Translate.vc / French → Turkish / Fiction
Fiction translate Turkish
1,534 parallel translation
Les innocents souffrent, les coupables sont libérés, et réalité et fiction semblent être interchangeables.
Masum olan acı çekti, suçlu serbest bırakıldı. Gerçekle kurmacaysa gayet yer değiştirebilir.
Un crédule comme toi peut écrire autre chose que de la fiction?
Her şeye inanan biri nasıl oluyor da roman yazarı olabiliyor?
Quatre superbes héros dans une nouvelle série de science-fiction, avec Nick Marlowe dans le rôle du caustique Colonel Danning.
4 muhteşem kahraman yeni sıradışı bilimkurgu dizisinde. Başrollerde Nick Marlowe, alaycı Albay Danning rolünde.
Bon Dieu, 10 saisons, sept Saturn Awards pour la meilleure série télé de science-fiction. Qui l'eût cru?
10 sezon, 7 Satürn En İyi Kablo ya da Sendika Bilimkurgu Dizisi Ödülü, kim tahmin edebilirdi ki?
Merci, vieux. La science-fiction est une métaphore existentielle.
Bilimkurgu, varoluşsal bir benzetmedir.
Isaac Asimov a dit : "Les histoires de science-fiction peuvent sembler futiles aux critiques aveugles et aux philosophes, mais l'âme même de la science-fiction, son essence est devenue cruciale pour notre salut, si nous devons être sauvés."
Isaac Asimov'un söylediği gibi,... her bir bilimkurgu hikayesi şimdiye kadar önemsiz görünmüş olabilir, at gözlüğü takmış eleştirmenlere ve bugünün filozoflarına, fakat bilimkurgunu esası, özü kurtuluşumuzda hayati önem taşır, eğer bir gün kurtulacaksak.
- C'est une fiction qui l'a déclenchée.
Ki bunlar oraya gitmemiz için yapılmış bir senaryoydu.
Et ça, je pense que c'est... Ça peut paraître simpliste et de la science fiction, mais c'est ce que c'est en réalité.
Bu bize aşırı basitleştirilmiş ya da bilim kurgu gibi geliyor olabilir ama gerçeğin ta kendisi.
Oui, une fiction sera toujours une fiction.
Evet, kurgu her zaman kurgu olarak kalacaktır.
Le salon triannuel des comics et de la science-fiction. se déroule à Santa Barbara ce Week-end.
Üçüncü-Geleneksel Çizgi roman ve Bilim-Kurgu Kongresi bu hafta sonu Santa Barbara'da.
- Médium? Bienvenue! Mesdames et messieurs, fans de science-fiction, nous avons une surprise spéciale pour vous aujourd'hui.
Bayanlar baylar bilim kurgu hayranları günü özel olayı,
- Ce bouquin sera une fiction.
- Roman olarak bastıracağım.
Comme dans la science-fiction?
Bilimkurgu gibi mi?
Un évènement trop traumatique, trop violent, ou même trop joyeux, réduit notre réalité en miettes. Il faut le transformer en fiction.
Eğer bir şey son derece travmatikse, şiddetliyse veya haz doluysa bizim bütün gerçekliğimizi paramparça eder ve sonuç olarak kurgulamak zoruna kalırız.
Un des thèmes de la science-fiction est celui de la machine du Ça, un objet qui a la capacité de matérialiser directement, de réaliser sous nos yeux, nos rêves, nos désirs et nos sentiments de culpabilité les plus secrets.
Bilim kurgu filmlerindeki başlıca ilginç motif id makinasıdır. Yani bizden önce bizim içimizi,... bütün rüyalarımızı, arzularımızı hatta suçlu duygularımızı doğrudan bir şekilde canlandıran, cisimleştiren bir sihir kapasitesine sahip olan bir nesne.
C'est une longue tradition dans les films de science-fiction, mais le film qui traite de cela est Solaris, d'Andrei Tarkovski.
Bu bilim kurgu filmlerinin uzun zaman bir geçmişi vardır. Fakat id makinasıyla ilgili esas film Andrei Tarkovsky'nin..
Le mystère est que, même si on sait que ce n'est qu'une fiction, cela nous fascine tout de même.
Bir kurmaca, bir sahne olduğunu bilmemize rağmen bizi hala cezbetmesi enteresandır.
L'illusion fondamentale d'aujourd'hui n'est pas seulement de croire en ce qui n'est qu'une fiction, de prendre la fiction trop au sérieux.
Bugün bizim temel yanılgımız ; kurmacalara inanmamız, onları fazla ciddiye almamız değildir.
C'est, au contraire, de ne pas prendre la fiction suffisamment au sérieux.
Aksine ; kurmacayı yeterince ciddiye almamamızdır.
Le prétexte de la fiction nous permet d'incarner l'être que nous sommes vraiment.
Bizim gerçekte ne olduğumuzu göstermek için mazeret olarak bir kurmacaya ihtiyacımız vardır.
Si vous cherchez ce qui, en réalité, est plus réel que la réalité elle-même, regardez du coté de la fiction cinématographique.
Eğer gerçeğin içinde ne olduğuna bakıyorsanız, yani gerçeğin kendisinden daha gerçek olan şeyin ne olduğuna bakıyorsanız, sinemanın içindeki kurmaca evrene bakın.
C'est de la pure fiction.
Bu birinci sınıf bir kurgu Shawn.
De la science-fiction.
- Metafor yok mu? - Bu bilim kurgu.
De la fiction est née la réalité.
Bu, kurgudan gelen gerçektir.
Oui. La fiction et la réalité...
Evet, tüm gerçekler ve kurgu.
Celui qui agit est une simple fiction ajoutée l'acte.
Eylemi yapan, eyleme eklenen bir kurgudan başka bir şey değildir. Eylemse...
Ça et le monstre du Loch Ness, le réchauffement planétaire, l'évolution et d'autres concepts de fiction.
Bu, bir de Van Gölü canavarı, küresel ısınma, evrim, ve diğer kurgusal kavramlar.
Il semble être obsédé par le roman de science-fiction écrit par David Hansberry dont le titre est "Empty Planet".
David Hansberry'nin bilim kurgu romanın "Boş Gezegen" e takıntılı biriymiş gibi görünüyor.
Vous... vous... vous vivez dans ce roman, vous êtes en pleine fiction.
Bu bir savaş değil... Sen,.. sen bir romanı yaşıyorsun,.. Bir kurgunun içindesin.
C'est un roman très en vogue en ce moment dans le milieu de la science-fiction.
Satıcıya göre,.. ... bu kitap bilim kurgu bölümünde oldukça popülermiş.
Mais "Empty Planet" est une fiction.
Ama "Boş Gezegen" bir fantazi.
Kenneth, ce livre n'est qu'une fiction.
Kenneth,.. ... bu kitap bir kurgu.
JJ, la science fiction est beaucoup plus profonde que tu ne peux l'imaginer.
J.J, bilim kurgu düşündüğünden çok daha derin bir şeydir.
360 pages de pure fiction.
360 sayfalık bir kurgu.
Mais toi tu parles des personnages de fiction.
Onlar hayali kahramanlar.
Il y a une raison pour qu'ils appellent ça de la fiction, DiNozzo.
Ona kurgulama denmesinin bir sebebi var, DiNozzo.
Pour la dernière fois, "Deep Six" est une fiction.
Son yazdığım derin 6 kitabı bir kurgudan ibaret.
Une fiction basée sur nous, oui?
- Bizi kurguladın yani?
Deep Six est un travail de pure fiction.
Derin altı tamamen hayal ürünü bir roman!
Le public ne m'assimilera pas à la fiction.
İzleyiciler her şeyin bir oyun olduğunu bilecek. Çünkü rol çok zor.
Ok, écoutez : vous savez comment dans les films de science-fiction, ils mettent les astronautes en hibernation pour que leur voyage paraisse plus court, ok?
Şu uzay filmlerinde astronotların yolculuğu kısa hissetmelerini sağlamak için dondurulması olayını biliyorsunuz değil mi?
Eugène, je ne suis pas totalement fermé à la science-fiction, mais...
Eugene, bende bilim kurguya biraz açığım ama...
Celui de Pulp Fiction est plutôt cool.
harika... Ucuz Roman'daki kısım bayağı güzeldi.
Comme une scène tirée d'une oeuvre de science-fiction, le sporophore du Cordyceps perce la tête de la fourmi.
Adeta bir bilim-kurgu hikâyesi gibi Cordyceps'in meyve veren gövdesi karıncanın kafasından fışkırıyor.
En seconde, j'ai eu une petite phase science-fiction.
Bütün bunları nerden biliyorsun? 10. sınıfta ufak bir bilim kurgu merakım vardı.
J'ai écris quelques uns de ces rêves sous forme de... fiction.
Bu rüyalarımın bazılarını kurgusal şekilde yazdım.
Sauf les tordus qui écrivent une fiction lesbienne sur moi et Bea Arthur.
Ben ve Bea Arthur için kurmaca lezbiyen öyküleri yazan birkaç sapık hariç.
Une fiction nécessaire, j'en ai peur.
Gerekli bir kurguydu, korkarım ki.
Depuis Pulp Fiction *, un pistolet pointé sur moi en voiture me rend nerveux.
Pulp Fiction'dan sonra bir arabada bana silah doğrultulması beni tedirgin ediyor.
Un classique de science fiction?
Bilimkurgu klasiği.
Passons une nuit d'enfer ensemble. C'est tellement Pulp Fiction.
Tam Ucuz Roman'daki gibi.