Translate.vc / French → Turkish / Foreign
Foreign translate Turkish
42 parallel translation
Mais les deux Anglais aussi ont nié l'avoir vue. "N'escaladez jamais une barrière sur laquelle vous pouvez vous asseoir" dit le Foreign Office.
Ama bana şu iki İngiliz yolculardan bahset. Onlarda gördüklerini inkar ettiler? İngiliz diplomasisi doktor
J'ai été membre de la société théâtrale du Foreign Office.
Yabancılar Ofisi Opera Topluğunun üyesiydim.
J'ai même joué le Grand Patron devant les membres du Foreign Office!
Bir keresinde Dışişleri Bakanı Ko-Ko'ya Pooh-Bah oynadığımı biliyor musunuz?
Si j'arrivais au Foreign Office avec une autre voiture, cela sèmerait la pagaille.
Çok naziksiniz sevgili dostum. Londra arabam sokağın biraz aşağısında, kulübümde ayrıca Dışişleri'ne yabancı bir araçla gidersem kafaları karıştırabilirim.
Le Foreign Office a confirmé la visite prochaine du Ministre Britannique des finances Sir Harold Clark.
Dışişleri Bakanlığı, İngiliz Hazine Bakanı...
- Ils se plaindront au Foreign Office.
- Dışişleri Bakanlığı'na şikayet ederler.
J'ai dû appeler le Foreign Office.
Dışişleri Bakanlığı'nı aramak zorunda kaldım.
Ils t'ont dit, au Foreign Office, que j'avais démissionné?
Dışişlerinden söylediler mi? Emekliye ayrıldığımı...
Le Foreign Office s'est davantage préoccupé de protocoles, à savoir si le 1er ministre de Tombouctou doit passer devant le roi du Congo!
Dışişleri Bakanlığı'nın sorunu şu ki, protokolde Timbuktu başbakanının Ongo-Bongo kralından önce gelip gelmediğine karar vermek çok uzun sürüyor.
Je déjeunais chez lui, hier, et il était de votre avis concernant le Foreign Office et sa passion pour le protocole!
Ama dün onunla öğlen yemeği yediğimde Dışişleri Bakanlığı'nın protokol tutkusu hakkında, o da yaklaşık sizin gibi konuştu.
Un cargo militaire étranger.
Foreign Military One.
UN CORPS ÉTRANGER
A Foreign Body
elles viennent de Dressner Foreign Motors.
Her biri Dressner Otomotiv'den.
Il est de mon devoir d'informer le Foreign Office de cette... mascarade.
Dışişleri Bürosunu bu rezil numaradan haberdar etmek görevim.
En tant qu'étudiante étrangère, on doit se sentir nue... face à une nouvelle école, un nouveau pays.
Being a foreign exchange student is scary adjusting to a new school, a new country.
Voici Areola, notre étudiante étrangère...
This is Areola, our foreign exchange student.
Je suis le nouvel étudiant étranger...
Ben yeni yabancı değişim öğrencisiyim ( Foreign Exchage Student "Fez" ).
Car ça vient pas de tes pairs, mais de l'Hollywood Foreign Press.
Çünkü beni senin akranların seçmedi, Hollywood Yabancı Basını seçti.
It was foreign-made...
Sarhoş oldu ve
La presse étrangère veut te rencontrer, pour discuter de "QB," conférence de presse cet après-midi.
The Hollywood Foreign Press oturmak QB ile ilgili her şeyi görüşmek, bu akşamüstü bir basın toplantısı yapmak istiyor.
Quand la presse hollywoodienne étrangère appelle, tu cours, Vinnie, OK?
Hollywood Foreign Press aradığında koşuyorsun. Orada olacak mısın?
Je lui ai trouvé une place de livreur.
Bu yüzden Camden Foreign Food'ta iş ayarladım.
Je tiens à dire que... le Foreign Office a apprécié votre engagement dans la guerre.
Öncelikle, Dışişleri savaşta yaptığınız şeylerden dolayı minnettar.
Assez pour acheter le Foreign Office et m'assurer que vous deux livreriez l'Œil.
Dışişlerini harekete geçirebilecek kadar. Gözü getiren kişilerin siz olmasını sağladım.
Bonne journée au Foreign Office, touche pas aux Russes!
Dışişleri ofisinde başarılar. Rusya'yı kızdırmamaya çalış.
J'ai pu vous faire inviter à la grande réunion au Foreign Office.
Seni öğleden sonraki büyük Dışişleri toplantısına sokmayı başardım.
Au Foreign Office, le Comité a été accidentellement et brièvement évoqué.
Dışişleri toplantısında komiteden üstün körü ve yanlışlıkla bahsedildi.
Le Council on Foreign Relations, le CFR, sert de groupe de management dans la sphère des Etats-Unis.
Dış İlişkiler Konseyi ( CRF ) ise ABD sektöründe idari yuvarlak masa işlevi görür.
Bilderberg, Trilatérale et Council on Foreign Relations.
Bilderberg Grubu,... Üçlü Komisyon, CFR.
Je pourrais ajouter que le Foreign and Commonwealth Office soutiennent ce projet comme un symbole de la coopération anglo-yéménite.
Ayrıca eklemem gerekir ki Dışişleri Bakanlığı da bu projeyi Britanya-Yemen işbirliğinin bir sembolü olarak desteklemektedir.
C'est loin de l'océan Indien, voire la mer Rouge, je suis sûr que vous êtes au courant, mais apparemment pas le Foreign and Commonwealth Office.
Hint Okyanusu ya da Kızıl Deniz'in bu bölgeden epey uzak olduğunun eminim farkındasınızdır gerçi görünüşe göre Dışişleri Bakanlığı pek farkında değil.
♪ l've traveled foreign lands ♪
"Çok yabancı yer gezdim..."
Je remercie la Hollywoo Foreign Press.
Hollywoo yabancı basınına teşekkürler.
- Votre Honneur... le Foreign Sovereign Immunities Act a été adopté en 1976, quelques 38 bonnes années après les événements en question.
Yabancı iktidar dokunulmazlık yasası 1976'da kalktı. Sorgulanan olaylardan 38 yıl sonra yani.
Nous avons la cour FISA ( Foreign Intelligence Court ) pour ça, et tu n'en fais pas partie... Point.
Bunun için FISA mahkememiz var ve sen orada değilsin.
Rien du Foreign Office?
Dışişleri Ofisi'nden bir şey var mı?
D'abord le Foreign Office, surprenons Anthony.
Dışişleri'ne gidip Anthony'yi şaşırtalım.
Après consultation avec le gouvernement, le Foreign Office et l'attaché de presse de Sa Majesté, la décision a été prise d'avancer votre mutation à Bruxelles avec effet immédiat.
Hükûmet, Dışişleri Bakanlığı ve Majestelerinin basın sekreterliğiyle yapılan görüşmelerden sonra Brüksel'e tayininin şu andan itibaren geçerli olmasına karar verildi.
Tout ce qu'ils veulent que j'ignore... Les réunions de cabinet, les briefings du Foreign Office, ils le mettent tout en bas.
Bilmemi istemedikleri şeyleri ise kabine toplantıları, Dışişleri brifingleri bunları en alta sıkıştırıyorlar.
- Au Foreign Office.
Dış İlişkiler.
- Le Foreign Office n'est pas à bord.
- Dışişleri Bakanlığı gemide değil.
Foreign Office.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI Dışişleri Bakanlığı.