis fahişeler, canları cehenneme.
Elle travaille à Every Mart, un hypermarché.
Büyük perakendecilerinden Every Mart'ta çalışıyormuş.
Elle fait partie de la famille Every Mart.
Every Mart ailesinin bir ferdi.
La communication passe mal, chez Every Mart.
Galiba Every Mart ailesinin iletişim sorunları var.
Elle bossait à Every Mart 5 jours par semaine, non?
Colleen haftanın beş günü Every Mart'ta çalışıyordu değil mi?
Every Mart l'employait moins de 40 h pour ne pas payer les charges alors elle gagnait au mieux 227 $ par semaine.
Every Mart onu haftada 40 saatten az çalıştırıyordu yani mesai ödemeleri gerekmiyordu. Yani eve haftada en fazla 227 dolar götürebilir.
Acheté à Every Mart avec le rabais des employés le même jour où elle a acheté les baskets à son fils.
Oğlu için aldığı havalı ayakkabıları aldığı gün bunu Every Mart'ın çalışan indirimi yoluyla almış.
Au cours des 2 derniers mois, elle a appelé Every Mart 10 fois.
Şunu dinleyin, son iki ayda Every Mart'ı on kez aramış.
Je m'installe à son motel et me fais engager chez Every Mart.
Colleen'in kaldığı otele yerleşirim, Every Mart'ta bir iş bulurum. Belki bir şey çıkar.
- Je bosse à l'Every Mart.
- Every Mart'ta çalışıyorum.
Mais le manager d'Every Mart disait vrai.
Ama Every Mart'taki müdür doğruyu söylüyormuş.
Samantha perd son temps.
Samantha, Every Mart'ta vaktini boşa harcıyor.
et "Skidoo", dans lequel Groucho joue le rôle de Dieu.
İçlerinde Groucho'nun, Tanrı'yı oynadığı "A Girl In Every Port and Skidoo" da var.
" With every kiss my head is spinning
Daha önce hiç aşık olmadım
D'accord, Ben!
- # And every grain divine # - Tamam, Vur şuna!