English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Gare

Gare translate Turkish

6,601 parallel translation
Gare à la gardienne!
Bir gardiyanın önüne bu şekilde çıkma.
Cette maison est comme un gare.
Bu ev bir tren istasyonu gibi.
Ça m'a pris sans crier gare.
Hemen dikkatimi çekti. Beni kıskıvrak yakaladı.
Gare à ton langage, petit.
Bu şekilde konuşma evlat.
La gare de Grand Central.
Büyük Merkez Garı.
Gare aux rayons d'étoiles.
Yıldız ışığına dikkat et.
On a eu chaud, à la gare.
Bir felaketti...
Je vous retrouve à la gare.
İstasyonda buluşuruz.
Gare-toi, Williams.
Kenara çek Williams.
À 11 h, on a signalé à la police un individu suspect dans la gare.
Sabah 11 sularında polis, merkez tren garında şüpheli bir şahıs ihbarı almış.
Les vidéos de sécurité montrent qu'il est retourné 5 fois à la gare ce jour-là.
Şunu genişlet. Güvenlik kameraları onu gün içinde beş kez gara dönerken yakalamış.
Niki, la gare ferroviaire.
Nikki, tren garını soruştur.
Regarde Stillman. Il a l'air paumé sur un quai de gare.
Sanki çoktan kaçmış bir treni bekliyor gibi.
Gare à vos culs si vous devenez des Loups.
- Kurt olursanız da sizi dövmekten beter ederim. - Wayne.
Gare de Lutzbahn!
Lutzbahn İstasyonu'na!
Un barrage ferroviaire à chaque gare sur 100 km.
Her 100 km'de bir tüm tren istasyonlarına da barikat kurulsun.
Par précaution, nous débarquâmes dans la zone de fret, juste avant la gare.
Tedbir amacıyla istasyonun hemen dışındaki nakliye sahasında sessizce inmiştik.
GARE UNION LOS ANGELES, É.-U. 8 h 14
UNION İSTASYONU LOS ANGELES, ABD. 08 : 14
GARE CENTRALE BERLIN, ALLEMAGNE. 10 h 12
BÜYÜK İSTASYON BERLİN, ALMANYA. 10 : 12
GARE ATOCHA. 18 h 45
ATOCHA İSTASYONU. 18 : 45
Allons à la gare!
Tren istasyonuna!
Jolie gare.
Çok karakterli.
- Harry nous emmène à la gare... - Ça suffit.
Harry bizi istasyona götürecek ve gideceğiz Yeter!
Selon notre règlement, il faut porter des chaussures dans la gare.
İstasyon kuralları gereği ayakkabı giymeniz gerekiyor.
Elle est à la gare routière Greyhound à Shreveport, en Louisiane.
Shreveport'taki Greyhound otobüs istasyonunda tamam mı? Louisiana'da.
- Voulez-vous que je la gare, Monsieur?
- Kayıt yaptırıyor musunuz efendim? - Birazdan dönerim.
Aller à la gare, acheter 3 billets pour Munich pour midi, la frontière est faible là-bas.
Tren istasyonuna git, Junik'e 3 adet bilet rezervasyonu yap.
Elle était là à la gare, acheter 3 billets pour Munich avec une carte de crédit.
Şu anda Junik'e 3 adet bilet satın aldı.
Il nous attend à la gare pour nous emmener au Dolder...
Bizi alıp Dolder'a götürmek için istasyonda bekliyor...
Gare à vos têtes.
Başınıza dikkat edin.
- "Où est le sabot qu'on a mangé hier au salon de beauté toilettes de la gare?"
"Dün, tren istasyonun tuvaletinde salonun ortasında yediğimiz terlik nerede?"
Plutôt du genre prude, hein Gary.
Biraz da varoş kesime oynamak istiyorsun demek, öyle mi Gare?
Gary, il me semblait bien t'avoir entendu.
Selam. Gare, geldiğini duydum.
Gary, tu me dois l'argent de la partouze, rappelle-toi.
Gare, bana geçen haftadan bir üçlü borcun vardı, hatırladın mı?
Gary m'a trouvé à Vegas.
Gare beni Vegas'ta buldu.
Je sais pas, Gary.
Bilemiyorum Gare.
On se croirait à la gare de Paddington.
Paddington istasyonu gibi.
Gare à ce que tu dis ou je t'en colle une.
Annemiz hakkında kötü bir şey söylersen dişlerini dökerim.
Gare à toi...
- Manyak mısın sen?
Oui, si vous quittez la gare et tournez à droite, Continuer tout droit et le mât est sur votre droite.
Elbette, istasyondan çıkıp sağa dönün düz devam edin, sağınızda Maypole var.
Il gare la voiture.
Arabayı parkediyor.
Tu t'es garé où?
- Nereye park ettin?
Je me suis garé...
- Ben yukari...
Selon nos sources, Marks a garé sa voiture à l'aéroport aujourd'hui avant de s'embarquer sur le vol British Aqualantic 10, comme tant de vols auparavant, habillé comme un passager ordinaire, mais détenteur d'un mandat
Kaynaklar bize, Marks'ın bu gün havaalnına, Aqualantic 10 lu uçuşa katılmak için geldiği söyleniyor. o bindikyolu daha önce bu kadar çok uçak bileti,
Tu te souviens quand on a garé le vélo, il y a un instant?
Birkaç saniye önce bisikleti park ettiğimizi hatırlıyor musun?
Gare-toi.
Kenara çek.
Si je m'étais garé plus loin alors, ouais, tu l'aurais porter toi-même.
Uzağa park etmiş olsaydım evet, kendin taşırdın.
Arrête crétin... bien garé la caisse!
Uğraşma artık göt herif! Bu arada iyi park etmişsin! Siktir!
Le pick-up est garé là-bas.
Arabayı oraya durdurdum.
- Pleure pas. - Chris sera garé là.
- İşlerin ters gitme ihtimaline karşı- -
Va le chercher à la gare, mais pas avec ta voiture.
İstasyondan alırsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]