Translate.vc / French → Turkish / Everything
Everything translate Turkish
219 parallel translation
Tout est prêt Viktor Pavlovitch!
Everything is ready Victor Palych!
"Everything's Coming up Roses" sera la chanson d'ouverture.
Açılışı "Everything's Coming up Roses" la yapmak istiyorum.
Me prendrait-on pour un vagabond?
Nothing is missing. I think everything looks even too beautiful Çok mu fazla güzel?
Non, c'est moi qui ai fait ce que tu voulais.
No, you have always told me everything.
Vous avez fait au mieux.
You did everything you could.
- Tout s'est bien passé.
- Everything went perfectly.
- Rien, tout va très bien.
- No, everything's fine.
Toutes ses pensées, tout ce qu'il a fait.
Everything he thought, everything he did.
Retirer ce qui est mouillé.
Take off everything wet.
"Everything has come to a standstill"
Her şey beklemede?
Understand everything.
- Her şeyi anlıyorum
Et j'adore lire des idioties comme People Magazine, le samedi et le nouveau catalogue "J'achète tout".
ve aptalca şeylere heyecanlanıyorum mesela "People" dergim geldiği zaman veya yeni "Hold Everything" kataloğu.
Et comme moi j'agis en adulte, j'ajoute aussi cette merde de Hold Everything!
Bunu sırf yetişkin biri olup senin pisliklerinden kurtulmak için yapıyorum.
Everything's Coming Up Roses.
"Everything's Coming Up Roses" nasıl?
/ / Love everything about / /
/ / Love everything about / /
/ / I love everything you do / /
/ / Ilove everythingyoudo / /
Tell me everything s a lie
Her şeyin yalan olduğunu söyle bana
"Je fais mine de te dire un secret... pour que Jake le croie, ce qui le poussera à se confesser... révélant ainsi un lourd secret. et confirmant ainsi tout ce que je t'ai murmuré."
"I'm pretending to whisper so Jake thinks I'm telling you a secret, and will confess revealing a secret and confirming everything I whispered in your ear."
Je voulais m'assurer que tout le monde va bien ici.
Just wanted to make sure everything was okay in here. Sadece burda her şey yolunda mı emin olmak istedim.
{ C : $ 00FFFF } That everything s been opened up to me
# # That everything's been opened up to me # #
Tiens-toi à l'écart.
Deshazte of everything.
¤'You are my everything ¤'
¤'Sen benim her şeyimsin. ¤'
* She's everything to me *
O benim her şeyim.
# And all the pieces fit # # And everything was bright #
Ve bütün parçalar oturmuştu ve her şey parlıyordu
T.O.E... Theory of everything
H-T, Her şeyin Teorisi.
Ok vont en avant, vous vous souvenez everything @
Seninle gurur duyuyorum. Her şeyi hatırlıyorsun, öyle değil mi? - Hayır.
I keep tellin'myself everything s gonna be alright
kendi kendime her şeyin düzeleceğini söyleyip duruyorum.
Tout va bien?
Is everything okay?
This perch? Do everything not to react if it happens.
Çünkü, her şeyi yapar ama bana tepki vermez.
I am posted everything.
Genel olarak her şeye kızgınım.
I say that sooner or later if I had continued drogarmi to I would have lost everything.
Dediğim, eğer uyuşturucu kullanmaya devam edersem sonunda her şeyimi kaybedebilirim.
Simplified everything in recent years since I real relations of friendship with real friends with the group ever most famous and then find a person I love has solved many problems.
Yıllar geçtikçe daha da kolaylaşıyordu arkadaşlarımla gerçek ilişkiler geliştirmeye başladığımdan beri Aslında, grup, daha da sevilmeye başladıkça grupta bazı gerçek arkadaşlarım oluyordu. Sevdiğim birini bulmak, benden çok şey götürmüştür.
Six domain public and everyone has the right to know everything about you.
Sen, şimdi kamu malısın ve herkes, senin hakkındaki her şeyi bilme hakkına sahip.
But I have everything else of my life.
Ama önümde bunun için bütün bir hayat var.
- - " Based on the assumption that everything on stage is working and you re playing by God and everything is going to 100 % what you pass for the head?
" Senin mükemmel monitörlere sahip olduğunu, gerçekten iyi çaldığını ve her şeyin en iyi seviyede gittiğini varsayıyorum, kafanda hissettiğin duyguda
And'everything. Rabies... Death... and bliss absolute.
Her şey ; kızgınlık, ölüm ve tam mutluluk.
And'everything.
Yani, her şeyden bahsediyorum.
It depends everything because they are good songs.
Hepsi, şarkıların ne kadar iyi olduğuna bağlı.
And when you have two leaders together everything worked well.
Ve iki liderin varsa gerçekten güzel bir şekilde işler.
* Good morning, new day s dawning * * and l'm through yawning * * now we get excited every week babe * * ooh-ooh-ooh-ooh-ooh * * what s it seem when everything s wrong?
* Günaydın, yeni bir gün ağırıyor * * ve esniyorum * * artık her haftamız daha heyecanlı bebeğim * * herşey ters giderken nasıldı?
To me that s everything
Benim için hepsi bu
♪ Everything free in America... ♪
~ Bedava her şey Amerika'da ~
It shines on everything
# Her şeyin üzerinde parlar #
It warms up everything
# Isıtır etrafındaki her şeyi #
Je ferai tout ce que je pourrai.
Elimden gelen her şeyi yapacağım I will do everything that I can.
Non. Je vais utiliser quelque chose de bien plus efficace et à la fine pointe.
"We'd make a game of everything"
Quelque Shose de banale, frivole et déSadente, the best of everything,
Ne okuduğunu kastettim.
♪ l'm a little bit of everything On y va, ma fille!
Hadi bakalım kızım.
Le Verbe est tout.
just hike nman. the Word is everything,
Synchro et Traduction :
Las Vegas 3 * 07 Everything is Old You Again çeviren : einan'Ocak 08
"Everything about you, baby I like it.."
"Saçlarının altında rüyalarımdaki cenneti görüyorum."