English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Freezer

Freezer translate Turkish

98 parallel translation
Grand modèle avec freezer?
Süper derin donduruculu büyük boy, değil mi?
Mon père avait gardé, dix ans, leur gâteau de mariage au freezer.
Babam düğün pastasını dondurup tam 10 yıl saklamıştı.
- Au freezer. - Harry.
- Evet, buzdolabında.
Vodka et scotch à gogo, steaks dans le freezer.
Bilumum votka, viski... buzdolabında biftek var.
Il y a des côtelettes dans le freezer.
Buzlukta domuz pirzolası var.
La température de stockage est trop faible, les viandes sont ensemble, et au-dessus des patisseries, le jus de viande coulant sur les crêmes, l'isolant du réfrigérateur est lâche, le freezer est givré, - le réfrigérateur trop plein.
Tehlikeli gıda maddelerinin yetersiz ısı kontrolüyle saklanması... pişmiş ve çiğ etlerin aynı tepside saklanması... çiğ etlerin, tatlıların üstünde saklanması... ve sonucunda et sularının, kremalı... tatlılara damlaması... buzdolabı kapakları gevşek ve çatlak... buzluk eritilmemiş... ve buzdolabı aşırı dolu.
C'est classique, ça et le freezer.
Dondurucudan sonra ilk bakacakları yerdir.
Dans le freezer.
- Dondurucudaymış!
Tu as déjà essayé de me trouver la Femme ldéale... mais tu oubliais toujours de dire... qu'elle était lesbienne, ou qu'elle congelait des chats dans le freezer.
Bana daha önce de kız buldun, ama önemli detayları demeyi unuttun : Keşin teki, lezbiyen, ya da buzlukta ölü kedi saklıyor gibi.
Tu les veux chauds, ces œufs? Ou passés au freezer?
Yumurtaları sıcak mı istiyorsun yoksa dondurayım mı?
Et des glaces dans le freezer.
Frize şekerlemede koyabilirsin.
Tu ne voudrais pas résoudre le mystère de qui a mis de la boue au freezer?
Buzluğun içine çamuru kim koymuş? Onu araştırsana.
Le freezer.
Bu da dondurucu.
Il y a du poulet à la Kiev au freezer.
- Sonra bir şeyler yerim. - Dondurucuda tavuk var.
J'ignore totalement qui est ce Freezer mais il n'a pas l'air sympa.
Duke Nukem'ın kim olduğunu bilmiyordum, ama çok pis gözüküyordu.
Il fallait que je vide le freezer.
Dolabı temizlemek zorundaydım.
Jamais au freezer, ça les dessèche.
Kahve çekirdeklerini buzdolabına koyma. Kahvenin bütün yağı gider.
Un peu de vodka dans le freezer.
- Dolapta biraz votka var.
Il déconne, ce freezer?
Bu buzdolabının nesi var?
Si vous le permettez, je vais mettre mon sang au freezer.
Şimdi, izninizle, gidip buzluğumu kanımla doldurmalıyım.
Mets-le dans le freezer 20 minutes.
Yirmi dakika buz dolabına yapıştırmayı dene.
Il n'y a pas d'ovules congelés dans mon freezer.
Dondurucumda donmuş yumurta yok.
'y a la place pour mettre un freezer, une machine à glaces, et tu sais quoi?
Dondurucu için de yer var, buzdolabı için de. Bir de ne var, biliyor musun?
Ses parents trouvèrent son cœur dans le freezer.
Ailesi Margaret'ın kalbini buzlukta bulur.
Je vais voir dans le freezer.
Buzdolabına bir bakayım.
Quoi, d-dans le freezer, Chiana?
Ne, Chiana dondurucuya mı?
Que pensez-vous d'une panne dans le freezer?
Ya dondurucunun içerisindeki güç katlayıcı arıza yaptıysa?
Le freezer marchait parfaitement.
Dondurucuyla ilgili hiçbir sorun yoktu.
C'est comme quand on a la langue collée au freezer... parce que c'est mouillé.
Hani dilin ıslak olduğunda buzlukta donar ya?
Uriner dans le freezer et regarder fondre après?
Donmuş yiyecekler reyonuna işeyip, dumanını izlemeyi mi?
Tu le mets dans la voiture. Et ici, tu le mets au freezer.
- Sedyeye koy sedyeyi arabaya asansöre bin, buzluğa koy.
Je la garde au freezer.
Onu buzlukta saklıyorum.
Je la garde au freezer.
Buzluğa koyuyorum.
On a plein de blanc, aucune n'est fraîche, je les mets au freezer.
Beyaz soğuk değil, buzluğa koyacağım.
Sara ne va pas être contente avec cette expérience au frigo je la mets dans le freezer
Sara buzdolabındakileri görünce... mutlu olmayacak sanırım. Dondurucuya koyuyorum.
Liza Minnelli dans le freezer mangeant un poulet cru...
... Liza Minnelli dondurucumuzda çiğ tavuk yerken kilitli kalmış.
On a été les premiers à avoir un freezer.
İlk buzdolabını alan biziz.
Tu pourrais pas arrêter de mettre tes calbuts dans le freezer?
Turk! Donlarını buzluğa koymaktan vazgeçer misin! ?
J'ai du lait pour 4 jours dans le freezer.
Dolapta dört gün yetecek sütüm var.
Il y a deux biberons de lait au frigo et cinq dans le freezer.
Buzdolabına iki şişe süt koydum. Beş şişe de dondurucuda var.
Trois lasagnes dans ton freezer.
Dondurucuna üç lazanya koydum.
Dans le freezer, y a deux poches à glace.
Dondurucunun üstünde iki tane buz kasedi var. - Çatlamış olabilirler, damlatma sakın.
Il y a du poisson pané au freezer.
Buzlukta balık var bebeğim.
- Le freezer a une pierre.
-... içinde bir taş vardı.
J'ai encore des gaufres au freezer.
- Dolapta hala waffle var.
J'ai rempli le freezer.
Buzdolabını yeniden doldurdum.
Le poisson vient de l'océan... pour aller dans le freezer... pour aller dans l'assiette.
Balık okyanustan dondurucuya, oradan da yemek masasına geliyor.
A moins 78 1 / 2 degrés centigrade, c'est assez froid pour freezer une jambe...
- 78.5 santigrat derecede. birinin bacağını dondurmak için yeterince soğuk--gayet gerçekçi.
Vous gardez les grains au freezer?
Kahve çekirdeklerini buzdolabına koyuyorsundur.
Mon freezer déconne.
Buzluğum arızalı da.
Elle était dans le freezer.
Buzlukta buldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]