Translate.vc / French → Turkish / Exploré
Exploré translate Turkish
501 parallel translation
Après avoir exploré les alentours, le petit homme admit qu'il n'avait rien vu, pas même un mulot.
Yemek bulmak için çevreyi tarayan Little Fellow, hiçbir şey bulamamıştı, tarla faresi dahi yoktu.
Durant ces mois passés ensemble, nous avons exploré les moindres recoins de Londres.
Beraber geçirdiğimiz aylar boyunca... Londra'da gitmediğimiz çok az yer kalmıştı.
J'ai exploré bien des pays avant de trouver une grande prêtresse aux cheveux blonds.
Ben bir altın saçlı baş rahibe bulmak için bu toprakları çok aradım.
Wilkins a exploré la côte en 1928.
Wilkins sahil şeridini 1928'de.
Il a déjà exploré.
Burada incelemeler yapmış.
L'homme a escaladé l'Everest, et exploré le fond des mers.
İnsanoğlu Everest'e tırmandı, okyanusun dibine indi.
Le système de Talos n'a pas été exploré.
Talos grubu henüz tam keşfedilmedi.
Chacun de nous mérite d'être exploré.
Hepimizin keşfedilmesi gerekir.
- Vos hommes ont exploré l'île?
- Adamların adayı aradı mı?
Notre désert oriental n'a jamais été exploré car nous avons toujours supposé que la vie ne pouvait y exister.
Doğu çölümüz, orada hayat olamayacağını düşündüğümüz için hiç araştırılmadı.
À deux, nous avons exploré les secrets les plus intimes de nos corps.
Bedenlerimizin en derin sırlarını keşfettik beraber.
Il y a cinq ans, j'ai exploré toute la région.
5 yıl önce tüm bölgeyi gezdim.
Scott a exploré les voies tortueuses et parfois autodestructrices...
Scott azap veren ve yer yer kendini yok eder nitelikte...
Nous avons exploré un vaste secteur.
Geniş bir bölgeyi keşfettik.
S'ils sont en avance... sur nous qui avons déjà exploré le système solaire... alors ils devraient déjà être ici.
Bizden biraz ileri bir teknolojik uygarlık varsa,... bizim Güneş Sistemi'mizi keşfe çıktılarsa,... şimdiye kadar burada olmalıydılar.
Pour l'astronomie, Mars est une planète bien réelle... un monde qui attend d'être exploré.
Astronomlara göre Mars, dünyaya çok benzeyen bir yer olup, keşfedilmeyi bekliyor.
Peut-être, dans un siècle ou deux, ayant exploré le système solaire... aurons-nous mis de l'ordre sur notre planète.
Belki de bir iki yüzyıl sonra güneş sistemimiz tamamen keşfedildiğinde kendi gezegenimizi daha iyi kontrol edeceğiz.
Il ne serait plus seulement un point dans le ciel nocturne... mais, pour toujours, un endroit exploré et connu.
Gece gökyüzünde bir ışık noktası olarak göremeyeceğimizi fakat sonuçta, keşfedilmesi gereken bir yer.
Depuis les débuts de Cosmos... Voyager a exploré les systèmes de planètes telles que... Saturne, Uranus et Neptune... et a dépassé les planètes les plus lointaines, près des étoiles.
Cosmos'un Voyager uzayaraçlarını Saturn, Uranus, ve Neptun gezegenlerini ve ötesindeki yıldızları keşfederken gösterdiğinden beri.
As-tu jamais exploré ta composante féminine?
Hiç içindeki dişi yanı keşfe çalıştın mı?
Et tout ce qu'il y aura devra être exploré. "
Ve orada keşfedileceklerin hepsiyle. "
Nous avons tout exploré, mètre carré par mètre carré.
Fabrikayı karış karış dolaştık.
Nous avons exploré toutes nos pistes au sein de l'armée.
Askeri kaynaklarımızla yeniden temasa geçtik.
Le métro ici est très vieux. et j'ai personnellement exploré quelques tunnels.
Eski metro sistemlerinden biri ve ben kendim bazı tüneller araştırdım ve haritalarla birlikte odalar buldum çok eskiydi,
Mais une chose est certaine, personne n'a exploré les cieux.
Fakat henüz, kimse gökyüzünün taslağını çıkarmadı.
En 1804, une expédition a exploré la région s'étendant de la Louisiane à la côte pacifique.
1804 yılında, Louisiana bölgesinden Pasifik kısına kadar olan bölgede bir keşif gezisi yapıldı.
Le Groupe de Talos n'a jamais été exploré.
Talos Grubu hiç keşfedilmedi.
L'EMPRISE DU SILENCE - Nous voici dans le cadran Morgana, un secteur qui n'a jamais été exploré par un vaisseau de la Fédération.
Hedefimiz, daha bir Federasyon gemisi tarafından... ziyaret edilmemiş olan, Morgana Kadranı.
Quand le Yamato a été exploré, où était-il?
Yamato tarandığında neredeymiş?
Nous avons exploré 19 % de la galaxie, le reste est à portée de main.
Galaksimizin sadece % 19'unu keşfettik. Gerisi hala bizi bekliyor.
On a vraiment tout exploré ensemble, hein?
Gizli kalmış hiçbir şey kalmadı.
Après avoir acheté des pirogues, nous avons exploré les rives.
Sandallara binip kıyıları araştırmaya çıktık.
Voilà le capitaine Spaulding Qui explore l'Amazonie
İşte Amazon'u keşfediyor Yüzbaşı Spaulding
J'explore votre théorie.
Sadece teorini açığa kavuşturuyorum.
J'explore votre demeure, Dorian.
Evine bakıyordum Dorian.
Pierre par pierre, la police explore tout le pays.
Tüm bölge polislerine, ülke çapında yapılan aramalarda her taşın altına bakmaları talimatı verilmişti.
Vous aviez déjà exploré le verger?
Demek araziye daha önce girmiştin.
Qu'a-t-il dit? - Il a dit : "Cousin Linus, la vie est comme l'espace. Explore-la aujourd'hui, car demain, tu n'auras peut-être plus l'autorisation de décoller."
"Kuzen Linus, yaşam kainata benzer hemen araştırmaya başla, belki yarın dünyayı terk etmeni yasaklarlar".
Explore la Colchide.
- Colchis topraklarını ara.
Starfleet veut qu'on l'explore.
Yıldız filosu araştırılmasını istiyor.
Eh, bien... caresse... avec la paume... caresse... explore...
Şey... okşa... avuçla... tut... keşfet.
La notion de découvrir un ordre fondamental dans la matière est un concept de base de l'homme qui explore la nature.
Maddelerin iç yapısını keşfetme durumu insanın temel keşif doğasında mevcuttur.
Munch a enfin le soutien de nombre de ses contemporains qui comprennent que son art explore de nouveaux terrains d'analyse de la psyché humaine.
Munch'un çoğu çağdaşı ona destek için toplandı sanatının insan ruhunu anlamada yeni bir devrim olduğunun farkına vardılar.
Mission après mission, il explore des mondes étranges... cherche des formes de vie nouvelles, des civilisations vierges... et va toujours plus loin... là où l'homme n'a jamais pénétré auparavant.
Görevi, yine bilinmeyen... dünyaları araştırmak olacak. Yeni yaşam biçimleri aramak ve yeni uygarlıklara ulaşmak.
Veuillez m'excuser pendant que j'explore le plancher.
Gerçekten mi? Zemin üzerinde tatminkar bir inceleme için bana izin verir misiniz?
J'explore de nouvelles voies et je n'en ai pas honte.
Ben de pek çok farklı işler denedim.
Je connais la vie parce que j'explore...
Hayatı biliyorum. Keşifler yapıyorum.
J'ai moi même exploré de nombreuses fois ce marais de causes perdues..... et c'est une coincidence que d'avoir pu sauver 322 feuilles sur les 500...
Pek çok kez ben kendim sulara girerek kapatylmy? dosyalaryn bulundu? u raflary ara?
Qui explore les chemins de traverse de la sexualité, c'est avant-gardiste.
... cinselliğin yan yollarını keşfeden bir kitap... çağının ötesinde.
Bev, on n'explore pas avec ça. Tu te souviens?
Bev bu iç organlar için değil.
On explore l'inconnu.
Biz bilinmeyeni keşfediyoruz.