Translate.vc / French → Turkish / Fern
Fern translate Turkish
201 parallel translation
Il y a six semaines. Le 8 janvier, Mme Franklin, 382 Fern Avenue, New Rochelle, a signalé le vol de sa bague.
Yaklaşık altı hafta önce... 8 Ocak-Bayan Charles Franklin, 382 Fern Avenue, New Rochelle... olarak rapor edilmiş, çalınan bu yüzükle ilgili bilgiler.
Je fais un chèque pour Mlle Fern et nous partons, ma chérie.
Birazdan gideriz, tatlım. Özel ders için Bayan Fern'e çek yazmam gerek.
C'est la seule qui soit en or, et je l'avais méritée.
Bayan Fern'in verdiği tek altın madalya ve benim olmalıydı!
- Bonjour, Mlle Fern.
- Günaydın, Bayan Fern.
J'ai un mot à dire à Mlle Fern.
Bayan Fern'le konuşacaklarım var.
Je vous apporte votre chèque pour le dernier trimestre.
Bu arada Bayan Fern üç aylık ders ücretinizi takdim edeyim. İşte burada.
Son travail est-il toujours aussi parfait que ses révérences?
Bana doğruyu söyleyin, Bayan Fern her şeyde olduğu gibi kibarlık konusunda da bu kadar hassas mıdır?
Au cours du pique-nique annuel organisé par l'institution Fern, un enfant est tombé à l'eau et s'est noyé.
Öğle sularında Fern İlçesi okulunun yıllık geleneksel pikniği sırasında küçük bir çocuğun boğulduğu haberi geldi.
Voici d'autres détails sur la tragique noyade.
Fern Okulunda yaşanan boğulmayla ilgili ayrıntılar elimize ulaştı.
L'enfant est tombé en allant se promener sur la jetée.
Çocuğun Fern arazisinde bulunan terk edilmiş iskeleden suya düştüğü tahmin ediliyor.
- Entrez, Mlle Fern.
- Evet, tabii, Bayan Fern.
Au fait, dites-moi.
Bu arada Bayan Fern, size sormak istediğim bir şey var.
Mme Daigle a en effet vécu une tragédie affreuse.
Bayan Fern, Bayan Daigle trajik bir olay yaşadı.
Mlle Fern, qui me dédaigne, était cliente.
Bayan Fern dükkana gelir. Aşağılayıcı bakışlar atar.
Mlle Fern refuse de me dire où est la médaille.
Bayan Fern'e, Claude'un madalyasını sordum bana hiç bir şey söylemedi...
Mais vous en savez plus long que vous ne le dites, Mlle Fern!
Bir şeyler saklıyorsun. Bayan "Erimeyen Yağ" Fern.
Mlle Fern se teint les cheveux!
Bayan Fern saçını boyuyor.
Mlle Fern m'a dit bien des choses.
Bayan Fern bana her şeyi anlattı.
Je l'ai expliqué à Mlle Fern.
Yanılıyor. Yanıldığını Bayan Fern'e de söylemiştim.
Pourquoi n'as-tu pas avoué ça à Mlle Fern?
O halde bunu neden Bayan Fern'e söylemedin?
Mlle Fern ne m'aime pas.
Anneciğim, Bayan Fern beni hiç sevmiyor.
Je vais demander à Mlle Fern de venir.
Bayan Fern'i arayıp buraya gelmesi gerektiğini söyleyeceğim.
Vous avez battu le petit Daigle! Il a fallu l'arracher de vos mains!
Ormanda zavallı çocuğu dövmüşsün üç Fern kardeş elinden zor almış.
- ou à Mlle Fern.
- Ya da Bayan Fern'e.
Tu ne la donneras pas à Mlle Fern?
Bayan Fern'e vermeyeceksin, değil mi?
Non, je ne la donnerai pas à Mlle Fern.
Hayır. Vermeyeceğim.
Je téléphone tout le temps à Mlle Fern.
Telefonda Bayan Fern'e defalarca söyledim.
Joan Croyden était Mlle Fern,
Bayan Fern rolünde Bayan Joan Croyden.
Félix Ruber donne en anglais Red Fern : La Fougère.
Felix Ruber'in Redfern olduğunu anlayıverdim.
Mlle Dakota du Nord, Fern Mertz.
Bayan North Dakota, Fern Mertz.
Je suis sûr que Fern s'y plaira beaucoup.
Eminim Fern orayı sevecektir.
Fern?
- Ona Merle'nin annesinin adını verdik.
C'est sûrement Louise et Fern.
Herhalde Lousie ve Fern'dür.
Fern, peut-on avoir plus de pain?
Fem, biraz daha ekmek alabilir miyiz?
Voilà, Fern.
Al Fern.
M.Escobedo, ma mère Annette, Charlie et Fern Bennett, la mère de papa venue nous aider.
Bay Escobedo, annem, Annette, Charlie ve Fran Bennett Babamın annesi. Bize yardım etmeye geldi.
Merci d'avoir liquidé Fern.
- Fern'i temizlediğin için tekrar teşekkürler. - Anne!
Salut, Fern.
Merhaba, Fern.
Heureusement, Fern Mayo les a pris.
Ama, neyseki Fern Mayo odama uğradı.
Fern Mayo est une jeune fille sérieuse.
Fern Mayo, güvenilir bir hanım.
Vous devriez prendre exemple sur Fern Mayo.
Fern Mayo gibilerden öğreneceğimiz şeyler olabilir, değil mi?
Je suis Fern Mayo.
Benim adım Fern Mayo.
Tu es bien Fern Mayo?
Sen Fern Mayo'sun, değil mi?
Fern, il faut que tu sois honnête avec nous.
Fern, senden bize dürüst davranmanı istiyorum.
Fern est une grande fille, Julie.
Fern koca kız, Julie.
Fern, viens. Je vais te... ramener.
Fern, gel, seni evine bırakayım.
Allez Fern, dis ce que tu as entendu.
Hadi, Fern. Ne duydun, söyle.
Elle est morte, Fern.
O öldü, Fern. Öldü.
Il n'y a rien à cacher, Fern.
Saklayacak birşey yok, Fern.
Fern, arrête!
kes şunu!
Allons, Fern.
Hadi, Fern.