Translate.vc / French → Turkish / Frêre
Frêre translate Turkish
273 parallel translation
Julie épouse mon frêre.
O hanımefendiyle evlenecek olan benim ağabeyim.
J'ai pu être la dernière à la voir, à part peut-être sa maman et son petit frêre.
Annesi ve küçük kardeşi dışında belki de onu en son gören benimdir.
Ma mêre et mon frêre sont choqués que vous soyez dans leur maison.
Annem ve kardeşim onların evinde olduğun için dehşet içindeler.
- Mon grand frêre.
- Abim, Attilio.
Mon frêre a dit quoi?
Ağabeyim sana ne söyledi?
C'est mon frêre.
- Ortak bile bulmuşsun!
Tu as entendu ton frêre?
- Attilio'yı duydun mu?
L'un d'eux s'appelle Panza, et il y a le frêre de Giuseppe.
Birinin adı Panza. Diğeri Attilio, Giuseppe's abisi.
Mais c'est ton frêre. Fallait pas le trahir.
Ama sonuçta senin ağabeyindir, ona hainlik etmeyecektin.
Pasquale, je comprends, c'est pas son frêre. Mais toi...
Pasquale için, Attilio hiç kimsedir ama senin için...
Il a envoyé ton frêre en prison.
Ağabeyini hapishaneye gönderdi o.
Je suis l'avocat Buonavino, chargé par ta famille d'assurer ta défense et celle de ton frêre...
İsmim Bonavino, senin avukatınım. Ailen, seni ve ağabeyini savunmam için tuttu beni Attilio...
Non, c'est mon frêre qui a tout organisé.
Pasquale da bir şey bilmiyordu. Her şeyi ağabeyim organize etti.
Voilâ, dis ça et ton frêre en prend pour cinq ans.
Bunu mahkemede söyle de, ağabeyin en az 5 yıl yesin.
Mon frêre aurait construit ici s'il avait vécu.
Kardeşim ölmeseydi, evini burada yapacaktı.
Mais ça m'a coûté mon pêre et mon frêre.
O savaşta, babamı ve kardeşimi kaybettim.
Hé, madame! Mon frêre est un Marine!
Bayan, ağabeyim bir asker.
Quand son frêre a été tué, j'ai cru qu'elle ne reviendrait plus.
Sonra kardeşi Timmy öldü, ve asla dönmek istemedi sanki.
Je comprends votre sentiment après la mort de votre mari et de votre frêre.
Kocanı ve kardeşini kaybettiğinden ne kadar ürkek olduğunu biliyorum.
Si nous avons un petit garçon... ça te déplairait que je l'appelle Timmy... comme mon frêre?
Eğer bir oğlumuz olursa adını Timmy koyarsak bir sorun olur mu kardeşim gibi?
Zack est mon frêre et...
Zack abim ama...
Comment réunir l'argent, sans travailler pour votre frêre?
Abinle çalışmazsan Texas parasını nereden bulacaksın?
C'est mon petit frêre.
Çünkü o benim küçük kardeşim.
Voici mon petit frêre Eli.
Bu küçük kardeşim Eli.
- Mon petit frêre. Je suis fier de lui.
- Benim küçük kardeşim, o!
Et non pas imitant votre frêre.
Kardeşini taklit etmeye kalkma.
Frêre Benedict s'avoue vaincu.
Rahip Benedict'in senden umudu kestiğini söylemeye gelmiş.
Norma, mon frêre, Rocky.
Norma, bu ağabeyim Rocky.
Je ne suis ni le Dr Freud ni un frêre Mayo ni une soubrette française, mais puis-je essayer?
Dr. Freud, Mayo kardeşler ya da Fransız odalıklardan biri değilim ama bir de ben şansımı deneyebilir miyim?
Je suis Francis Barnard, le frêre d'Elizabeth.
Ben Elizabeth'in ağabeyi, Francis Barnard'ım. Oh, affedersiniz.
Depuis le jour où son frêre...
Kardeşinin öldüğü gün her şey...
Frêre, Ishi San veut entrer dans le droit chemin.
Abi, lchi-san artık dürüst bir insan olacak.
Frêre major, leur parlerez-vous des médicaments dont les Indiens ont besoin?
Binbaşı arkadaş, lütfen onlara kızılderililerin ihtiyacı olan ilaç ve yiyeceği sorarmısınız?
Frêre Thomas, je suis venue accomplir une mission.
Arkadaş Thomas, bildiğiniz gibi buraya bir görevi yerine getirmek için geldim.
- Mon frêre se rase avec un rasoir électrique. Unjour, pour un pari, il devait se raser le crâne. Mon pêre lui a dit : "Si tu te rases les cheveux, tu partiras de la maison jusqu'à ce qu'ils repoussent."
Erkek kardeşim bir iddia uğruna saçlarını kazıttığında, babam saçları uzayana dek eve gelmemesini söylemişti.
C'est comme ça que mon frêre est parti.
O da evi terketti.
C'est justement toi que je cherchais, mon grand frêre.
Seni arıyordum, ağabey.
On ne parle que de mon petit frêre qui écrit â la Grosse Citrouille.
Tek konuştukları, sürekli Büyük Balkabağı'na yazan küçük kardeşim.
Je fais la tournée des bonbons cette année, grand frêre?
Bu sene şeker toplamaya katılabilir miyim abi?
Et son frêre Pete?
Kardeşi Pete hakkında ne biliyorsun?
On espère que ce sera un frêre, pas une fille.
İnşallah, kız değil, erkek kardeşimiz olur.
Je ferais la même chose si c'était mon frêre.
Ayrıca şunu söyleyeyim, öz kardeşim de olsa yine aynı şeyi yapardım.
- Tu te souviens de mon frêre Harry.
- Abim Harry'i hatırlarsın. - Tabi ki.
Une mère qu'il tyrannise depuis 40 ans. Et un frêre gros et gras dont le seul mérite est d'être le portrait craché de mon pêre.
Çekilmez bir babam, 40 yıl boyunca onun hükmü altında yaşamış bir annem ve hayattaki tek farklılığı babamın resmine tükürmek sayan kodaman bir abim var.
Claude s'émerveillait secrètement que Ies deux soeurs Ie traitent comme un frêre.
Kendisini bir ağabey gibi görmelerine hayran olmuştu.
II restera mon frêre.
Şefkate ihtiyacı var. O hala benim ağabeyim olacak.
Mon frêre et moi, on irait en enfer pour avoir cet Indien.
Quince, kardeşim ile o cehennemin içine girdik ; ama asla o pisliklerin kölesi olmadık. Hepsini öldürdük.
Il est parti récupérer des bêtes avec mon beau-frêre Brady.
Sorarım. Benim kardeşim sayılır ve beni kırmaz.
Mon frêre, tu es vraiment un agréable compagnon.
Onu öldürürsen ne yaparız ha?
Celle de mon frêre.
Kardeşimin yolu.
Earl, mon frêre.
Hey Earl, senin için bir şeker var.