English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Frëre

Frëre translate Turkish

942 parallel translation
Où est mon frére?
Kardeşim nerede?
seul Ie ministre de Ia Justice Ie peut. N'est-ce pas Ie frére de l'archevêque?
Bunu sadece Adalet Reisi yapabilir.
Demain, ce sera votre frére, vos enfants, ou méme vous!
Yarın, bu, kardeşiniz de olabilir çocuğunuz da hatta siz bile olabilirsiniz.
J'attends que mon frére parle.
Konuşmayı kardeşim yapsın isterim.
Comment? Le frére de Tracy, Junius, est attaché d ´ ambassade là-bas.
- Tracy Lord'un kardeşi Junius, oradaki Amerikan elçiliğinde.
Seule la femme de notre frere l'est.
Sadece kardeşimin eşi.
- Mon frere et moi pensons... qu'un homme n'est pas en affaires pour lui seul.
- Kardeşimle ben bir insanın sadece kendisi için iş yapmayacağını düşünüyoruz.
Mon frere, pour agacer maman, a dit qu'elle n'aimait pas les Hubbard... et ne les inviterait pas a la fete parce qu'ils tenaient un magasin.
Ağabeyim annemi kızdırmak için, onun Hubbard'ları sevmediğini söylemişti. Ve karaborsacı olduklarından dolayı da partiye davet etmediğini söylemişti.
Elle a corrige mon frere.
Sebebinin bu olmadığını söylemişti.
Maxwell Frere fut accusé de tentative de meurtre sur la personne d'un autre ventriloque, Sylvester Kee.
Maxwell Frere, vantrilok, meslektaşı amerikalı Sylvester Kee'ye cinayete teşebbüsten tutuklanmıştı.
Frere, voici le Dr Van Straaten.
Merhaba Frere Bu Dr.Van Straaten.
Bonjour.
Nasılsınız Bay Frere?
Un instant...
Orda dur Frere!
Je connaissais Maxwell Frere de nom. Il était réputé dans notre métier.
Maxwell Frere'i benim ve kendi alanında, en yüksek poziyondaki ünüylü tanıdım.
Dis, il paraît que ce Frere est très bien.
Beulah'a söyle, bu adam Frere. Çok iyi biri olduğunu söylediler.
- Enchanté, M. Frere.
- Tanıştığıma memnun oldum, Bay Frere.
- Que faites-vous de M. Frere?
Bay Frere ne olacak?
La loge de M. Frere?
- Maxwell Frere'in soyunma odası ne tarafta?
Mais où est M. Frere?
Fakat umarım Bay Frere'i nerde bulabileceğimi söyleyebilirsiniz.
Je ne revis Frere que la nuit du 2 février.
2 Şubat akşamına kadar Frere'i bir daha görmedim.
Peu avant 23h, j'entrai au bar.
Özetle, saat 23 : 00 olmadan otel barına geçtim. Frere barda oturuyordu.
Frere était là.
Merhaba!
3 whiskys. C'est Maxwell Frere,
- Bak, Maxwell Frere, vantrilok, orda!
J'espère que vous ne m'en voulez pas, Il est si mignon.
Bay Frere, umarım rahatsız olmazsınız, fakat çok sevimli görünüyor.
Ça va?
- Tamam, mı Frere? - Hugo?
Avant de me prononcer, je dois reparler à Frere.
Kesin bir yargıya varmadan önce, tekrar Frere'le konuşmalıyım.
Car je n'obtiendrai rien de Frere.
Esasen, Maxwell Frere'den istediğimi elde edebileceğimi sanmıyorum.
Imbécile!
Frere, seni aptal!
Une visite.
Frere, seni görmek isteyen biri var!
En somme, il était tantôt lui-même, tantôt sa marionnette.
Yani, yarı zamanlı Frere Frere'di, diğer zamanlarda da kuklası mıydı?
Frere l'a apportée sans s'en rendre compte.
Ne yaptığını bilmeden, Frere'in kendi taşıyordu.
- Votre frere est la?
- Kardeşiniz içeride mi?
- Votre frere est passé.
- Kardeşiniz uğradı.
Votre frere a dit de ne rien vous vendre, meme si vous aviez de l'argent.
Kardeşiniz, paranız olsa bile size satış yapmamamızı söyledi.
Mon frere est passé pour saper ma crédibilité financiere.
Kardeşim parasal durumumu kötülemek üzere buradaydı.
Je vais passer le week-end a la campagne avec mon frere.
Hafta sonu için kardeşimle sayfiyeye gidiyorum.
J'enroulerai une bouteille dans le Saturday Evening Post... pour que mon frere puisse la découvrir ainsi.
Şişenin birini gazetenin arasına sararım böylece kardeşim, onu şıp diye buluverir.
Celle-ci, je la glisse dans la valise de mon frere.
Öbürünü kardeşimin valizinin içine koyacağım.
Mon frere doit me trouver a la maison... pret et les bagages faits. N'oubliez pas, six heures mois le quart.
Unutma, altıya çeyrek kala.
Vous devez rentrer, pour votre frere.
Kardeşiniz yüzünden eve dönmelisiniz.
Je vis de la charité de mon frere.
33 yaşındayım. Yaşamak için kardeşimin eline bakıyorum.
Wick a l'infortune d'etre mon frere.
- Bak. Wick'in kardeşim olması onun kötü talihi.
- Vous l'aurez, mon frere.
- Hayır.
- Eh bien, je ne l'ai pas mis dehors... tant que son frere payait le loyer.
- Ama onu kapı dışarı etmedim. Kardeşi kira parasını ödediği sürece bunu yapmazdım.
- "C'est mon frere, vous savez." - " C'est mon gars.
Kitaplarımdan oluşmuş büyük bir piramit, Don Birnam'ın bir kitabı.
Il a dit : "Jody s'est trouvé un frére."
"Jody'nin bir kardeşi oldu." demişti.
Mon frere est mort.
Kardeºim öldü.
Tirez-lui une balle dans la tete, comme a mon frere.
Seni kardeºime yaptigin gibi ensenden vuracagim.
Tous ensemble contre un seul homme, comme ils ont eu mon frere.
Tek bir adama saldiran bir kurt sürüsü gibi.
C'est mon beau-frére.
Bu kayınbiraderim.
Mon beau-frére.
Bu kayınbiraderim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]