English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Flair

Flair translate Turkish

329 parallel translation
Il faut du flair, de la chance.
İçgüdü gerekir. Şans gerekir.
Vous avez un sacré flair.
Burnunuz iyi koku alıyor.
Asta, du flair, hein?
Asta, çalıştır burnunu.
Pas besoin, j'ai du flair pour ça.
Görmeme lüzum yok. Çalışkan insanı gözünden tanırım.
C'est instinctif, chez lui. Il a du flair pour ces choses-là.
Onun böyle olaylara karşı anlaşılmaz bir içgüdüsu var.
Ils ont du flair pour ça.
Her zaman anlarlar. Yalnızca işin doğasından bile tahmin ederler.
Je l'ai vu travailler. Certes, il a de la personnalité et du flair.
Gösterisini izledim ve seni tasdikliyorum kişiliği ve yeteneği var.
- Vous avez du flair. - Ne le laissez pas vous déstabiliser.
- Burnun tazınınkinden farksız.
Il a du flair.
Altıncı hissi kuvvetlidir.
Je ne manque pas de flair.
Ne düşündüğünü asla bilemezsin.
J'ai du flair pour ça.
Elimde karlı iş olunca anlarım.
À moi, si. Il faut avoir du flair, distinguer les bons des mauvais.
Bir anlaşma iyi mi, kötü mü kokusunu alabilmek için önce bir burnun olacak!
Là, il a manqué de flair.
Bu sefer yanlış araba seçti.
Vous avez vraiment le flair pour le pire.
Bay Emery, siz tiyatrocu olmalıymışsınız.
Vous avez déjà résolu des affaires compliquées avec un flair remarquable.
Geçmişte de çok güç vakalarla karşılaştın..... ama hepsinin sırrını hünerle çözdün.
Je dois dire qu'il a du flair.
İtiraf etmeliyim : Burnu iyi koku alıyordu.
Les filles ont du flair. Je m'en doutais aussi.
Başından beri şüpheleniyordum.
Mais j'ai du flair.
Fakat birşeyler hissedebiliyorum.
Elle doit avoir un sacré flair.
Ne gibi?
Tu as du flair.
Sen de her şeye burnunu sokuyorsun.
Mon flair me dit quand vous mentez.
Bu burun söylediğin yalanlarını kokusu alabiliyor.
Ce flair fera de moi un jour un commissaire de Police.
Bu burun beni Polis Komiseri yapacak.
Mettez votre flair au service de M. Gondo.
Bay Gondo'nun hürmetine, birer hafiye gibi hareket edin.
Mon père a du flair.
Babam kokusuyla tanınır.
Pas beaucoup de flair!
Pek yaban köpeğine benzer yanı yok.
Un pilote se fie à son flair, non?
Bir pilot kendi kararlarını verebilmeli.
Elle a eu du flair.
GErçekten iyi bir tercih.
C'était étonnant, comme on arrivait à identifier ces gens... et leurs désirs, juste au flair.
Bu insanları, ve arzularını burnunuzla anlayabilmek inanılmaz bir şeydi.
Idéfix! Il nous a retrouvés grâce à son flair.
Dogmatix burnu sayesinde bizi izlemiş, öyleyse yolu bulabilir.
Elles ont le flair des chiens. Je savais que tu ne réussirais pas.
Onlar bir hayvanın içgüdülerine sahip, bu yüzden tuzağa düşmeyeceğini biliyordum.
Mon flair me dit que ce coup-là c'est le bon poisson qui mord.
İçimden bir ses bu defa gerçek balık vurdu diyor.
Suivant mon flair, j'ai passé plusieurs mois à Buenos Aires en tant que Blind Pew, puis ai traversé le Canal de Panama en tant que Winnie.
İyi akşamlar. Odun Partisi olarak mevcut yerel yönetim yasa tasarısını çok zayıf buluyoruz.
Comme vous le voyez, mon flair me guide là où il y a de l'argent.
Gördüğünüz gibi, Benim burnum paranın kokusunu alır.
Mais pour l'argent, j'ai du flair!
Ama Burnum para kokusu alıyor.
Mais mon flair m'a trahi.
Ama burnum bana ihanet etti.
Il a pris la passe. Il marche au flair.
Ben Morongo, yolundan gideceğim, hiç tereddütsüz.
C'est mon flair d'aveugle qui me le dit.
Ne derler bilirsin... kör birinin sezgileri.
J'ai un bon flair.
Yine bir leş kokusu ile beraber.
C'est un bon avocat. Et il a du flair pour la publicité.
- Evet, öyle iddialı, akıllı ve iyi bir avukat.
Aprês une guerre, il ne te faut pas de la logique, mais du flair.
Savaştan sonra, mantıktan çok içgüdüye ihtiyacın olacak.
Nous autres, nous avons du flair pour ces choses-là.
Benim gibiler böyle şeyleri hissederler.
Fiston, t'as beaucoup à apprendre sur le flair et les odeurs.
Bu başka bir şey. Evlat, koklamak ve koku almak hakkında öğreneceğin çok şey var.
J'ai assez de flair pour trouver mon chemin.
Koklayarak geri dönüş yolunu bulabilirim.
Je peux utiliser mon flair?
Burnumu kullanabilir miyim?
Vous avez un grand flair pour les relations spatiales.
Bu konuda oldukça özel bir kabiliyetiniz var.
J'ai autant de flair qu'un chien.
Köpek gibi kokusunu alabiliyorum.
LE QUATRIÈME HOMME
"Dördüncü Adam" Çeviri : Flair 24.02.2011
Nous avons du flair pour éclaircir tout mystère.
Gizemleri çözmek için varız, Şaşkına düşürmesine aldırmayız. Hepsini bulup çıkaracağız, Geriye şüphe bırakmayacağız.
- Oui, ton flair!
- Evet, burnun!
On a eu du flair.
- Yoktu.
Je témoignerai avec mon ouïe et mon flair.
Kulaklarım ve burnum hepinizinkilerden daha keskin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]