Translate.vc / French → Turkish / Garden
Garden translate Turkish
765 parallel translation
Chérie, Snow a été assassiné hier soir au Madison Square Garden.
Tatlım, Snow "Madison Spor Salonunda" dün gece öldürüldü.
Elle a essayé de chiper un mari à une garden-party.
Bir açık hava davetinde kavgaya karışmış. Birinin kocasını ayartıyormuş.
Une proposition du Winter Garden.
İşte verandada görünmen için bir teklif.
- Elle l'a porté dans "Roméo et Juliette", à Covent Garden.
- Dikkat et sevgilim. - Bu eldiveni Romeo ve Jülyet'te giymişti... Covent Garden'daki özel bir gecede.
Regardez. Alice Alquist me l'a donné jadis, à Covent Garden.
Alice Alquist bana bunu yıllar önce Covent Garden'da vermişti.
Comme pour le record du marathon dansant.
Garden Dans Maratonu'nda kazandığımız ilk kupaya benzetirdi bunu.
C'est très gentil!
- Bu yüzden Covent Garden'a gitmiştim. - Teşekkür ederim.
Allez déjeuner et rendez-vous à Covent Garden.
Biraz kahvaltı et ve Covent Garden'a gel.
Son opéra est en répétition à Covent Garden.
Yazdığı opera, Covent Garden'da kabul edildi. Şu an prova aşamasında.
On doit vous regretter à Londres?
Sizi Covent Garden'da özlememişler midir?
Pas de Lindy's, ni de Madison Square Garden. pas de Yogi Berra.
Ne bir Lindy's, ne bir Madison Square Garden ne de bir Yogi Berra var.
Le pavillon pour la garden-party devait être construit à 1 m du sol!
- Bahçe partisi için köşküm, üç hektarlık alanı kapsıyor
Je suis libre au Madison Square Garden. - 208.
- Araç 208, Madison Square Garden'da boştayım.
Stan, ils ont besoin de taxis au Garden.
- Stan, Garden'a müsait birkaç taksi var mı?
À ceux qui me reçoivent, demande de taxis au Garden.
Beni duyan varsa Garden'a yönelsin. Birkaç taksi talebi var.
Jive 625. Au Garden.
Araç 625, Garden'da boştayım.
Richmond, les femmes bien habillées, les fêtes de jardin, les danses.
Richmond, şık hanımlar... garden partiler, danslar.
Le Gloucestershire. Ses cathédrales, la pêche à la truite, les garden-partys.
Gloucestershire, katedral şehirleri, alabalığa çıkmak bahçe partileri.
Vous avez boxé au Garden il y a trois ou quatre ans, contre un nommé Wilson?
Seni üç dört yıl önce Madison Squareda görmüştüm galiba. Wilson diye biriyle dövüşüyordun.
Tu te rappelles pas, au Garden, quand t'es venu au vestiaire et que tu m'as dit : " C'est pas ce soir.
Madison'daki o geceyi hatırlasana. Soyunma odama gelip Ufaklık, bu senin gecen değil dedin.
Dépose-moi au Garden.
Beni Madison'a götür.
Murmurent dans le jardin
Whisper through the garden
il travaille au même endroit, a mentionné notre rencontre, la veille à un match de boxe.
Benimle aynı binada ofisi olan bir tanıdık, beni bir önceki gece, Garden'da dövüşlerde gördüğünü söyledi.
Mais je n'étais pas au match.
Ama bir önceki gece Garden'da değildim.
Je peux aller sous la tonnelle pour faire semblant de donner une garden-party?
Anne, ağacın altında oynayabilir miyim? Sanki bir çay partisi veriyormuşum gibi.
Graziano bat Davis au 4e round au Garden
Graziano, Garden'da Davis'i 4. Rauntta Yendi
Graziano met Green K. - O. Dans le match principal au Garden
Graziano, Green'i Garden'da Nakavt Etti
Vous allez au stade, de temps en temps?
Beyler hiç Garden'a gittiniz mi?
au Winter Garden Théâtre de New York, et je suis pressé!
New York Winter Garden Tiyatrosu. Artık yola koyulsam iyi olur.
Des invitations pour l'Angleterre, le Japon, le Madison Square Garden...
Teklifler... İngiltere, Japonya, Avustralya, Madison Square Garden...
- Mais nous ne resterons pas sixjours.
Madison Square Garden'daki altı günlük bisiklet yarışlarını seyredeceğiz.
Je suis dans une chambre d'hôtel... en face du Madison Square Garden.
Ben bir otel odasındayım... Garden'ın karşısında.
Il se trouve sous le toit, près du Garden, du côté de la 8e avenue.
Çatının altında, salonun Sekizinci cadde tarafında.
Le Club Féminin tient son assemblée hebdomadaire.
High Sierra Crochet ve Garden Society haftalık toplantılarını yapıyorlar gibi.
Je n'en étais pas réduite a ca, autrefois.
Covent Garden'da biz bunları yapmazdık.
Je ne vais pas prendre de gants pour cette... chose que j'ai tirée du ruisseau.
Covent Garden'ın sefil çamurundan... yarattığım bu şey için bayramlık tavrımı mı takınacağım yani?
Il y a une garden-party, ou quoi?
Neden? Bugün bayram mı yoksa?
Centre Garden.
Centre Garden.
Et j'ai des courses à faire à Garden City pour maman, déjeuner avec Susan...
Garden City'den annemin siparişlerini alacağım, Susan'la da yemek...
Le Garden City Telegram et la NBC vous présentent les nouvelles.
Associated Press, NBC ve Garden City Telegram'dan haberler.
D'après la Garden City Sale Company, 3273 têtes de bétail furent vendues.
Garden City Satış Bürosu, dünkü mezatta 3273 sığır olduğunu belirtti.
M. Dewey, qui habite Garden City, a été chargé de diriger l'enquête.
Garden City'de yaşayan Bay Dewey, bu vakada görevlendirilmişti.
Depuis deux jours, depuis cette nuit d'horreur, les rues de Garden City sont presque désertes à partir de 6 heures du soir.
İki gün önceki dehşet gecesinden beri... karanlık çöktükten sonra Garden City'nin sokaklarında pek insan kalmıyor.
Alors, je serai ce soir à Garden City avec la bande magnétique.
Öyle olursa bu gece bantları alıp Garden City'ye gelirim.
C'était à la garden-party du général Jodl à Berlin.
Berlin'de, General Jodl'ın evindeki bahçe partisinde.
M. Charles Bingley désire vous voir à la Garden Party de Netherfield Park le 1er mai.
Bay Charles Bingley 1 Mayıs Cumartesi günü...
Nous assistons à Covent Garden, à la Première de "L'Amour et Psyché"
Şu an Londra, Covent Garden'daki Kraliyet Opera Salonu'ndan konuşuyorum.
- Vous vous amusez?
Düğünler ya aile bireyleri ile sınırlı olur ya da Madison Square Garden'da düzenlenir. - İçkimi henüz hazırlamadın mı?
Demain, l'Opéra lui appartiendra.
Yarın bir bakmışsınız Covent Garden'in sahibi kesilir.
Une garden-party.
Olur, anne. Bahçe partisi verecekmiş.
Nous avons décidé d'aller aux six jours cyclistes à Madison Square Garden.
- Az önce günün geri kalanında ne yapacağımıza karar verdik.