Translate.vc / French → Turkish / Goodwill
Goodwill translate Turkish
89 parallel translation
T'achètes tes fringues... l'armée du salut?
Kardeş, Goodwill'den mi alışveriş yapıyorsun?
Le caid a une fille qui bosse dans un supermarché. Tu sais quoi?
Dostumuzun, Haight Goodwill Store'da çalışan bir kızı var.
Il est 7h46. Le mardi 19, à New York, Goodwill organisera un spectacle destiné à rassembler des vêtements pour les nécessiteux.
7 : 46 da salı günü 19'unda, burada New York'da bir yardım grubu toplanacak kullanılmış elbiseleri ihtiyaçları olanlara ulaştıracak.
Offertes à Goodwill.
- Hepsini yardım komitesine verdiler.
Elle les a mis dans des cartons. Elle en fait don.
Walter'ın giysilerini dolaptan çıkarıp kutulara koydu Goodwill'i aradı.
J'ai trouvé ça au don de vêtements.
Bunu Goodwill'den aldım.
Vous pourriez déposer ces sacs aux bonnes œuvres, pour moi?
Benim için de bunları Goodwill'e bırakır mısın?
Il était dans le sac des bonnes œuvres.
Onu Goodwill çantasında buldum!
Balance donc tes yeux dans le sac de des bonnes œuvres.
Neden göz bebeklerini de Goodwill paketine koymuyorsun?
Qu'une autre soit belle, pour changer...
Onu Goodwill'e veriyorum. Biraz da başkası enfes görünsün.
Je l'ai donné pour les pauvres.
Çekmişti. Goodwill'e bağışlamak için çantaya koydum.
J'aillais les donner de toute façon.
- Goodwill'e verecektim zaten.
Elle ne s'habille pas mal, mais il y a eu une vente de charité, récemment...
Kötü giyinmiyor, ama galiba Goodwill hayırseverlik kıyafet vermiş...
Des gros lots pour Emmaüs.
Goodwill'e oldukça pahalı bağışlar.
Va te trouver quelque chose à l'Armée du Salut avec ça.
Bununla, Goodwill'de kendine bir şeyler alabilirsin.
Demain, Goodwill préparera son discours du Conseil.
Goodchild, yarın konseyde yapacağı konuşmaya hazırlanıyor olacak.
J'ai pu la donner accidentellement à Emaüs parce que je fais des travaux.
Ama onu kazara Goodwill'e vermiş olabilirim. Çünkü tadilat yapıyorum.
Mais Emaüs est une organisation religieuse...
Ama Goodwill, dini bir kuruluştur. Sanırım.
Emmaüs passe la chercher demain midi.
Goodwill yarın öğlen alacak.
Pourquoi viennent-ils à midi?
Niye Goodwill'in öğlen gelmesi gerekiyor?
- C'est Emmaüs.
Goodwill diyorum Lorelai.
- Je les ai données à une association.
- Onları Goodwill'e verdim. - Vermedin.
Maman a oublié de les donner.
Sanırım annem bunu Goodwill'e götürmeyi unutmuş.
Mais en 81, c'était un magasin classe.
Ama 81'de, Goodwill'miş.
Je vais chercher des meubles à Silverton.
Goodwill'de düzenlenecek yardım gecesi için eşya götürecektim, yardımını istiyorum.
Si on les donnait à Goodwill, on aurait un crédit d'impôt. Ce serait génial.
Eğer onları bir hayır kurumuna bağışlarsak, vergiden düşebiliriz, bu da harika olur.
Bien sûr. Je peux apporter ça chez Goodwill si tu veux ou...
TAbi... evet, istersen bu eşyaları götürebilirim...
Hé, Carl. Tu sais ce qu'Emmaüs fait
Hey Carl, Goodwill ayyaşların bile istemediği eski ve çirkin giysileri...
- Essaie l'Armée du Salut.
Belki Goodwill'e verirsin?
- Ils n'auront pas mes CD de Tupac.
Dostum, Goodwill hayatta benim Tupac cdlerime yaklaşamaz.
Il devait s'habiller à l'Armée du Salut.
Bu çocuk muhtemelen alışverişini Goodwill'de yapmış.
Tu donnes pas facilement ton album.
Yıllığını Goodwill'e vermiyorsun.
Rends-le-moi! - Ta volonté te rendra pas ton
Goodwill yıllığını istemiyor.
J'ai aussi des affaires à donner.
Evet, Goodwill'e falan bağışlanması gereken başka eşyalar da var.
- Essaie d'aller chez Goodwill... - Et à l'Armée du Salut.
Goodwill'e ve Kurtuluş Ordusu'na da uğrayacağım.
- Il y a un Goodwill là-bas?
Orada da mı Goodwill var?
Elle me va comme un gant.
Goodwill'den indirimli fiyata aldım. Eldiven gibi çıkar tak, hepsini denedim.
Je voulais les donner, mais... Heureusement, je les ai gardés.
Hepsini Goodwill'e göndermeyi planlıyordum ama iyi ki göndermemişim.
Et ventes de charité. Buddy et moi, on écumait les brocantes.
- Biraz da Goodwill.
J'ai donné tous ses vêtements aux pauvres. Elle n'avait pas grand-chose.
Kıyafetlerinin çoğunu Goodwill'e verdim.
Tu devras emprunter un des costumes de ton père et on va acheter des robes à cinq dollars au "Goodwill" et on fera notre propre parure de fleurs avec celles du jardin de ma mère.
Babandan bir takım ödünç alman gerekecek. Biz de Goodwill'den 5 dolarlık elbise alacağız ve annemin bahçesindeki çiçeklerden kendi çiçeğimizi yapacağız.
EmmaÜs?
The Goodwill mi?
On fait du shopping chez Emmaus?
Goodwill'den mi alışveriş yapacağız?
Je n'arrive pas à croire que j'ai dit "youpi" chez emmaüs.
Goodwill'de "oley" dediğime inanamıyorum.
Beaucoup de gens pleurent chez Emmaus.
Bir çok insan Goodwill'de ağlar.
C'est pas de moi, c'est la loi d'Emmaus.
Bana bakma, bu Goodwill'in kanunu.
Ah, juste un mercredi normal chez Emmaus.
Goodwill'de başka bir Çarşamba daha işte.
Tu transformes les bonnes oeuvres en mauvaise.
Goodwill'i bad will'e çeviriyorsun.
Donne-la à Emmaüs.
Goodwill'e ver.
Papa.
Goodwill hayatta almazdı. Babam.
- T'as essayé au Goodwill sur Hudson?
Hudson'daki Goodwill'e de gittin mi?