Translate.vc / French → Turkish / Gagne
Gagne translate Turkish
27,254 parallel translation
Cette putain de sécurité sociale gagne et les compagnies d'assurance continuent de te baiser.
Obamacare kazandı ama sigorta şirketlerinin siki hala arkamızdan çekilmedi.
Et je gagne toujours.
Hem daima kazanırım.
L'indépendance gagne du terrain sur tout le continent.
Kıtada bağımsızlık rüzgârları esiyor.
Mais si gagnes... c'est un honneur. Montre-toi humble et gagne l'élection avec Francis.
Ama kazanırsan gurur duy, onur duy, ve bu seçimi Francis ile birlikte kazan! "
Si je gagne, je siégerai dans un Congrès républicain sous un président républicain ou à la botte d'Underwood pendant quatre ans.
Kazansam bile, Cumhuriyetçi bir başkanla Cumhuriyetçilerin kontrolündeki bir mecliste olacağım ya da gelecek 4 yıl boyunca Underwood'un isteklerini...
Tant qu'il gagne du temps. Voyons si elle veut bien démarrer.
Tamamdır, kızımızı tekrar başlatalım.
Sacrée coïncidence, que vous vous soyez retrouvé sur le lieu de l'assassinat du type qui menaçait le gagne-pain de ses syndiqués.
Sendika üyelerinin geçim kaynağını tehdit eden adamın öldürüldüğü yerde görülmeniz ne büyük bir tesadüf.
Lequel de ces marchands d'armes gagne le plus d'argent avec le conflit en Urkraine?
Rusya-Ukrayna çatışmasından en fazla parayı kazanan silah satıcıları bunlardan hangisi?
Le premier qui ne finit pas en prison ou mort gagne.
Birimizin sonu hapis ya da kara toprak olmasın.
Shelby restera contente. Tout le monde y gagne.
Herkes kazançlı.
Et comment suggérez-vous que je gagne la confiance de Mary?
Mary'nin güveneni nasıl kazanmamı önerirsin?
Mais si je gagne, vous m'escorterez comme un gentleman, pour assurer ma sortie sans risque.
Ama ben kazanırsam beyefendi gibi bana eşlik edip buradan sağ salim çıkmamı sağlayacaksın.
- Si tu lui donnes ça, elle gagne.
Ona bunu sunarsan kazanır. Yapma.
Celui qui boit le plus gagne l'argent.
Kim fazla götürürse, parayı alır.
Qui d'autre va être le gagne-pain?
Senden başka kim bu evi geçindirecek?
Personne ne gagne toutes les batailles, Snow, spécialement leur première.
Kimse her savaştan galip çıkmaz, Pamuk. Özellikle de ilk savaşlarından.
Plus vielle de 15 jours, je gagne
Ve senden 15 gün daha yaşlı olduğum için, ben kazandım.
Tu as toujours dis que la came donnais la gagne.
Hep derdin ki'Güzel Kafa Güzel Funk Çaldırır'. ( funk = jazz türü )
Tout le monde gagne plus.
Oradaki herkes daha fazla kazanıyor.
Et si je gagne, je continuerai à pratiquer et ça vous rendra malade toute votre vie.
Değil mi? Kazanırsam, avukatlık yapmaya devam edeceğim ve hayatının geri kalanını hasta olarak geçireceksin.
On a gagné des vacances.
Bir tatili hak ettik.
Je suis presque sûr qu'on a gagné.
- Kazandığımıza eminim.
T'as gagné.
Kazandın.
Elle trouve que vous aviez des liens singulièrement proches avec son mari et que vous aviez gagné sa confiance, mais aussi l'affection de la famille.
Rahmetli kocasıyla alışılmadık bir yakınlığa sahip olduğunu ve sadece onun değil, ailesinin de sevgisini ve güvenini kazandığını söyledi.
Ces 24 États en surbrillance ont des "délégués infidèles". les délégués ne sont pas légalement obligés de voter pour le candidat qui a gagné leur primaire.
24 eyalet Wolf, gösterilen bu 24 eyalette kararsız delege yasası bulunmuyor. Yani bu 24 eyaletteki delegelerin kendi eyaletlerindeki ön seçimi veya kurultayı kazanan adaya yasal olarak oy verme zorunluluğu yok.
Elle a gagné?
Dövebilmiş mi bari?
CompuServe s'exporte au Japon et GEnie a gagné 10 000 abonnés.
CompuServe'ün Japonya'ya ihraç edildiğini biliyor muydun?
Les Giants ont gagné 17-14.
Giants 17-14 kazandı.
Mes clients ont gagné des Oscars 9 fois ces 10 dernières années.
Son 10 yılın dokuzunda benim müşterilerim Oscar kazandı.
Tu as gagné hier, l'autre a gagné ce soir, peut-être que mon tour viendra.
Dün sen kazandın, bugün öbür adam kazandı, belki bir dahakine ben kazanırım.
Mama m'a prévenu à l'avance. Lexi a gagné.
Lexi kazandı.
Voilà comment on saura qui a gagné à la fin.
30 dakikanın sonunda kimin kazandığını da şöyle anlayacağız.
Et d'où je suis... on dirait que j'ai gagné.
Oturduğum yerden gördüğüm kadarıyla kazandım gibi.
J'ai gagné.
- Ben kazandım.
Tu m'as jamais dit comment t'as gagné ta liberté.
Özgürlüğünü nasıl kazandığını da bana henüz söylemedin.
Leurs services ne sont plus requéris, car ils ont gagné la guerre contre les démons, il y a des siècles.
Artık hizmetlerine ihtiyaç duyulmadı çünkü yüzyıllar önce iblislere karşı zafer kazandılar.
Tu as gagné ta liberté.
- Artık özgürsün.
C'est bon, tu as gagné, d'accord?
Peki, sen kazandın. Tamam mı?
Tu l'as gagné. Tu le gardes.
Sen kazandın, sende kalsın.
Vous l'avez gagné.
Hak ettin.
Il a gagné des milliards en pétrole après la chute de l'URSS.
Sovyetler Birliği çöktükten sonra petrolden milyarlar kazandı.
Amelia Glasser a gagné deux récompenses pour service exceptionnel rendu au Département de la Justice.
Amelia Glasser, Adalet Bakanlığı'ndan fevkalade hizmetten iki ödül kazanıyor.
C'est comme si j'avais gagné à la loterie.
Piyangoyu kazanmak gibi.
J'ai gagné un paquet d'argent.
Bir sürü para topladım.
La petite indiscrétion de notre rival a été diffusée sur toutes les chaînes depuis que l'histoire est sortie, et on a gagné 4 points grâce à toi.
Rakibimizin patavatsızlığı haber duyulduğundan beri tüm kanallarda. - Senin sayende dört puan öndeyiz.
Steve Lyditt aurait gagné les championnats nord-américains.
Steve Lyditt Kuzey Amerika çiftleri kazandı.
Je sais. J'ai pas gagné un Emmy polonais pour rien!
O Polonya Gündüz Kuşağı Emmy ödülünü boşuna almadım!
T'as gagné, je compte.
Sayiyorum.
J'ai combattu le lion et j'ai gagné.
Aslanla savaştım ve kazandım.
L'hiver a été particulièrement froid et il n'y a qu'un certain nombre de choses qu'en tant que Premier ministre, je suis prêt à infliger à vos sujets pour avoir gagné une Guerre mondiale, triomphé du fascisme, du mal et de la tyrannie.
Olağandışı derece soğuk bir kış geçirdik ve Başbakan olarak halkınıza Dünya Savaşı'nı kazanıp faşizmi, kötülüğü ve gaddarlığı yenmenin hediyesi olarak verebileceğim pek az şey var.
C'est suffisant pour poursuivre Dean Herrick pour chaque centime qu'il a gagné. Vous pensez que quand nous le ferons témoigner il ne craquera pas?
Ona yeminli ifade verdirirken çözülmeyeceğini mi sanıyorsun?