Translate.vc / French → Turkish / Finance
Finance translate Turkish
1,413 parallel translation
Je ne lui ferais pas confiance, après tout, il finance secrètement le mouvement néo-marxiste.
Bu herife güvenmezdim çünkü bazı Neo-Marksist gruplara gizlice para yardımı yapıyor.
Si ce n'est que vous êtes dans la finance.
Bankacılık işindeymişsin.
Je ne suis pas un sorcier de la finance comme vous, mais je dirige une petite entreprise avec succès depuis plus de six ans.
Ben, senin gibi maliye dehası olmayabilirim ama küçük bir işi yaklaşık 6 yıldır başarıyla yürütüyorum.
- Pensent-ils qu'il finance les attaques?
Ruslar, bu saldırıları onun finanse ettiğini mi düşünüyorlar?
On serait géniaux dans un magasin de glaces. De plus, j'étudie l'économie maintenant alors je peux me charger du côté finance.
Şu anda ekonomi dersi alıyorum, işin mali tarafını yürütebilirim.
qui, Hum, qui finance tout ceci?
Kim... Tüm bunları kim ödüyor?
On peut te la récupérer. Moyennant finance.
Ücreti mukabili onu sana bulabiliriz.
Comme tu le sais, je vais à New York pour la journée, présenter notre branche au nouveau Directeur Financier.
Şirkette yeni * CFO'ya sunum yapacağım. ( * Chief Finance Officer )
Ca sert à ça une fête, fais-toi un nouvel ami. On ne sait jamais, ça pourrait être une star Hollywoodienne, ou un as de la finance.
Partiler yeni insanlarla tanışmak içindir.... yoksa bir bankacıyla mı tanışacağını bilemezsin.
- Branson Rose finance les fouilles?
- Branson Rose bu kazıya maddi destek mi veriyor?
Quel genre de boulot vous faites? De la haute finance.
- Ne tür bir iş yapıyordunuz?
C'est un diplomate saoudien, et il finance d'importantes organisations terrorristes.
Suudi hükümeti için çalışan bir diplomat. Aynı zamanda büyük terör örgütleri için kaynaklar sağlıyor.
La fondation qui nous finance n'est pas au mieux.
- Personelin durumu ne? - Kısıtlı.
Et dans la finance, vous vivez et vous mourez par vos décisions.
Özellikle finans sektöründe kararlarınız sizi öldürür ya da yaşatır.
Ils contrôlaient le monde de la technologie, de la finance et de la défense.
Teknoloji, finans ve savunma sektörlerinin tümünün kontrolünde ortaya çıkıyorlardı.
Dennis Dutton? Karen a couché avec lui pour qu'il finance votre restaurant.
Karen senin restorana para bulmak için yattı onunla.
Il travaille dans la finance.
Finans sektöründe çalışıyor.
Il s'appelle le Centre mondial de la finance.
Adı Dünya Finans Merkezi.
"La loterie finance les attentats kamikazes."
"İntihar Bombacıları Loto Tarafından Finanse Ediliyor." Şuna bak.
Elle ne va pas faire carrière dans la finance.
Yatırım bankacısı olacak değil ya.
Je bossais dans la finance et j'ai été mêlé à un délit d'initiés.
O zaman finansta çalışıyordum ve bazı beyanları zamanında duyurmayı atlamışım.
La finance est un domaine très lucratif.
Finans sektörü çok iyi kazanç sağlıyor.
On croirait n'importe quoi tant que ça finance...
Finansman için her şeye inanabilirdik...
En finance, il a été annoncé, tôt ce matin que le promoteur milliardaire Thomas Carrier avait signé le contrat pour construire des tours jumelles dans Manhattan.
Ekonomi haberleri. Manhattan'daki gökdelenlerin ihalesini milyoner müteahhit Thomas Carrier'ın aldığı açıklandı.
Je sens que je mérite un prix Pulitzer, même si je n'ai publié qu'un seul livre que j'ai financé moi-même.
Parasını cebimden vererek bastırdığım... tek bir kitabım olduğu hâlde Pulitzer Ödülü'nü hak ettiğimi biliyorum.
ouais, mais c'est pas encore financé.
Evet abi. Hâlâ ödenmedi.
Un an plus tard, Reisner a recommencé, financé par le ministère de la Défense.
Bir yıl sonra, DOD'nin verdiği gizli bir fonla Reisner yeniden işe başladı.
J'espère que mon argent a financé un projet plus utile.
Umarım paramla yaptığınız şey neyse faydalı olmuştur Bay Tesla.
Dites-moi que les grands du pétrole n'ont pas financé votre campagne.
- Lütfen yerinize dönün! Seçim kampanyası harcamalarınızın kaynaklarının petrol şirketleri olmadığını söyleyebilir misiniz?
Il a financé des publications proséparatistes.
Ayrılıkçıların amaçlarını destekleyen çeşitli yeraltı radikal yayınlarının başlamasında, para yardımında bulunmuş.
C'était co-financé par Miramax et là, paf, Miramax s'en va on doit de l'argent, et Jamie Kennedy ne sait même pas skier.
Miramax'ın eş finansmanıydı ve "püff", Miramax gitti. Şu anda hala kancaya asılıyız ve Jamie Kennedy'e patladı, ki kar kayağı bile yapamaz.
Il a financé l'attaque contre quatre night-clubs de Bali l'année dernière.
Geçen yıl Bali'deki gece kulübüne yapılan saldırıyı o finanse etmişti.
Tu penses vraiment que l'association des fermiers et la coopérative et tous les autres qui t'ont financé ne vont pas te demander des services?
Gerçekten çiftçiler birliğinin, rotary klübünün ve sana para veren diğerlerinin senden hiçbirşey istemeyecegini mi düşünüyorsun?
Comment il fonctionne, comment il est financé.
Yürütülmesinde, finanse edilmesinde.
Okay, elle a dit qu'ils étaient financé par des brevet medicaux, exact?
Pekâlâ, ilaç patentleri kaynak sağlıyormuş, değil mi?
J'ai financé des douzaines de projets de recherche secrets. Des études de phase 1 avec des drogues de classe A. Des tests réprouvés partout.
Arka planda olan düzinelerce projeler finanse ettim bunlardan biri A sınıfı uyuşturucu kullanımı çalışmasıydı.
Il dit avoir financé des labos illégaux.
Yasadışı araştırma kanallarına girme izini vardı.
Ce n'est peut-être pas Blanchard qui a financé ce déménagement.
- Taşınmasını karşılayan, Blanchard olmayabilir.
Si Jordan était là, il changerait d'avis s'il savait que tu as financé une attaque contre le gouvernement.
Shawn haklıymış demek. Kızdın.
Ce projet est co-financé par un "étranger".
Bu proje, bir "yabancı" ile ortak finanse ediliyor.
Oui, comme ça on aurait de quoi assurer un renouvellement du parc informatique, mais ce serait auto-financé par une hausse d'efficacité, sans parler de nous épargner... d'inutiles triples exemplaires.
Evet, şimdi biz bilgisayar donanımlarını yükseltmek için biraz masraf etmeliyiz, fakat bu harcama tamamen verimliliği artırmak için yapılmış olucak, Bizi üç kopya halinde formları... doldurma zahmetinden kurtarmasından söz bile etmiyorum.
Il y tenait le premier rôle et a financé son association en désignant les poulets Mannleigh comme exemple type de tout ce qui est mauvais dans l'industrie de l'abattage.
Mannleigh Tavukçuluk karşıtı bu filmde hem oynamış hem de filmi finanse etmiş. Onları bu katliam işindeki tüm yanlışların kaynağı gibi göstermiş.
Comment est-ce financé?
Bunun bedeli nasıl ödenir?
- Qui les finance?
- Onları kim finanse ediyor?
Bon sang, sucre d'orge, quand j'ai financé cette opération, je pensais te voir plus, pas l'inverse.
Kahretsin, buraya yatırım yaptığımda, seni daha fazla göreceğimi düşünmüştüm, daha az değil.
Il y a 2 semaines, on avait un camion qui allait tout droit aux Everglades, financé par elle, pour qu'il explose dans l'usine nucléaire.
İki hafta önce parasını onun ödediği bir kamyon nükleer santrali patlatmak için Everglades'e gidiyordu.
Financé par Choi Joon-hwan, Lee Sam-yong
Yatırım : Choi JoonhWan Lee Samyong
C'était un projet secret, financé par la NASA.
NASA tarafından finanse edilen gizli bir projeydi.
Un contractant surtout financé par le gouvernement, et, malheureusement pour nous, ils fabriquent nos transmetteurs sous-cutanés.
Genelde hükümete çalışırlar, ama, ne yazık ki bizim için deri altı vericiler üretiyorlar.
J'étais financé en secret par un groupe de visionnaires, de grands humanistes,... Latnok.
Latnok diye bilinen ileri görüşlü ve yardım sever gizli bir grup tarafından destekleniyordu.
faire un film c'est partir en guerre, et comme on l'a tous appris, on ne part pas en guerre sans s'être préparé et mal financé.
Ve hepimizin öğrendiği gibi savaşa Hazırlıksız ve parasız girilmez.