English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Fleurs

Fleurs translate Turkish

8,978 parallel translation
J'ai décidé de vous embaucher, parce que je ne pouvais pas faire confiance aux coeurs et aux foies des fragiles fleurs anglaises qu'ils m'ont donné comme agents.
Sizinle iş yapmayı tercih ettim,... çünkü artık bana dedektif olarak verilen İngiliz dönmelerin ve süslü tiplerin,... kalplerine ve ciğerlerine güvenim kalmadı.
J'ai déjà payé pour les fleurs, le gâteau, le smoking.
Hatta çiçeğin, pastanın ve smokinin parasını çoktan ödedim.
Ce sont mes fleurs.
Onlar benim çiçeklerim.
Et des fleurs?
Çiçekler ne dersin?
J'avais acheté une nouvelle robe... avec des fleurs jaunes, comme une robe de pique-nique.
Giymek için yeni bir elbise almıştım. Sarı çiçekli. Yazın giyilen piknik elbiseleri gibi.
La vie sexuelle des fleurs.
Çiçeklerin seks hayatları.
Les fleurs fleurissent partout, Dr Winter.
Çiçekler her yerde tazelenebilir Dr. Winter.
La fille des fleurs, répands-les. Les mariés, avec moi.
Damatlar benimle gelsin.
Aujourd'hui ce n'est pas à propos des fleurs ou du superficiel.
Bugün çiçeklerin ve yüzeysel şeylerin önemi yok.
La fille aux fleurs, bouge ces pétales.
Çiçekçi kız, yaprakları dökmeye başla.
Envoyons la fille aux fleurs avant qu'elle ne devienne une ado.
Çiçekçi ergen olmadan çiçekçi kızı gönderelim.
J'étais dans le bois... à cueillir des fleurs pour le monument de Ma Petite.
Ma Petite'nin mezarı için ormana çiçek toplamaya gitmiştim.
Le corps se décomposera... et donnera vie aux fleurs.
Vücudu çürüyecek ve bu çiçeklere hayat katacak.
Nous avons une réunion pour le roulement des fleurs à l'église.
Kilise çiçeklerini organize etmek için bir toplantı yapıyoruz.
Abbs, on a pas besoin que les fleurs soient sur le trottoir quand il descendra de la voiture.
Abbs, arabadan çıktığında, kaldırım kenarında çiçekleri tutmamız gerekmiyor.
À propos de son magasin de fleurs, et même de ton divorce.
Onun çiçekçi dükkanını batırdığını, senin boşanmanı.
Non, j'ai raté son anniversaire et quelqu'un d'autre lui as envoyé des fleurs.
Hayır, doğum gününü unuttum ve başkası ona çiçek göndermiş.
Des fleurs et du café.
Yabani çiçekler ve kahve.
J'ai ramassé quelques fleurs.
Çiçek toplamıştım.
Si mon empereur pouvait manger des fleurs et contrôler les Mongols... je serais ravi de lui servir tout un jardin.
Eğer İmparatorum çiçek yiyip, Moğolları kontrol edebilseydi... Ona seve seve bahçede hizmet ederdim.
Des fleurs?
Çiçek mi?
J'ai une maison remplie de fleurs, des textes romantiques interminables.
Romantik mesajlar ve çiçeklerle dolu bir evde yaşıyorum.
Ah, fleurs précieuses.
Benim narin çiçeklerim..
Tu sais, est-ce que je peux te faire remarquer que lorsque nous étions à Cabo, tu n'avais pas l'air de te préoccuper de toutes les fleurs...
Hatırlatmak gerekirse..... biz Cabo'da iken.. .. bu çiçeklere pek aldırış eden bir halin yoktu...
♪ les fleurs du printemps ♪
# Baharın çiçekleri #
Sauf un avocat avec des fleurs.
Hımm, çiçekle gelen bir avukat dışında.
- Les basses terres à l'est d'ici sont connues pour ses fleurs bleues de Puschkinia qui poussent au printemps.
- Buranın doğusunda baharda açan Puschkinia çiçekleriyle bilinen alçak bölge.
Tu savais que c'était aussi une plante à fleurs?
Aynı zamanda çiçek açan bir bitki olduğunu biliyor muydun?
Il y avait des fleurs sous les combles?
Girişte çiçekler falan var mıydı?
J'ai apporté les fleurs, mais il n'y avait personne.
Çiçekleri getirmiştim ama kimse yoktu.
Des fleurs.
- Taze çiçekler.
Des fleurs.
Çiçekler...
Il vendait des fleurs.
Çiçek satıyordu.
L'homme de l'hôtel... qui demandait des fleurs.
Oteldeki çiçek isteyen adam gibi.
Des fleurs des pauvres dès qu'il devient riche?
Zengin olur olmaz fakirlerden çiçek mi?
- Les fleurs meurent.
- Çiçekler ölür gider.
Des fleurs pour moi.
Benim için çiçekler.
Je cherche des fleurs qui disent
Hapishaneden yeni çıktım, benden nefret etmeyi bırakın, diyecek bir şey arıyorum.
Ce n'est pas avec des fleurs et des bannières "bienvenue à la maison".
Hoş geldin pankartları ve çiçekler yok ama.
Je n'ai pas pu envoyer des fleurs donc je me demandais si je pouvais faire un don pour les coûts du service.
Çiçek gönderememiştim. Cenaze masrafına destek olabilir miyim merak ediyordum.
Tu pourrais lui offrir des fleurs.
Bilmiyorum. Ona çiçek verebilirsin.
Est-ce que vous apportez des fleurs à un patient pour atténuer le choc d'un diagnostic terminal?
Uç derecede belirtileri olan bir hastayı fazla üzmemek için mi çiçek getiriyorsunuz?
En parlant de partager les choses qui nous appartiennent, il y a un visiteur qui apporte des fleurs à ta fiancée pendant que nous parlons.
Senin olan bir şeyi paylaşma konusu açılmışken biz konuşurken nişanlına çiçek getiren bir ziyaretçi bey var.
Jolies fleurs.
- Güzel buket.
Leila me fait déja assez chier comme ça. Pendant que tu vas acheter des fleurs à cette merde, je commence à ressembler à une fiotte qui ne peut pas la lever.
Sen bu şerefsize çiçek alırken ben tetiği çekemeyen bir ödlek gibi görünmeye başladım.
Tu penses que ces fleurs se sont achetées toute seules?
Şu çiçekler kendi kendine mi geliyor sanıyordun?
Et ça disait que les arbres ont des fleurs, puis, elles se transforment en fruits, en graines ou en noix, c'est ça?
Orada ağaçların tomurcuklandığını, onların da meyve, tohum veya yemiş olduğu yazıyordu. - Pekala.
- Ces arbres ont des fleurs et des noix.
- Bu ağaçlarda hem tomurcuk var hem de yemiş. Evet.
Merci pour les fleurs.
Hayır, ben teşekkür etmek istedim.
Tu es la fille des fleurs.
- Sen çiçekçi kızsın.
Des fleurs, chaque jour.
Her gün taze çiçekler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]