English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Garson

Garson translate Turkish

3,015 parallel translation
C'est une serveuse.
baksanıza. Garson.
Phoebe est l'autre serveuse.
Phoebe diğer garson.
Des témoins les ont vu partir ensemble, le serveur les a vu venir ici, et il ne l'a plus revue que dans la piscine.
Tanıklar, onları beraber ayrılırken gördüklerini söyledi. Garson da buraya geldiklerini görmüş. Kızı havuzda bulana kadar da tekrar görmemiş.
Serveuse, on a soif!
Hey garson, biramız bitti.
Pour le banquet le plus important de la saison, ils nous envoient des droïdes qui dysfonctionnent.
Mevsimin en önemli resmi ziyafeti için, arızalı garson droidler göndermişler.
Il y a eu l'histoire du match All-Star. Des photos de Doug dans les tabloïds avec une serveuse.
All-star maçları sırasında bir şey olmuştu Doug'ın dergilerde, bir garson kızla resimleri çıkmıştı.
Quand j'étais le capitaine du 65, ton père était inspecteur. Il y a eu une fusillade de la mafia. Un des serveurs de chez Patsy en a été le témoin.
Geçmişte 6-5'in Yüzbaşısıyken baban bir dedektifti vurduğumuz bir çete vardı Patsy'nin yerindeki garson yamaklarından biri, tanıktı.
Tu crois que le jeune a refusé de témoigner après ça?
Sence garson yamağı, bu olaydan sonra ifade vermeyi reddetmiş midir?
Regardons le menu, car si la serveuse vient, et que je n'ai pas choisi, elle mettra 20 min à revenir...
Eee, hayatım, belki de menüye bakmalıyız, çünkü, biliyorsun garson gelirse ne istediğimizi bilmediğimizden geri göndereceğiz, sonra gelmesi yirmi dakika sürecek böylece uzun bir süre geçecek, yani...
Et Mme Greenberg y était serveuse.
Blue Note'da klarnet çaldığını biliyor muydun ve Mrs. Greenberg'in orada garson olduğunu?
- Tu disais que t'étais une serveuse!
Friendly Bardaki garson kız olduğunu söylemiştin!
Le serveur du café Blue Marine parle d'une dispute.
Blue Marine Cafe de ki garson..... atıştığınızı görmüş
Garçon, votre meilleure table!
Garson! En iyi masanızı istiyoruz!
C'est le resto de mon frère et je suis le maître d'hôtel aujourd'hui.
Burası abimin restoranı, bugün şef garson benim.
Je ne me suis jamais fait raccompagner par un serveur.
Beni eve daha önce garson bırakmamıştı.
Je ne suis pas serveuse, je suis actrice.
Aslında garson değilim. Oyuncuyum.
" Mam'zelle, y a eu erreur sur ma progéniture.
" Affedersin garson. Galiba bana yanlış oğlanı getirdin.
Que je suis entré ici en douce juste pour passer la soirée avec vous?
Çaktırmadan içeri girip sizinle takılabileyim diye garson numarası yaptığımı mı sandınız?
Il y a un serveur sur cet escalator.
Yürüyen merdivende bir garson var.
Le serveur a du paniquer
Garson paniklemiş olmalı.
- Il veut emmener une serveuse qu'il aime
Aşıkmış. Bir garson kızı da yanımıza almamızı istiyor.
Je veux être serveuse.
Garson olmak istiyorum.
J'étais dans un petit café, et quelqu'un est venu me voir. La serveuse, une vieille dame, a regardé la scène et a dit : "Vous êtes..."
Küçük bir kahve dükkanındaydım, ve birisi yanıma gelip beni durdurdu, ve yaşIı bayan garson, buna şahit oldu ve Sen osun... " dedi.
Et elle a dit : "Quoi? ça vous plaît pas?"
Bayan garson NasıI yani, bundan hoşlanmıyor musun? " diye sordu.
Le serveur a tué le patron!
Patron öldürüldü! Katil garson kılığında!
- T'es prêt à devenir serveur?
- Garson olmaya hazır mısın?
C'était un grand gars aux larges épaules qui me servait. Il avait un visage désagréable.
Bana bakan garson uzun boylu, kaba saba, meymenetsiz suratlı bir herifti.
Je cherche un job depuis 2 ans. Je trouve même pas comme serveur.
İki yıldır boştayım Artık garson olarak bile beni işe almıyorlar.
Je les trousserai toutes sans mal après ça.
Bunu oynadıktan sonra garson kızların bacaklarını ayırmakta zorlanmayacağım.
Garçon.
Garson!
Où vous et vous serez les serveurs
Sen, sen.. ve sen burada garson olarak çalışacaksınız.
Tu es serveur pour être acteur, mannequin ou écrivain?
Garson / aktör, garson / manken, garson / garson?
Garçon!
Garson?
Garçon!
Garson!
Peu après, j'ai entendu dire qu'il y allait avoir un grand dîner à la Taverne des Francs-maçons et qu'ils avaient besoin de serveurs.
Çok geçmeden Özgür Masonlar Genelevinde büyük bir akşam yemeği verileceğini ve garson eksiklerinin olduğunu duydum.
À l'époque, ma silhouette était tout à fait conforme à celle d'un serveur. Je me suis débrouillée pour trouver des vêtements d'occasion... une tenue de soirée.
O sıralar endamım garson için çok uygundu, dolayısıyla ikinci el terzi elbiselerinden bir şeyler uydurmayı başardım.
Serveuse!
Garson!
Ma fille est serveuse.
Benim kızım da garson.
Je ne pourrais même pas avoir ce job comme serveur / chanteur chez Johnny Rockets.
Johnny Rockets'da şarkı söyleyen garson işine bile giremedim.
Un serveur?
Garson?
Chuck savait que Bart avait tué ma mère et il est resté là à me regarder me faire de faux espoirs avec une serveuse, et il a essayé de saboter ma relation avec mon père.
Chuck, Bart'ın annemi öldürdüğünü biliyordu ve buna rağmen orada oturup benim garson için umutlanmamı izledi ve babamla olan ilişkimi bozmaya çalıştı. Bunun hesabını vermeli.
- Je crois... que Chris me plaît.
Garson. Sanırım Chris'den gerçekten hoşlandım.
Ce serveur était très amical.
Garson da pek arkadaş canlısıydı zaten.
Vous comprenez que c'est moi, le serveur?
Benim garson olduğumun farkındasınız, değil mi?
On s'est servis.
Dolayısıyla biz garson olduk.
Ensuite, vous allez me dire que vous avez M.Winston à l'extérieur Dans le camion de surveillance Et cette Mlle Ames travaille le stand de concession.
Şimdi de bana, Bay Winston'un dışarıdaki takip minibüsünde olduğunu Ames'in de garson olduğunu mu?
Garçon, un café s'il vous plait.
Garson, bir de kahve lütfen.
Des bières!
Garson, bira!
Dépanneur, serveur.
Garson Mater. Ne kadar da güzel.
Merci, mon brave.
Teşekkürler, baş garson.
Pourquoi je fais le serveur?
Neden ben garson oluyorum?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]