Translate.vc / French → Turkish / Franck
Franck translate Turkish
1,093 parallel translation
- Qui c'est? C'est Franck, un des cuisiniers du restaurant.
Ben, Frank, restorandaki aşçı.
- Je m'appelle Franck.
- Frank.
Le Père Franck Junior.
Peder Frank Junior.
T'es jaloux de Franck Junior!
- Frank Junior'ı çok kıskanıyorsun.
Pour que le Père Franck me téléphone.
- Frank Junior'ın beni araması için.
Tu crois que je perds mes cheveux, Franck?
Saçım mı dökülüyor dersin? Tam burada ve şurada çok azalmış.
Tu as dit quoi au Père Franck?
- Peder Frank'e ne söyledin?
Franck.
- Bana Frank de.
Je peux vous le dire? Ecoutez, Franck, écoutez.
Bir şey söyleyebilir miyim?
Franck, Franck...
- Frank. - Frank.
D'accord, Franck.
Evet, Frank. Dinle Frank.
Franck, il y a 3 semaines, les actions valaient 56.
Üç hafta önce, hisse 56 satılıyordu.
Hé, Franck?
Hey, Frank.
Je suis sûr qu'il y a un lien avec la disparition de Rosy Kellman et le fils de Franck.
Eğer Rosy, Kellman ve Frank'in kızına neler olduğunu açıklarsa hiç şaşırmam.
Je sais pas de quoi vous parlez. M. Franck La-la... truc.
Neden bahsettiğini bilmiyorum, Bay Frank La-la...
- Chez Franck? - Chez Madel...
- Frank mi bekliyor?
Franck, ça va?
Merhaba Frank, nasılsın?
Et l'autre Franck.
Muhammed ya da Ali değil yani.
Franck, 10000 ANC à 46 $.
Frank, 46'da 10.000 ANC.
Au revoir, Franck!
Güle güle Frank.
Frank, tu devrais y aller. Il est prêt à plonger.
Franck, oraya gitsen iyi olur.
Julia est a l'intérieur et elle va réapparaître tout comme Franck!
Julia onun üzerinde öldü. Frank gibi geri gelebilir!
Je me souviens qu'il a commencé par Franck...
Frank Amcam'la başlamış olmalı.
Je suis ton oncle Franck.
- Ben kardeş, Frank.
Et Franck avait trouvé son secret.
Bir yap-boz kutusuydu. Ve Frank onu çözmüş olmalı.
Franck est revenu à la vie.
Frank yaşama geri döndü.
Kirsty, je suis Franck Je suis l'oncle Franck.
Kirsty, ben Frank. Frank Amca.
Nous avions fait un pacte : je les menais à Franck et ils me laissaient tranquille.
Bir anlaşma yaptım. Onları Frank'e götürecektim, onlar da beni rahat bırakacaklardı.
Franck et Julia avaient pris sa peau et Franck s'en était revêtu.
Frank ve Julia. Derisini alıp Frank'e vermişler.
Mais Franck trahi Julia et il la livra aux cénobytes.
Frank ona ihanet etti. Ve Cenobites'a bıraktı.
C'est moi Franck, ton oncle Franck.
Sadece Frank. Frank Amca.
Vous pensez que cette personne a réussi a s'échapper, comme Franck?
Frank gibi bizden kaçan biri mi?
C'est le concert que t'as peur de rater, ou bien Franck?
Seni rahatsız eden ne? Konseri kaçırmak mı, Frank'i görmemek mi?
- Franck, ferme-la.
- Frank, kapa çeneni.
Tu as reçu plein de messages, Franck.
- Bir demet mesajın var, Frank. - Teşekkürler, Joe.
Jack n'aurait jamais traité sa famille comme Franck m'a traitée.
Jack ailesine asla Frank'in bana davrandığı gibi davranmazdı.
- Fraenk. - Fronck?
- Franck mı?
Vous êtes Fraenk, je présume.
- Merhaba. Siz Franck olmalısınız.
Son assistant.
Ben Franck'ın asistanıyım.
Un gâteau : farine + eau.
Franck, pasta dediğin un ve sudan yapılır.
Fraenk, s'il vous plaît...
Pardon Franck.
C'était entre Annie, Nina et Fraenk.
Annie, Nina ve Franck, olaya el koymuşlardı.
Apportez-moi vos postiches vendredi.
George, Franck'ın ofisinden arıyorlar. İkinci hatta. Numuneleri cumaya kadar görebilir miyim Dave?
M. Banks, ici Howard Weinstein, asst.
Bay Banks, ben Howard Weinstein. Franck'ın asistanıyım.
Qui est Fraenk Eglhofer?
- Franck Eggelhoffer kim?
Fraenk et son équipe venaient régler les derniers détails.
Franck ve ekibi, düğünün son detaylarını halletmek için geldiler.
Franck, d'accord.
- Ne yaptığını sanıyor?
- Fraenk.
- Franck. - Frank.
- Franck?
- Franck.
Pardonnez l'attoente.
Ben Franck.
Fraenk!
Franck!