English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Extrème

Extrème translate Turkish

26 parallel translation
Le lys orange symbolise la haine extrème.
Turuncu zambak aşırı nefret anlamına gelir.
Chaleur extrème, tests d'élasticité.
Yüksek ısı, yüksek gerilim deneyleri.
Annie, c'est adorable et très extrème de ta part.
Annie, Bu gerçekten çok hoş Ve gerçekten bu seni aşar.
Hotch est encore plus extrème depuis le départ de Gideon.
Gideon gittiği için Hotch daha da gergin.
Un peu extrème pour une dépression nerveuse, vous ne pensez pas?
Aşırı Sinir bozukluğu değil mi?
Je pense que ce à quoi pense Mona... C'est le nationalisme extrème.
Sanırım Mona'nın demek istediği aşırı milliyetçilik.
Ne l'utilisez qu'en cas d'extrème urgence.
Çok gerekmedikçe bunu sakın kullanma.
C'est un peu extrème, non?
Bu biraz uç bir örnek olmadı mı?
Écoutez, je sais que vous et vos hommes ont très peu d'expérience sur le terrain, et qu'on vous met dans une situation extrème.
Bak, sen ve adamlarının saha tecrübesi olmadığını biliyorum ve sizi ekstrem bir durumun içine soktuk.
Oui. L'atmosphère le ralentirait causant également sa désintégration. Tout ce joue en 5 secondes, il subit une friction extrème qui provoque cette lumière.
Atmosfer onu yavaşlattı, tabi parçalanmasına neden oldu, sadece 5 sn içinde tamamiyle eridi ve tabi ve bilirsiniz aşırı sürtünme, ışık gösterisi yapar.
D'autres ont une soif extrème mais quand le liquide touche leurs lèvres il s'évapore.
Bazıları çok susamışlardır, ama su dudaklarına değer değmez buharlaşır.
Euh, crises psychotiques, rage irrationelle, violence extrème.
Ruhsal bozukluklar mantıksız öfke, ileri derecede şiddet.
C'est de l'information d'une extrème valeur, Morgan.
Bu çok değerli bir bilgi, Morgan.
Ouais, du saut extrème.
Evet, adam atlayıcıydı.
Ça peut paraître insensible à l'extrème d'envoyer la facture à une dame qui a été agressée par un de nos employés.
Çalışanlarımızdan biri tarafından tacize uğramış hanımefendiye fatura yollarsak umursamaz ve duyarsız konumuna düşeriz.
Et c'est génial mais tu n'as pas à aller d'un extrème à l'autre.
Bu harika, ama bir uç noktadan başka bir uç noktaya gitmek zorunda değilsin.
Il a passé du temps avec une milice d'extrème-droite. au milieu des années 80.
80'lerin ortalarında sağ görüşlü militanlarla vakit geçirmiş.
- Trop extrème?
- Çok mu aşırı?
Ils nous poussent vers l'extrème droite.
Bizi aşırı sağ görüşünü desteklemeye itiyorlar.
Voici un exemple extrème.
İşte büyük bir örnek.
Il est très connu là-bas, parce qu'il se présente aux municipales à l'extrème-droite.
Aşırı sağ parti milletvekili adayı olarak orada çok iyi tanınıyor.
- Qu'est-ce que tu dis? L'extrème-droite?
- Neler diyorsun?
C'est une exercice d'un extrème précaution dans cette zone.
Peki. Bu odanın içinde her yerde son derece dikkatli olun.
Imaginons qu'il y ait quelqu'un d'autre à ma place, mais qu'il soit plus extrème que moi.
Benim pozisyonum için başka biri var diyelim ama onlar benden daha radikallerdi.
- FILIP MULLER - Le "commando spécial" v iv ait dans une situation extrème
... çünkü nakil işlemi bayağı uzun sürmekte ve mahkûmların yüzde beş ila on arasında değişen kısmı yolda hayatını kaybetmekteydi,
Pour voir Le Choc de ces élèments A l'éxtrème, Cap sur L'Amérique Du Sud.
Bu güçlerin en uç noktadaki etkileşimlerini görmek için Güney Amerika'ya doğru yol alıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]