English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Fïlm

Fïlm translate Turkish

35,040 parallel translation
Ils font un film sur planet Nowhere!
"Planet Nowhere" in filmini yapıyorlar!
Les Kalakariens ressemblent aux Silligans et Hugh Jackman? Les décors sont laids.
Düşük bütçeli bir film.
Parce que je veux pas qu'ils sortent ce film.
Çünkü bu filmi yayınlatmamam lazım.
Si elle le repousse, ça va être un très long film.
Kız reddetse uzun bir film olacak.
Je suis désolée, Euh, tu rates le film.
- Özür dilerim, filmi kaçırıyorsun.
C'est quoi un film?
- Ne filmi?
Oh, oui. Oh, non. Je m'en fiche de ça.
Ama film umurumda değil.
Qui aurait pensé qu'un film à propos de boire de l'eau impropre dans le Midwest serait une sensation forte?
Ortabatı'nın kirli içme suyu konulu filmin sürükleyici olmayacağı kimin aklına gelirdi?
Tout ce que j'ai fais c'est regarder un délicieux film à propos d'eau sale.
Tek yaptığım içme suyuyla ilgili keyifli bir film seyretmekti.
La dernière chose que je me souviens avoir dit est : "N'est-ce pas un délicieux film à propos d'eau sale?"
Söylediğim son şeyin "Bu kirli içme sularıyla ilgili güzel bir film mi?" olduğunu hatırlıyorum.
Comment peut-on passer tout ce temps sur un film et se tromper autant?
İnsanlar nasıl bu filmde zaman geçirip filmi yanlış anlarlar?
Un film.
Bir film.
Quelque chose comme dans ce film.
Sanki o filmin içinde gibi.
Ce film?
O film mi?
Quel film?
Hangi film?
Il y a un film qui passe à l'Odéon.
Odeon'da oynayan bir film var.
Alors, je regarde ce film et je me dis, "Seigneur, quelque chose cloche chez ma femme".
O yüzden bu filmi izleyip "Karımın nesi var?" diye düşündüm.
Je l'aime, mais si vous aviez vu ce film, vous penseriez la même chose que moi.
Yani, onu seviyorum ama o filmi görseydiniz siz de benim düşündüğümü düşünürdünüz.
Le film s'appelle Les Profanateurs.
Filmin adı "The Defilers".
Nous devrions voir ce film, pour avoir une meilleure idée de ce qu'elle a en tête.
Sanırım bu filmi kendimiz izleyip Bayan Bucksey'nin kafasındakileri daha iyi öğrenebiliriz.
Le film que vous avez trouvé stimulant promulgue le viol et la violence.
Tahrik edici bulduğunuz film Bayan Bucksey, tecavüz ve şiddet sahneleri içeriyor.
Ce n'est qu'un film.
- Bu sadece bir film, Gary.
Enfin, après Michael Keaton, Christian Bale et Batman du film La Grande Aventure Lego.
Michael Keaton, Christian Bale ve Lego Movie'deki Batman'den sonra.
Han, ne sois pas énervé parce que je vais toucher 250 000 $ et avoir un film sur ma vie.
Han, 250.000 kazanacağım ve hakkımda bir film yapılacak diye bu kadar üzülme.
Han a déjà un film sur lui... "Paul Blart : petit flic"
Han'ın hakkında bir film yapıldı bile " Paul Blart :
Et toi comment s'appelle ton film?
Senin filminin adı ne?
Qui me joue dans ton film, ma chérie?
Filminde beni kim oynuyor hayatım?
Tu pars au travail, tu m'embrasses, j'ai l'impression de voir un film.
Sen bana öpücük vererek işe gidiyorsun. Sanki film izliyor gibiyim ama film değil.
C'est pas du cinéma.
Film değil bu.
Beaucoup sont au courant, un gros film hollywoodien est filmé chez nos voisins à Woodbury.
Şimdi, birçoğunuzun bildiği üzere komşu kasabamız Woodbury'de büyük bir Hollywood filmi çekiliyor.
Je les ai incités à venir ici, mais Woodbury a gagné.
Film burada, Stars Hollow'da çekilsin diye lobi yaptım ama Woodbury kazandı.
Toutes les têtes d'affiches du film vont loger là-bas, mais mon petit doigt me dit que des acteurs secondaires logent à la Libellule.
Çünkü bütün ünlü yıldızlar Woodbury'de kalıyor ama kuşlarım ünsüz aktörlerin Dragonfly'da kaldığını kulağıma fısıldadı.
Tara Grabowski a fait un film indépendant et deux épisodes de Blue Bloods.
Tara Grabowski bir bağımsız filmde ve Blue Bloods'ın iki bölümünde oynamış.
- C'est quoi, ce film?
- Ne filmi bu?
- Un film bizarre.
- Garip bir film.
Je suis heureux de vous présenter le film de ce soir :
Akşamın uzun metrajlı filmini takdim edeyim, Eraserhead.
UN FILM DE KIRK J'ai gagné le prix de "Piètre Tentative" au festival du lac Chappapaqua.
Chappapaqua Gölü Film Festivali'nde gösterilmiş, İyi Deneme Ödülü'nü almıştı.
UN SECOND FILM DE KIRK
İKİNCİ BİR KIRK FİLMİ
Même Claudia l'a appelé "ton chéri" comme dans un film à l'eau de rose.
Claudia bile "seninki" dedi, romantik komedi filmindeyiz sanki de.
- Film ou livre?
- Aynen. - Kitap mı, film mi?
Tu es livre ou film? Elles sont film.
Hangisisin, kitap mı, film mi?
Livre ou film?
Ya sen? Kitap mı, film mi?
Livre ou film? - Film!
Kitap mı, film mi?
Moi aussi!
- Film! Ben de!
- Film ou livre?
- Film mi, kitap mı?
Le film ou le livre?
Filmi mi, kitabı mı?
Mais il est toujours très probable que les activités de plein air inspirées par un film finissent par une hospitalisation, quelle qu'elle soit.
Ancak bir filme özenilerek yapılan tüm açık hava etkinliklerinde hastanelik olma ihtimali daima oldukça yüksektir.
Un film pour moi et un pour lui, a-t-il dit.
"Bir sana, bir bana" demişti.
On se croirait dans un film d'Aaron Sorkin.
Evet, burası Aaron Sorkin filmi gibi.
- Le film? On adore ce que fait Paul Thomas Anderson.
Evet, Paul Thomas Anderson'ın her yaptığına bayılırız.
Pourquoi tu as vandalisé ma critique de film dans la Gazette?
Asıl senden ne haber? Gazetedeki film eleştirimi mahvetmişsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]