Translate.vc / French → Turkish / Ferris
Ferris translate Turkish
369 parallel translation
- Non, les Ferris!
- Hayır, Ferrislere gideceğiz.
Demande Ferris de ma part.
Ferris adında birini sor. "Beni Baker gönderdi" de.
Luckton à Ferris pour Charlie Baker.
Luckton, Ferris'ten Charlie Baker'ı arıyor.
J'aigis dans la réalité.
Ben gerçeklerle ilgilenirim. Ferris!
Ferris!
Ferris!
Dehors, Ferris!
Çık dışarı Ferris!
J'aimerais vous raisonner.
Meseleyi mantıkla çözmek isterim Ferris.
Et Ferris n'est pas le seul!
Ve sadece Ferris'le sınırlı olmayacak.
C'était comment?
NasıI bir histi, Ferris?
L'enseigne Ferris m'a remplacé un instant.
Asteğmen Farris bir kaç dakikalığına izin verdi, efendim.
Le haut-commissaire galactique Ferris est à bord afin de superviser la livraison des médicaments à Makus III.
Galaksi Yüksek Komiseri Ferris gemide, tıbbi malzemelerin Makus III'e olan naklini gözetiyor.
C'est moi qui commande, ici, M. Ferris.
Bay Ferris, burada komuta bende.
- Pourquoi pas la grande roue?
- Ferris tekerleğine ne dersin?
- La grande roue? - Oui.
- Ferris tekerleği mi?
Greg Hollander, la Grande Roue à midi.
Cort Ritcher ya da Greg Hollander, saat 12'de Ferris'in aracında olun.
"Une enquête de Mme Melville signée James Ferris et Ken Franklin."
"Bir Bayan Melville polisiyesi. Yazanlar James Ferris ve Ken Franklin."
Vous savez, Mme Ferris, je suis un piètre cuisinier.
Bir şey diyeyim Bayan Ferris, dünyanın en kötü aşçısıyım.
Quand Mme Ferris vous a dit que son mari avait été tué, vous êtes venu en voiture à LA, c'est bien ça?
Bayan Ferris size kocasının vurulduğunu söylediğinde Otomobile atlayıp Los Angeles'e döndünüz.
Deux auteurs policiers, Ken Franklin et James Ferris.
İki polisiye yazarı var ya, Ken Franklin ve James Ferris.
Personne n'a jamais entendu parler de James Ferris.
Hepsi James Ferris diye birini duymadık dediler.
Au domicile des Ferris à Los Angeles.
Los Angeles'te Ferris ailesinin evine yapılmış.
Mme Ferris et vous parliez tellement de cet endroit, ça avait l'air tellement beau.
Siz ve Bayan Ferris buradan o kadar bahsettiniz o kadar övdünüz ki.
Quand Mme Ferris m'a dit que vous n'écriviez pas un mot et que son mari faisait tout le travail...
Bayan Ferris bana sizin yazıma hiç katkınız olmadığını kocasının tüm yazımı yaptığını...
Et Ferris?
Ferris nerde?
Ferris! Ferris!
Ferris!
Ferris.
Ferris.
FERRIS et GORRA VOITURES NEUVES ET D'OCCASION
FERRlS ve GORRA YENİ ve KULLANlLMlŞ ARABALAR
Nick, Chaz, salut.
Merhaba Nik, Chaz. Rob Ferris.
Rob Ferris.
- Selam.
- Quoi? - Mais regarde-le, chéri!
- Ferris'e bir baksana.
Ferris?
Ferris'e mi?
Qu'est-ce qu'il y a, Ferris?
- Neyin var, Ferris?
Le frère du petit ami de la soeur de ma copine connaî un mec qui sort avec une nana qui a vu Ferris tourner de l'oeil hier soir.
En iyi arkadaşımın kız kardeşinin arkadaşının erkek kardeşinin kız arkadaş Ferris'i, dün gece, 31 Flavours'da bayılırken görmüş.
Je me sens complètement nase, Ferris. Je peux pas bouger.
- Kötüyüm, hiç bir yere gidemem.
Ferris est à la maison, souffrant.
Ferris evde ve hasta.
Savez-vous aussi, Madame Bueller, que Ferris n'a pas une assiduité... que nous dirions... exemplaire.
Ayrıca haberiniz varmı ki Ferris'in daha önceki yoklamaları hiç de tatmin edici değil.
À mon avis, Ferris ne prend pas ses études au sérieux.
Ferris, akademik gelişmesini hiç de ciddiye almıyor.
Si Ferris pense qu'il peut terminer le mois en roue libre et obtenir son diplôme, il fait une grave erreur.
Eğer Ferris bu şekilde devam ederek mezun olabileceğini sanıyorsa, yanılıyor.
Je vous assure, M. Rooney, que Ferris est à la maison, très malade.
Bay Rooney, Ferris evde ve çok hasta.
Mais je vous assure que Ferris est véritablement gravement malade.
Ama sizi temin ederim ki, Feris çok hasta.
Un mec en bio disait que si Ferris claque, il fera don de ses yeux à Stevie Wonder.
Duyduğuma göre Ferris ölünce, gözlerini Stevie Wonder'a bağışlayacakmış.
- À qui il parle? - À Ferris Bueller, tu le connais?
- Ferris Bueller, tanıyor musun?
Il ne manquerait plus que 1 500 disciples de Ferris Bueller envahissent le lycée.
Bu koridorlarda, 1,500 Bueller taraftarının koşuşturmalarını görmek istemiyorum.
Je la vois avec Ferris Bueller assez fréquemment.
Kendisini Ferris Bueller ile beraber sık sık gördüm.
Vous inquiétez pas, c'est Ferris Bueller, ce petit con.
Merak etme, bu Ferris Bueller.
Ferris Bueller est sur la deux.
- Ferris Bueller ikinci hatta.
Bueller, Ferris Bueller.
Bueller. Ferris Bueller.
Il est allé chercher ses instruments.
Ferris!
Salut, Ferris, ça va?
Selam, Ferris, nasılsın?
- Je t'adore.
- Ferris, seni seviyorum, oğlum.
Ici, Ferris Bueller.
- Ed Rooney'nin Bürosu. - Ben, Ferris Bueller.